BM’nin istedikleri ortada. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, hem KKTC’nin hem de Rumların Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “Kıbrıs Sorunu” tezlerini değiştirmelerini istedi. Bu isteğin altında ne yatar bilirmisiniz?... Türkiye’nin garantisinin kalkması veya en azından büyük ölçüde sulandırılması yatar. BM’nin “ilerleme formülü” olarak sunduğu formül, 34 yıllık bağımsız, egemen KKTC Devletinin ortadan kalkmasını öngörmektedir. Hem zaten “birleşik federal Kıbrıs” çözümü, KKTC’nin ortadan kalkması ile gerçekleşebilir. Bunu herkes biliyor. KKTC ve halkının böyle bir formülü kabul etmesi mümkün değil. KKTC’nin Türkiye’nin garantisinden vazgeçmesi de olası değil. Anastasiadis ve  Rum tarafı her ne kadar güvenlik ve garantiler başlıklarının görüşülmesini istemesinin ön şart olmadığını iddia etse de, Rum tarafı bu konuda ısrarlıdır. Rumlar, Türkiye’nin garantisinin ortadan kalkmasını istemektedir.

Rum basınında çıkan bir habere göre, BM ve Genel Sekreteri artık “diplomatik nezaket” çerçevesinde hareket etmeyeceğini ve tarafların “baskı” koşullarını önünde bulabileceklerini bildirmiş. BM’nin  34 yıllık bağımsız, egemen KKTC Devletinin egemenlik haklarını kullanarak tanınma istemesine hiçbir şekilde engel olamaz. Uluslararası Hukuk bunu söyler. Dolayısıyla, KKTC’ye Rumların ve Anastasiadis’in istekleri doğrultusunda baskı yapılması söz konusu değildir. BM’nin Rumların çok istediği “federal birleşik Kıbrıs” çözümünü gerçekleştirmesi için KKTC’ye baskı uygulaması da mümkün değil...

İşte bu noktada, KKTC halkının tanınma konusunda bir adım atması gerekmektedir. Yoksa, “birleşik federal Kıbrıs” için Rumların ısrarları devam edecek ve çoktan bitmesi gereken müzakerelerin havanda su dövmekten öte hiçbir işe yaramayacağı bir durum sürüp gidecektir. Bu da Rumların istediği bir yoldur... KKTC, Rumların ısrarla üzerinde durduğu “federal birleşik Kıbrıs” çözümünü kabul ettiği anda davayı kaybetmiş olur. KKTC halkı asla  böyle bir çözümü kabul etmeyecektir.

New York’tan Cenevre’ye geçilmesinin de hiçbir anlamı yoktur. Rumlar, ısrarla 34 yıllık bağımsız, egemen KKTC Devletinin ortadan kalkması konusunda yürüttükleri politikalardan vazgeçmezlerse, hiçbir sonuç elde edilemez. Bizim içimizdeki bazı kişiler, halâ Rumlarla ortak eylem düzenleyerek “Kıbrıs’ı şimdi  birleştirelim” Rum sloganına kucak açmaktan vazgeçmeli. Eğer bunu yapmayacaklarsa da KKTC’deki çoğunluğun isteklerine boyun eğmelidir.

KKTC’deki çoğunluk KKTC’nin devamını, ayrı devlet olarak yaşamasını ve tanınmasını istemektedir. Bu da çok doğaldır. BM’ye gelince: BM ve Genel Sekreteri  ya bilgi eksikliğinden ya da kendilerine aktarılan yanlış bilgilerden etkilenerek halâ “tezleri değiştirin, ilerleme için formül bulalım” gibi açıklamalarla boş yere vakit harcamaktadır. KKTC halkı birlik olursa ve tanınma için  karar üretirse sorun aşılacaktır.