Türk olan herkes büyük bir heyecen yaşadı 18 Ocak 2024 gecesi. Bu anı ne kadar çok arzulamıştık... İlk Türk astronot Alper Gezeravcı’nın uzaya fırlatılış anı, bütün Türkiye’de ve Kıbrıs’ta coşkuyla karşılandı. Gezeravcı verdiği ilk beyanatında Atatürk’ün sözüyle yola çıktı.
“İstikbal Göklerdedir.”
Bu sözleri yıllar önce söylemişti Atatürk. Ve bütün havacılara yürek vermişti, bu sözleri ile.
Türkiye’nin bütün illerinde dev ekranlar kurulmuş kent merkezlerinde. Ve halk, büyük bir sevinç içinde geri sayımı onun uzaya fırlatılışını, anons ederek dile getirmişlerdi.
Yıllar önce ilk Rus astronot Yuri Gagarin uzaya fırlatıldıında bütün dünya nefesini tutmuştu. Ayrıca ilk insanın aya ayak basışında da o heyecanı hepimiz yüreğimizde hissetmiştik.
Alper Gezeravcı ve arkadaşları 14 gün boyunca uzayda kalarak deney yapacaklar. Hani insanlık adına birşeyler yapmak gibi.
Uzay boşluğunda yer çekimi yoktur. Alper’in kalemi ile oynması ve kalemin boşlukta yüzmesi, onun kanıtıdır. Yani birinci deney gibi birşey.
Bazı sanatçılar Alper’e dileklerde bulunmuş. “Uzayda bu işin keyfini çıkar” diyenler var.
İnsan bir an için kendini o astronotların yerine koyunca başka başka duygular yaşar. Özellikle dünyadaki savaşlar, koronavirüs gibi öldürücü virüsler, depremler, trafik kazaları, ırksal savaşlar, doğal afetler ve erozyonlar yüzünden ne kadar can gider...
İnsan uzaya çıkınca ne düşünür? Bunu düşündünüz mü?
Acaba “Birbirinizi yeyiniz” mi derler, yoksa dünyada neyi paylaşamıyruz?
Esas olan insan olmak ve insani değerlerdir.
O insani değerlerimizin yok olduğu anları düşünür müyüz?
Veya toplumsal ve bireysel kavgalarımızı...
İnsan icatları ve yine insanlara verdikleri zararlar.
Zehitli ve zehirsin bitkiler de hayatımızın kesitlerinde yer alır.
Yabani hayvanlarla insanların mücadelesi.
Bireysel kavgalarımız her zaman vardır. Şöyle uzaydan bakarken, belki de o astronotlar; “Birbirinizi yeyiniz” derler.
İhanetler de yer alır insanların hayatında. Bir kadın veya bir erkeşin eşini aldatması ve o ihanet sonrasında itiraflar ve kinler, öfkeler...
Mutlulukla mutsuzluk da var insanın hayatında. Kendi kendini sorgulaması, hırsızlık ve külahlı hırsızlık.
Uzaydan bakınca siyasiler bile gelir insanın aklına.
Ne kadar ahlaklı ve ahlaksız siyaset adamı var hayatımızda.
Allah kainatı yaratırken, herşeyi hesaplamıştır. Dünyada o kadar güzel çiçekler vardır ki... İlk insandan, son insana kadar yaşantımızın programlandığını düşünüyorum. İlk insan, Adem’le Havva’yı verse de din kitapları, bunları da insanların uydurduklarını tahmin etmek hiç de zor değil.
Kainatın içi tüm canlılarla da Allah’ın bir lütfu olarak girmiştir hayatımıza.
Uzaya giden bir astronot bunları kafasından geçiriyor mu?
Yoksa Ufo’ları bulma hevesinde mi?
Zaman zaman dünyamızı ziyaret eden Ufolar ve planetler var. Uzay bilimcileri bunları da araştırıyor. Bir insan döl olarak ana rahmine düşünce ne güzel bir varlık çıkar ortaya. Afrodit kadar güzel kadınlar ve çok yakışıklı erkekler. Zeka ve insan ilişkileri o bağlamda var olur ve gelişir.
Mağara devri, taş devri, tunç devri, insanların evrimleşmesinin ilkleridir.
Herşeye rağmen, uzayın boşluklarının çok bakir olduğunu düşünüyorum. Allah’ın insanlara verdiği zeka ve akıl erdemi, işte böyle uzaya fırlatılan uzay aracını yaratmıştır. Zekanın ne dini var ne de milliyeti. Akıl, akıldır esasında.
20 Ocak 2024 tarihli gazetelere bakıyorum... Uzaya giden astronotların ne kadar çok görevleri varmış boşlukta. Gazeteler olabildiğince detaylandırmış bir şekilde veriyor astronotların hayatlarını. Bir astronotun yetişmesi hiç de kolay değildir.
Çok sıkı diziplin, günde 2 saat spor ve 2800 kalori.
Uzaydan dünyayı ve bütün gök cizimleerini izlemek de ayrı bir keyiftir herhalde.
Bu konuda o kadar çok şey yazılabilir ki...
Kısacası uzayda biri Türk dört adam.
Kısacası bu uzay yolculuğu, koltuklarımızı kabarttı. Dualarımız onlarla. İnşallah sağ salim dünyaya dönerler.