Yenidüzen’den Mert Özdağ ile Meltem Sonay çok iyi bir “habercilik” yaptılar…

Geçen hafta ortalarında Ercan’ın patronu Emrullah Turanlı’yla yaptıkları söyleşi; UBP’li Bakan Tahsin Ertuğruloğlu’na kocaman bir “şamar” gibiydi…

Ertesi gün de Bakan’ı konuşturdular…

İşadamı, Bakan için “Benden tehditle para istedi” diyor…

Bakan da işadamı için “Rüşvet teklif etti. Reddettim, kötü oldum” diyor…

Biri; ötekine “terbiyesiz” derken, öteki ise “Ahlaksız” diyor…

Bizde; politikacı ile “işadamı”nın herkesin önünde, böylesine saç saça baş başa kavgaya tutuştukları sıkça rastlanan bir durum değil…

Politikacılar, genelde sendikacılardan ve işadamlarından korkarlar…

Ancak Emrullah Turanlı, kendi ölçüleri içinde “delikanlı” bir tavır sergiliyor…

Ağzından çıkanları özenle seçmek yerine, sözcükleri gelişigüzel fırlatmayı tercih ediyor…

Böyle olunca da ölçüyü kaçırıyor, saygı sınırlarını aşıyor, şikayetleri antipatikleşiyor…

Yaşadığımız bu “Bakan-işadamı” dalaşmasıaslında “kişisel” gibi görünse de, siyasetimizin “gediklerini” göstermesi bakımından ibretlik bir deneyimdir…

Ercan ihalesi, aslında bugüne kadarki en büyük özelleştirme girişimiydi…

“Yap-işlet-devret" modeli denenirken, devlet; özel işletmenin de “ciro ortağı” olacaktı…

Emrullah Turanlı en yüksek teklifle ihaleyi kazandığında,devletin kasasına 100 milyon Euro girmiş, taraflar kocaman bir çekle hatıra fotoğrafı çektirmişti…

Bu “özelleştirme”ye tek “sıcak” bakan parti UBP’ydi… Serdar Denktaş “Ercan fıstık parasına verildi” diye itiraz etmekteydi…

Sol partiler ise bu “model” üzerine ciddi bir politik “tez” geliştirmiş değillerdi…

“Devlet”le bu işadamı arasında yaşanan ilk sorun; ilk ödemenin, yani 100 milyon Euro’nun KDV’sine ilişkindi… Mahkemelik oldular… Sonunda Turanlı KDV’yi de ödemek zorunda kaldı…

Hemen arkasından Turanlı’nın T&T şirketi, Ercan’a balıklama daldı… İç mekanları hallaç pamuğu gibi dağıttı… Terminal binasını da, dış park alanlarını da dilediği gibi “dizayn” etti…

Neredeyse her metre karesine “reklam” panoları yerleştirdi… Kumarhane reklamlarına en gözde mekânlarda ve en dikkat çekici biçimde yer verdi…

Yurt dışından ülkeye giren her turist, önce “kumarhane” reklamları ile yüzleşiyor ve kendini bir “kumar cenneti”nde hissetmeye başlıyor…

Yurt dışına çıkışlarda ise; yolculara zorunlu bir “duty free” turu atılıyor. Merdivenlerle tırmanıp “dutyfree” mekanında bir tur atıyor ve sonra da diğer taraftan tekrar zemine iniyorsunuz…

Özellikle yaşlılar için daha yolculuğun ilk adımında tam bir eziyet denemesi…

Öyle anlaşılıyor ki tüm bu işlerde “devlet” bu T&T’ye gereğinden fazla “müsamaha” gösterdi…

Bu “müsamaha” İrsen küçük Hükümeti’nden başlayarak günümüze kadar geldi…

Tahsin Ertuğruloğlu ile Emrullah Turanlı’nın “kavga”sı da zaten gene “devlet”in bir eksikliğinin sonucunda başladı ve sürüp gitti…

“Devlet” bu büyük ihalede yapılacak işlerin nasıl “denetleneceğini” apaçık biçimde sözleşmeye yazmadı…

