Şu sıralar İngiliz İşçi Partisini okuyorum.  Jeremy CORBNY’nin sağlık polotikaları da ilgimi çekiyor.  İngilterede Ulusal Sağlık Sistemi diye devlet ağırlıklı bir sistem uygulanıyor. Sağlığı nasıl liberalizmin pençesinden korumaya çalıştıklarını büyük bir çoşkuyla izlerken  bizden bir Sn. eski Bakan, şimdiki  Milletvekili  diyor ki  “Hükümet, yapabileceği en vahim hatayı yaparak reformun esaslarını ikinci planda tuttu ve sadece 1 Ağustos eşiğine dönük ve üstelik ilke ve esaslardan uzaklaşarak (sözde) çözümler üretme arayışına yöneldi.... Örneğin, ilke ve esaslar arasında sekizinci sırada yer alan, “diğer yasalardan önce olmamak kaydıyla hastanelerde döner sermaye kurulması” noktası tamamen göz ardı edilerek ve üstelik özerk hastane mantığından tamamen kopartılarak yani içi boşaltılarak Cumhuriyet Meclisine sevk edilen Döner Sermaye Yasasının hükümet açısından sadece iki işlevi vardı onlar da sağlık fonunda biriken mali kaynakların kamu sağlık çalışanları arasında üleştirilmesi ve doktorlara mesai sonrasında özel hasta bakma imkânının sağlanabilmesiydi. Sağlıkta yapısal dönüşüm hedefinden uzaklaşan hükümet, ikinci iş yasağı ile birlikte “kamu hekimliğine tamam mı devam mı?” kararı vermesi beklenen doktorların kamu hekimliğine devam kararı üretebilmelerine yardımcı olma derdine düştü. Hâlbuki bu pekâlâ yapısal dönüşüm kapsamında düşünülebilecek ve ulaşılabilecek bir noktaydı ve böyle de olmalıydı.”

Güzel,  “Sn Milletvekili krize oynayalım, krizden fırsatlar yaratalım ve sağlıkta yapısal dönüşüm sağlayalım” diyor. Peki  adama sormazlarmı şimdi sen hükümette iken üç yıl da Maliye bakanlığın  süresince bu yapısal dönüşüm prokramını neden yapamadın yada yapamadınız da mahkeme kararlarının arkasına sığındınız? Yürütmedeydiniz, neden gereğini yapmayıp topun Yargıya atılmasına seyirci kaldınız ?

Siyaset samimiyet ve cesaret ister.

 Gelelim Sn. Milletvekilinin bahsettiği ilke ve esaslara ,  CTP’nin  Hükümette olduğu Sağlık Bakanlığı ve Maliye bakanlığına görevini de üstlendiği 2013-2015 döneminde Türkiye ile imzalanan 2016-2018 Mali ve İktisadi İşbirliği Anlaşmasının ekindeki Yapısal Dönüşüm Programının (YDP) içeriğinde olduğunu da  bu vesile ile öğrenmiş bulunuyoruz. Üstelik Sn. Milletvekili bu protokolü Hükümetinin  “bir başka çok önemli mirası”  olarak takdim ediyor. Yazısından sadece sağlıkla ilgili bölümü okuyabildim. En azından benim bu protoklün bütününe erişme imkanım olmadı.

Ama protokolün sadece sağlıkla ilgili bölümüne baktığınızda diğer bölümlerde neler olabileceğinizi de anlarsınız. Haksızlık yapmamak gerekir Milletvekilinin bu konuyla ilgili yazısının bütününü de elbette okumak gerekiyor.

Ancak kırk yıldır var olan bu sorunu sadece  “sağlıkta sistem sorunu” olarak sunmak, doktorlara verilemeyen maddi olanakların olduğunu görmezlikten gelmek meseleye ne kadar uzak olduğunu göstermektedir. Ve devletin doktorlara yaratamadığı bu maddi imkanlar yüzünden   1964 den beri yarım gün devlette,  sonrasında dışarıda çalışmalarına izin verilerek bu maddi imkanları, bir şekilde dışarıdan da sağlayarak telafi edilebilmesi  siyaseti gelmiş geçmiş tüm hükümetlerce  yıllardır sürdürüldü.
 Sn. Milletvekili hariç, KKTC’de çoğunluğun hemfikir olduğu Doktorların maaşlarının yetersiz olduğudur. Bu sağlanmadan Doktorları daha uzun saatler hastahanede tutabilmenin imkanının olmadığıdır.  
 O zaman sorun nasıl çözülecektir?

Bu konunun gerek Türkiye’deki uzmanları gerekse  İngiltere ve Dünya Sağlık Örgütü uzmanlarının önerileriyle kendi ülkemize uygun sistemi nasıl  yaratacaktık?  

Tıpkı Türkiye Cumhuriyetinde olduğu gibi, önce Döner Sermaye aracılığıyla Doktora ve diğer çalışan hastane personeline hastahanede daha uzun  zaman dilimi  çalışma koşulları,  maddi teşvikle artırılacak ve hastanelerde verimlilik artırılacaktı.
Döner Sermayeyle, çalışanın maaşının iki ve hatta üç katı (Türkiye’de bu,  kamudaki Doktor maaşının yedi katına kadar çıkabilmektedir) , baktığı hasta sayısı, yaptığı iş karşılığı  Döner sermayeden Prim almak isteyen Hekimler kendi rızalarıyla Kliniklerini kapattıklarına dair belgeleri ibraz edikleri taktirde Döner Sermayeden yararlanacaklardı. (Türkiye’de bu yöntemle %70 Hekim kendi istekleri ile Devlete dönüp kliniklerini kapatmışlardır)
Bu sayede Kamuda çalışan Hekimlere tercih hakkı vererek  ya döner sermayeli Devlet hastahanelerinde yada mesai bitiminden sonra  özelde çalışma hakkı verilecekti.Döner Sermayeyle devlet hastahaneleri güçlendirilerek garantiye alındıktan sonra (ki burda çiddi bir geçiş dönemine ihtiyaç duyuluyor) Devlet hastahanelerinden hizmet alan devletin ve diğer hizmet alan tüm kurumların karşılıklı geri ödeme sistemleri kurulduktan  ve kurumsallaştıktan sonra KKTC için belki sıra Genel Sağlık Sigortasına gelebilirdi.

 Biz görevi devrederken  de “ bundan başka formül bulabilen varsa, yapabilen varsa “beri gelsin”  demiştik.

 Ben bu günkü koşullarada KKTC de Genel sağlık Sisgortasının kurulamayacağını ve hatta olası bile olsa işe ordan başlanmaması gerktiğini, önceliğin Devlet ayağının organizasyonu ve kurumsallaşması olduğunu sosyal devlet açısından zorunlu olduğunu söylüyorum. Yani önce Döner Semaye diyorum, şimdiki aklım olsa önümde buluduğum  kamu sağlık yasasından başlamaz, önce döner sermaye yasasıyla devlet ayağının özerkleşmesi ve kurumsallaşması  öne alırdım diyorum.

Şimdi Sn. Milletvekilinden , dün, bugün Sağlık Bakanlığı yapanlardan,  özellikle bu gün ve geçmişte Maliye Bakanlığı yapanlardan  KKTC’de Sosyal Sigortalar Kurumu batakken Genel Sağlık Sigortasını nasıl kuracaklarını bize ve kamuoyuna korkmadan, açıkca açıklama yapma zorunluluklarının olduğunu düşünüyorum.

Ama açıklamanız artık öyle Türkiyeden para gelecek de sağlıkkta sigortacılık yapacağız martavalıyla  olmasın lütfen.