Son zamanlarda ülkemizde ortaya çıkan uyuşturucu vakaları gerçekten hepimizi endişeleniyor.  Bizim gazete şöyle bir başlık attı, polisin haberleri üzerine.
            “UYUŞTURUCU PATLADI.”
            Uyuşturucu her zaman hayatımızda olmuştur.  Lakin ülkemiz kozmopolit bir kişiliğe bürününce, uyuşturucu vakaları da arttı.
            Başbakanlık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu, özellikle son dönemlerde başarılı opersayonlara imza atan narkotik şube polislerine plaket takdim etti.   Başarılı polislerimize plaketlerini verirken Başbakan Ünal Üstel çok yerinde bir söz söyledi:
            “Nüfusumuz büyürken, tehlikeler de büyüyor.”
            Ne kadar doğru bir söz.  Ülkemizin kozmopolit bir hal almasını kastediyor Ünal Üstel.
            İnsanlar kendi aralarında konuşurken, “Arabı çorabı bu memlekete doluştu” sözlerini ederler.
            Arap dediğimiz kişiler Afrika ülkelerinden talebe olarak gelen zencilerdir.
            Ben şahsen ona inanıyorum ki memlekette uyuşturucunun çoğalması, bu zencilerden kaynaklanıyor.
            Hemen hemen her gün narkotik polis tarafından yakalanan zenci öğrencilerin haberleri vardır.
            Bir de şunu düşünüyorum...
            Narkotik polis ekipleri bu operasyonlara yeterli mi?
            Bence yeterli değil.  Bu hususta Başbakan tiyo verdi.
            “Polisimiz takviye edilecek.”
            Polis ne kadar güçlenirse, biz de o kadar rahat uyuruz evimizde.
            Halkın Sesi’nde uyuşturucu haberi verilirken, yirmi veya yirmiden fazla uyuşturucu paketinin resmini de yayınladı.  Bu polisimizin başarısıdır.
            Ne kadar gencimiz zehirleniyor...
            Polis Genel Müdürü Kasım Koni’nin şu sözleri herşeyi gösteriyor.
            Kasım Koni, uyuşturucu durumunu şu sözlerle ifade etti.
            “Geçmiş yıllara nazaran bu yıl ele geçen uyuşturucu miktarında REKOR düzeydedir.”
            Bu sözler herşeyi açığa vuruyor.
            Uyuşturcunun rekor seviyeye ulaşması, yukarıda belirtmiş olduğum demografik durumdan kaynaklanmaktadır.
            Bence artık üniversiteleri de kıskaca almak lazım.  Kıbrıs’a talebe olarak gelen yabancı uyruklu kişilerin iyice kontrola tabi tutulması gerekir.  Bunu da nereden anlarız?
            Şayet yabancı uyruklu bir talebe lüks arabayla okula gelirse, şayet lüks bir hayat yaşarsa ve şayet en modern apartman katlarında bir ömür sürerlerse, mutlaka sormak lazım, bu değirmenin suyu nereden gelir diye.
            Bu görüntü sadece talebelerde değil.  Atadan zengin olmayan ama lüks hayat yaşayan vasat bir ailenin veya bireyin yaşam tarzı insanı düşündürmelidir.
            Bana herhangi bir uyuşturucu maddesini gösterseler kesinlikle ne olduğunu bilmeyeceğim.  Bu iş için yetiştirilmiş polislerimiz uzmanlaştırlar.  Hele bir de polis köpekleri uyuşurucu taşıyıcılarını kıskıvrak yakalatırlarsa...
            Sanırım ailelere de çok büyük görevler düşmektedir.
            Aile ortamında gençlerin gidişatını iyice analiz etmek lazım. Anne babaların gözleri evlatlarının üzerinde olması lazım.
            Aileler evlatlarını uyarmalıdırlar.
            “Oğlum, kızım, herhangi birisi size bilmediğiniz bir sigarayı kullanmak için ikram ederse, kesinlikle fırsat vermeyin” demeleri gerekir.
            Yani bir uyarı...
            Gençler yeniliklere daima hassas bir tavır sergilerler.
            “Bir defa denemekten birşey olmaz” düşüncesiyle bilerek uyuşturucu kullanan gençler bilmelidirler ki, bir defa içen, mutlaka ikinciyi de denemek isteyecektir.  Yani öyle öyle satıcılar, içici gruplarının çemberini genişlettikçe, ülkede uyuşturucu da rekor seviyeye ulaşır, Polis Genel Müdürü Kasım Koni’nin dediği gibi.
            Allah’ın sigarasından kurtulamayan sigara içicileri sigaradan kurtulamazken, uyuşturucudan nasıl kurtulacak uyuşturucuyu deneyen gençler?
            Yine de polisimizi kutlamak isterim, uyuşturucu ile mücadelede gösterdikleri performans için.