Uluslararası bir havaalanı inşa edeceksiniz. Elbette bu çocuk oyuncağı değil… Dünya standartlarına uygun bir “denetleme” olmadan, bu işi “kotarmak” mümkün değil…

Bakan Ertuğruloğlu’nun, ihalesiz bu işi Ömer Elmas diye birine vermesi ve Turanlı’yı makamına çağırarak ayda 250 bin doları ödettirmeye çalışması her yönü ile bir skandaldır…

Ombudsperson Emine Dizdarlı’nın saptamaları, açıklamaları ve raporu, bu konuda Ertuğruloğlu’nun apaçık biçimde “haksız” olduğunu göstermektedir…

Ancak UBP; bu 11 milyon dolarlık “rezilliği” içine sindirmiş, üstüne üstlük de Ertuğruloğlu’nu yeniden bakan yapmıştır.

Bu konunun Meclis’te araştırılması gündeme geldiğinde beni çok şaşırtan bir gelişme yaşanmıştı…

11 milyon dolar konusu araştırılacaktı… İki büyük parti “işbirliği” yaptı ve olayın adeta üstü örtüldü…  Konu, “Ercan’ın özelleştirilmesinin araştırılması”na dönüştürüldü…

Bu önergede iki isim vardı… Bir tanesi Tahsin Ertuğruloğlu’ydu…

Kendisi ile ilgili araştırmayı gündemden kaldırmayı ve tüm dikkatleri “Ercan ihalesi”ne yoğunlaştırmayı başarmıştı…

Halen bu komitenin çalışmaları sürüyor…  Bir yandan da, Ercan sözleşmesi, 4 yıl daha uzatıldı…

Tabii bu uzatma, UBP’de fırtınaların kopmasına yol açtı… Ertuğruloğlu, bunu onaylamadığını açıkladı… İki UBP’li bakan ters düştü…

Şimdiki UBP-DP Hükümeti’nin Turanlı’yla imzalanan sözleşmeyi 4 yıl daha uzatmaları yine UBP’nin beceriksizliğinden kaynaklanıyor…

Ercan’da inşaat yapılacak araziler “pürüzlü” çıkınca adam hemen mahkemeye baş vurdu. Milyonlarca Euro tazminat talep etti. Bu; haklı bir talepti… Askere ve devlet çiftliğine ait araziler, havaalanının ortasındaki hangar “sorunlu”ydu ve UBP bunları çözmeden ihale açmakla Turanlı’nın eline büyük bir “koz” vermişti…

Şimdi, UBP Hükümeti “Cevizcinin çuvalından” oynayarak Ercan’ın sözleşmesini 4 yıl daha uzattı…

Bu uzatmadan devletin 200 milyon Euro zarara girdiğinden söz ediliyor…

Yani; “Turnalı-Ertuğruloğlu” düellosuna odaklanmak yerine, sanırım “devlet”e UBP’nin attığı bu kocaman kazığı görmemiz gerekiyor…

Sözleşmenin gereklerini yerine getirmeyen “politikacı”ların soruşturulması gerekmez mi?

Öte yandan, Ercan’ı “Altın yumurtlayan tavuğa” dönüştüren, ama ne kadar yumurtayı kendi sepetine attığı konusunda “şüpheler” bulunan Turanlı’nın “saygı” normlarının mercek altına alınması gerekmez mi?

Örneğin; kimse ona “İşlerini kaybeden çalışanların hakları”nı sormuyor… Kimse ona “Piyasaya olan ve aylardır ödemediği borçlarının” hesabını sormuyor…

Kısacası; Turnalı-Ertuğruloğlu kavgası hepimizden cebinden “çalınan” vergilerin kavgasıdır…

Bu kavgada asıl suçlu İrsen Küçük’ten itibaren sorumluluk alan ve bir “özelleştirme”yi yüzüne gözüne bulaştıran tüm politikacılardır…

Ne yazıktır ki “kaybeden” ise Kıbrıslı Türkler’dir…