“1948lerde Rum göğsünü gererek ‘Kıbrıs tümüyle Elendir derken Türk gençliği aynı inançla ‘Kıbrıs Türktür ve Türk Kalacaktır! diyebiliyordu. Rum dediğini yapmaya yani Kıbrısı Elenleştirmeye çalıştı, silahlı saldırıya geçti, tedhişe yöneldi. Bu şartlar altında Türk Gençliği olarak kendi inancımız doğrultusunda mücadele verdik ve Kıbrısı Elen yapmasına engel olduk.

Gençliğimizin son 30 yıllık mücadelesini bilenler, bu mücadele ile ancak övünebilirler ve gurur duyarlar. Kıbrısın bağımsızlığı, Türk halkının Eokaya karşı direnmesiyle mümkün oldu. Direnmeseydik, Enosis olurdu ve şimdiye kadar Kıbrısta Türk kalmazdı” 1979

 

                                                                                   Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

Kendi sorumluluğunun gereğini yerine getirmemekte ısrar  eden AB, Suriyeli sığınmacı akınını kendi kapılarına ulaşmadan durdurabilmek için bölge ülkelerine akıl vermeye çalışıyor. Türkiyeyi ‘Sana para verelim avuntusu ile oyalamaya çalışıyor. Balkanlarda aday ülke konumunda olan Arnavutluk, Sırbistan ve Makedonyaya 100 bin sığınmacıyı kabul etmelerini isterken kontenjanlarını arttırmaları için de baskı yapıyor. Eğer bu isteklerini kabul etmemeleri halinde sopanın ellerinde olduğunu da hissettiriyorlar. Yunanistana da yıl sonuna dek 30 bin kişinin kalabileceği karşılama merkezleri oluşturma buyruğunu dayatıyorlar.

Yapılan bu önerilerin insani nedenlerle yapılıyor olmasını doğal karşılamak belki olasıdır. Buna karşın yapılması istenenlerin de geçici bir çözüm olduğu bir gerçektir. Yapılması istenenlerin kanserli bir hastanın tedavisini aspirinle yapmak gibidir. Bu nedenle ABnin önerileri içtenlikten yoksundur. Kendi pamuk elleri ile yarattıkları ve kanlı ele dönüşen bu açmazın ayırdında olduklarını da kaydetmek istiyoruz.

Önümüzdeki 2016 yılında Birleşik Amerika Devletlerinde yapılacak olan Başkanlık seçimlerine büyük olasılıkla Cumhuriyetçi Partinin adayı olarak katılacak olan Bay Donald Trump, ülkesinin Ortadoğu politikalarını eleştirirken “Saddam Hüseyin ve Muammer Kaddafi iktidarda kalsaydı, bölge de bu günkü terörist grupların doğmasına izin vermezlerdi. Ortadoğu ve dünya daha güzel bir yer olurdu” diyordu. Dönemin Dışişleri Bakanı olan  Bayan Condoleezza Rice ise, bölgede yaşananların sorumlusu olarak, yapılanları savunmaktadır.“Ülkesinin  Iraka müdahalesini bölgedeki sınırları değiştirmeyi amaçladığını” kabul ediyordu.  Bu söylemi ile de ağzındaki baklayı da düşürüyordu.

Bölgede yaşananlardan rahatsız olduğu kabul edilen Bay Donald Trumpun mendil büyüklüğündeki ülkeye uygulanan silah ambargosunun kaldırılması istemine vereceği yanıtını öğrenmek istiyoruz. Bu isteğe vereceği yanıt içtenliğinin de ölçütü olacaktır. Adı geçen ülkenin Savunma Bakanı Bay Hıristoforos Fokaides, Amerikanın 1970li yıllardan beri ülkesine silah ambargosu uyguladığını söylüyordu Uygulanan bu ambargonun kaldırılmasını adı geçen ülkenin Lefkoşadaki işgüderi Bay Kahleen Doherty ile görüşmesi sırasında yapıyordu. Bu isteğini bölgede bulunan gaz rezervlerine olası saldırıları önleyebilmek için istediklerini söylüyordu.

Bay Bakan adada bir yandan sürdürülmeye çalışılan müzakere sürecinin duvara tosladığını da söylüyor gibi idi. Bu yaklaşımı ile müzakerelerden sonuç alınamayacağını ve duvara tosladığı gerçeğini de gizlememiş oluyordu. Çünkü Bay Nikos Anastasiyadis de görüşmelerde “Konfederasyon yaratmak için görüşen egemen devletlerden değil, Kıbrıs Cumhuriyetine dönüşmesi için görüşen iki toplumdan söz ettiklerini” söylüyordu. Bu konuşması sonrasında görüşmelerde ilerleme sağlandığını söylemenin ne anlama geldiğini sizlerin değerlendirmelerine bırakmak istiyoruz.

Bay Anastasiyadis böyle konuşurken Partisinin başındaki kişi Bay Averof Neofitunun Politis gazetesinde yer alan açıklamasında, Maraşın açılması gerektiğini belirtirken tek ve üniter bir ekonominin Kıbrıs uyuşmazlığının çözümünün sürdürülebilirliğine katkı vereceğini belirtiyordu.

Bu yaklaşımları ile Kıbrıs Türklerini yeniden 1950li yılların ekonomik düzeni içine itmiş olacaklar. Bu uygulamanın akşamdan sabaha değişmeyeceğinin de bilincindeyiz. Bay Neofitu, Kıbrıs sorununda sürdürülebilir ve doğru bir çözüme sahip olacaksak, tarihi sorumluluklarımızı üstlenmeye tamamen hazır olmalıyız” diye konuşurken ağzındaki nohutu, “Kıbrıs Hellenizminin geleceğini güvence altına almayacak bir çözümü kabul etmeyeceğiz” sözleri ile düşürüyordu. Silah ambargosunun kaldırılmasını isteyerek silahlanmaya çalışanlarla çözümün ve barışın olmayacağını herkes biliyor.

Kıbrıs Türklerinin istediği Barışın onurlu bir Barış olduğunun bilinmesi gerekiyor mu ne…

 

SEVGİ ile kalınız…