Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC’nin yasal haklarını koruma politikasına karşı çıkan dış güçlerin başında AB vardır. AB adlı kuruluşun  ta ezelden Türkiye’ye ve KKTC’ye karşı tehditkâr havalara girerek uyguladığı politikalarının  sonu yok. Bu böyle devam edecek. Türkiye’nin ve KKTC’nin bu saldırılara karşı sadece bu iki ülkenin haklarını koruma amaçlı politikaları sürecektir. Kıbrıs Rum Cumhuriyeti ve Yunanistan’ın, Türkiye ve KKTC’ye karşı anormal kışkırtıcı ve düşmanca politikaları sürerken AB yine başrolde... AB kuruluşunun üyesi olan Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’nin sözde haklarını korumak amaçlı bir politika izleyen AB’nin son marifetine bir bakalım. AB liderleri son Avrupa Konseyi toplantısında, Türkiye’ye karşı “uyarıcı nitelikte” mesaj vermiş ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki  “eylemlerini” kınamış. Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, Türkiye’nin şu ana kadar kendisine sunulan “pozitif gündem” yolunu tercih etmediğini belirtmiş. AB’nin 27 ülkesinin, Türkiye’nin eylemlerini ve hiç bir şekilde kabul edilemez olan söylemlerini kınadığını,  Aralık ayında yeniden bu konuyu ele alacaklarını söylemiş. Buyurun!..
Şimdiye kadar AB’nin hem Türkiye’ye, hem de KKTC’ye yönelik olarak bir tek pozitif tarafsız adım attığını söylemek olası değil. Bir tarafsız gözlemci, AB’nin üyesi Rum Kıbrıs Cumhuriyeti’nin haklarını korumak amaçlı politikalar izlemesinin doğal olduğunu söylemişti. Ancak, AB’nin yıllardır uyguladığı politikalar üyesi Rum Kıbrıs Cumhuriyeti’nin haklarını koruma politikasının çok ötesinde. KKTC bağımsız, egemen Devleti’nin bu statüsünü hiç bir zaman kabul etmeyen, KKTC Devleti ve Halkını Rum Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuzey bölgesinde yaşayan “azınlık toplumu”  olarak tanımlayan bu mentalitenin değişmeyeceğini şimdiden rahatça söyleyebiliriz.
AB’nin bu kabul edilemez mentalitesi ve politikasına karşı, KKTC’nin bağımsız, egemen statüsünü koruma amaçlı bir politika izleyeceği de kesin. BM ise hiç bir olumlu sonuca gitmeyeceği çoktan belirlenmiş politikalarına devam etmekte ısrarlı. BM Genel-Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Lute gelecekmiş de “müzakere sürecinin” tekrar başlaması için adımlar atılacakmış. Hep aynı ve bıkkınlık getiren söylemler... Çok açık ve net bir biçimde ortaya çıkan bir gerçek var. Türkiye’nin hem Doğu Akdeniz  konusunda, hem de KKTC’nin bağımsız, egemen statüsünün kabul edilmesi konusundaki  kararlılığı ve gücü, AB’yi, BM’yi, kısacası dış dünyada karşımıza dikilenleri rahatsız etmektedir. Türkiye’ye saldırmaya devam etsinler bakalım bu işin sonu nereye varacak... İyi ki varsın Türkiye...