Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın gelişi bize yürek verdi diyebilirim.  Kıbrıs sorununun nabzını tutan Türkiye, Anavatan-Yavruvatan paralelliğinde bundan sonra Kıbrıs sorununun olası çözümünde, artık federasyon değil, iki devlet temelinde bir çözüm olması gerektiği açıklandı.  Bu durumu ve bu stratejiyi sayın Erdoğan ve eski Dışişleri Bakanı Mevlût Çavuşoğlu da açıklamıştı.

            Hatta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, üstüste iki yıl BM Güvenlük Konseyi toplantısında “Kuzey Kıbrıs Türk Devleti’ni tanıyın” mesajı vermiştir.

            “Artık federasyon geride kaldı.  Bundan sonraki stratejimiz iki devletli bir çözüm stratejisidir.”

            Ben şuna inanıyorum...

            Şimdi Rumlara “geliniz federasyon temelinde bir çözüme gidelim” desek, yine bu formüle de bir kulp takıp, Türklere zerrece bir hak vermeyecekler ve binbir dereden su getireceklerdir.

            Hakan Fidan’ın KKTC’ye gelişini şu şekildeki açıklamaları ile vermiştir, Rum Dışişleri Bakanlığı.

            “Hakan Fidan, KKTC’ye gerçekleştirdiği ziyarette uzlaşmazlık mesajı vermiştir.  BM ve AB kararlarını küçümsemiştir.”

            Sanki BM veya AB kararları tövbeler olsun Allah’ın kitabı veya kuralları gibidir.  Herşeyi insanlar yapar, insanlar bozar.

            Rumlar herşeyi kendilerine göre yontuyorlar.  Nerdeyse Hakan Fidan’ı toprağın altına gömecekler, ellerinden gelse.

            Yunanistan siyasilerinin güney Kıbrıs’a gelişi kendilerince ne kadar meşruysa, Türk siyasilerinin de kuzey Kıbrıs’a gelişi o kadar meşrudur.  Lakin Rumların Hakan Fidan’ın gelişini “işgal altındaki bölgelere ziyaret” olarak nitelemeleri tuhaftır.

            Kuzey Kıbrıs’ın adı çoktan kondu.  “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti.”

            Bunu pek çok ülke görmüş ve görmektedir. 

            Zaman zaman deriz ya...

            “AB bir Hristiyanlar kulübüdür” diye.

            Lakin AB, hiçbir zaman bünyesine bir Müslüman ülkeyi almadı.  O nedenle Dışişleri Hakan Fidan’ın vurgu yaptığı iki devletli çözüm vurgusu, gerçek anlamda kabul görmesi gereken bir savdır.

            Esasında Hakan Fidan adamıza gelmekle bize yürek ve moral vermiştir.  Onun söyledikleri, bizimle paylaşımları, bir bütünlüklü politikanın görüntüsüdür.

            Bir süre sonra yapılacak genişletilmiş Kıbrıs görüşmelerinde, KKTC Cumhurbaşikanı Ersin Tatar’ın elini de güçlendirmektedir.

            Hakan Fidan’la Ersin Tatar’ın yapmış olduğu müşterek basın toplantısında her ikisinin de vurgu yaptığı, federasyon argümanının artık ortadan kalktığını ve iki devletli çözüme odaklandıklarını söylediler.

            İşte bu görüşler ve bu görüntülerdir Rum komşularımızı çıldırtan.  Çıldırsınlar canım.  Yıllarca biz çıldırdık, şimdi de onlar çıldırsın.

            Öte taaftan bize yürek verenlerden birisi de Türkiye Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’dir.  Yaşar Güler de son yaptığı beyanatta vurgulamıştır.

            “Kıbrıs konusunda tek çözüm, adada iki ayrı devlet, iki ayrı halk olduğu gerçeğiyle mümkündür.  Muhataplarımızı 50 yıl öncesinden kalma miadını doldurmuş söylemleri bir kenara bırakmaya davet ediyoruz.”

            Rahmetlik Dr. Küçük’ün önemli bir sözü vardı.

            “Birlik ve beraberlik” sözü...

            O her zaman vurgulardı.  Birlik ve beraberlik olmayan ülkeler, erimeye mahkumdur, derdi.

            Gerek Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, gerekse Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler o birlik ve beraberliğin sembolü gibi bir görüntü veriyorlar.  Onlar bir de Kıbrıs Türkü’nün argümanlarını ekleyince, bu birlik ve beraberlik üçleniyor.

            Adadaki Türk askerinin varlığı, bize güç ve enerji veren önemli bir askeri birliktir.  Türk askeri bu topraklarda olduğu için tek bir Türk 50 yıldan beri öldürülmemiş veya sokaklardan alınıp katledilmemiştir.