Türkiye’deki FETÖ kalkışmasından sonra KKTC’ye yansımaları elbette olacaktı. Gerek iş dünyasında, gerekse vatandaşlar arasında Gülen’e sempati duyanların olması gayet doğaldır. Doğal olmayan tek şey ise polis teşkilatından olan 118 kişilik listedir. Bu listenin içinden ise sadece 5 kişi görevinden uzaklaştırılmıştır ki, bunlar da mahkemeye baş vurmuşlardır.
Polis teşkilatında FETÖ soruşturmasının yapılabilmesi için bir özel ekip kurulur. Bu özel ekip çalışmalarında gayet başarılı bir şekilde Türkiye ile ortak çalışma fırsatı yaratılır. KKTC tarihinde ilk kez bürokrasi bertaraf edilerek kapılar çalınmıştır ve KKTC savcılarına ve özel ekibe ayrıntılı bir şekilde bilgi verilmiştir.
Böyle bir fırsatı dahi polis genel müdürlüğü ve baş savcılığı değerlendirememiş ve o büyük çaba sonuç alınamadan dosyalar içinde tozlu raflara kaldırılarak zamana bırakılmıştır. O günden bu yana kırk ay geçmiştir. Oysa savcılık ve ekip görevini hassasiyetle yerine getirmiş, birçok delil ve belgeye ulaşılmıştır.
Peki neden şimdiye kadar hiçbir sonuç çıkmamıştır? Listedeki 118 kişi de zan altında kalarak akıbetlerine dair tedirgin bir şekilde beklemektedirler. Bu sonuçsuzluk Türkiye İçişleri Bakanını dahi şaşkına çevirmiştir ve iki ülke arasında ciddi bir krizin oluşmasına neden olmuştur. Gerek büyükelçilik, gerekse Barış Kuvvetleri ve Güvenlik Kuvvetleri bu sonuçsuzluğu hayretle izlemesine rağmen, Güvenlik Kuvvetleri Polis Genel Müdürünü neden görevinden almaz ve polis teşkilatına temiz bir sayfa açtırmaz?
Türkiye’de yaklaşık 2 milyon kişi yargılanırken, dünyanın çeşitli ülkelerine Türkiye MİT’i gidip FETÖ ile ilgili suçluları alıp Türkiye’ye götürmektedir. Biz ise bir soruşturmayı dahi bir sonuca bağlayamıyoruz.
Türkiye’deki Balyoz, Ergenekon ve Kumpas davaları hatırlayalım. Dijital ortamda kimin gönderdiği belli olmayan ve suç teşkil eden bir takım bilgileri masum insanların bilgisayarlarına atıp, onların suçlu görünmesini sağlamışlardı. Bunun altında da FETÖ’nün yattığını artık öğrenmiş durumdayız. Şimdi de bizde Ahmet Gaf adında sahte bir Facebook hesabından 15-20 yıllık bazı belgeler yayınlanarak FETÖ’yü soruşturan özel ekip ve savcı hedef alınmaktadır. Ahmet Gaf bu belgeleri yayınlamadığımız için Şener Levent ve bana da sitemde bulunmuştur.
Avrupa ve dünyada dijital ortamda gönderilen belge ve mektupların mahkemede delil olarak kullanılması olası değildir. Bunun sebebi ise dijital ortamda delil yaratmanın çok kolay olması ve insanların rahatlıkla görüntüsünün ve konuştuklarının montajlanarak çarpıtılabilmesidir.
Ne ilginçtir ki polis genel müdürlüğü Ahmet Gaf için bir soruşturma ekibi kurmuştur. Oysa zaten bu yayınlanan belgeler polis dosyalarının ve savcılığın arşivinde mevcuttur. Bu iş tam “tavşan kaç-tazı tut” misali psikolojik bir savaştır.
1 milyon 300 bin Avroluk yolsuzluk bir kenarda beklerken devletin alacaklarına polis de, savcılık da sayıştay da bir adım ileriye atmıyor. Başka bir ülkenin şirketi olan UNDP’nin borcu bakanlar kurulu kararıyla bir iş adamına nasıl ödenir? Bu ödenen para halkın parası değil midir? Bir şeyleri iyileştirmek adına yatırım yapmak yerine paralarımız bu şekilde mi havada buharlaşmaktadır? Baş savcılık bu konuda ne yapıyor?
Hangi polis sahte belgelerle Rum tarafına gidip geliyor? Polis içerisinde başka bir devlete hizmet eden ajan var mı? Polis genel müdürlüğünün iş adamlarıyla yakın ilişkiler içerisinde olduğu kulaktan kulağa dolaşmaktadır. Hangi polislerin mal varlıklarında artış vardır? Bunlar nasıl izah edilecek? Bazı tanıkların çeşitli iş adamlarıyla görüştürülüp ifadelerin değiştirilmesi için ne gibi vaatler verilmiştir? Hukuk ve adaleti sağlayacak olan polis genel müdürlüğü ve savcılık uydurma sahte profillerle uğraşacaklarına neden yolsuzluklarla ve yıllardır yargılanması gereken bazı iş adamlarıyla uğraşmıyorlar?
Geçen hükumet döneminde Kudret Özersay baş savcıyı ziyaret etmişti. O günden bu güne ne yapıldı? Birileri adaleti kendi vesayeti altına mı almak istiyor acaba? Devlet kendi alacakları için hiçbir adım atmaz iken, bir takım iş adamlarını koruyarak zamana oynayıp olayları unutturmaya mı çalışıyorlar?
Adalet kangren olmuş. Polis içerisinde ayaklar baş olmuş. Bir terör yasasını dahi çıkartamıyoruz. Bunlar yetmezmiş gibi bir birimizi kandırmaya devam ediyoruz.
FETÖ ile ilgili Türkiye’den bir çok belge talep edilmiş ve gönderilmiştir. Gerçekler acaba hiç gün yüzüne çıkacak mı? Tam da bazı terfi ve müdürlüklerin açıklanacağı zamanda FETÖ soruşturmasını yapan kişilere yapılan Ahmet Gaf iftirası düşündürücüdür.
Halkın polise ve savcılığa güveni sorgulatılmamalıdır. Yasalarımızda bazı şeyler mevcuttur. Arzu edenler 72/1991’in 27. Maddesine bakabilir.
Birbirimizi idare etmeye ve kandırmaya devam edeceksek ne adalet, ne de hukuk hiçbir zaman yerini bulamaz.