Geçen Pazar Türkiye’de yapılan yerel seçimler, hayli düşündürücü ve mesaj vericiydi. Toplam üç aydan beri yerel seçimler için yoğun çalışmalar yapılıyordu. Her parti kendine göre politika izledi bu seçimlerde.
Bu seçimlerin en ilginç yanı, tabir yerinde ise “CHP, AKP’nin üzerinden silindirle geçti” de diyebiliriz.
Görülen odur ki, büyük şehirlerin çoğu CHP’ye gitti. Basından yapılan açıklamada dağılım şöyledir:
“CHP: 35 il, AKP: 24 il, DEM: 10 il, MHP: 8 il, YRP: 2 il ve İYİ Parti: 1”
Bu seçimlerde AKP neden güç kaybetti? Veya neden bu kadar düştü?
Bu soruların pek çok cevabı vardır.
Birincisi pahalılık ve geçim darlığı, ikincisi de emeklilerin verdikleri karar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu durum için “Demokrasi kazandı” ifadelerini kullandı.
Doğrudur... Demokrasi kazandı ama AKP de kan kaybetmeye başladı.
Politikada bir söz vardır:
“Her yükselişin bir de inişi vardır.”
Bu durum bana Özal imparatorluğunu hatırlattı. Hele bir düşünün bakalım. Evren Paşa darbesinden sonra göreve gelen Turgut Özal iktidarı ülkede deprem yaratırdı gücüyle. Ondan sonra geriledi, geriledi ve bitti.
Bu durumu arzu etmesek de durum ona doğru gidiyor. Uzun zamandan beri birinci parti olamayan CHP, birinci parti olarak çıktı bu seçimlerden.
Her halde AKP en fazla İstanbul’a ağırlık verdi. Özellikle bir Cumhurbaşkanı olarak meydanlara çıkıp AKP lehinde konuşmalar yapması sanırım ters tepti. Bu bir düşüncedir. Lakin insanlar bu durumlardan menfi şekilde etkileniyor. Yani devletin bütün olayankları ile başlayan bir yarış...
Ekrem İmamoğlu’nun çok sağlam ve emin bir duruşu vardı seçimlerde. Yaptığımız yorumlarda yine kazanacağı kanısına varmıştık. Nitekim AKP’nin adayı Kurum’a epeyce fark attı.
Seçimin hemen hemen belli olduğu kanısına varan Ankara Büyükşehir belediye başkanı Mensur Yavaş, toplanan büyük kalabalığa seslenirken, çok ılımlı ve çok düzeyli bir konuşma yaptı. “Bu seçimde kaybeden yoktur” şeklindeki sözleri kucaklayıcıdır. İtici değildir.
Öte taraftan CHP Başkanı Özel de hep kucaklayıcı ve ılımlı konuştu. Bu da kendisine oy vermeyenler üzerinde olumlu etki yaratıyor.
Gerçekte CHP’nin bu kadar belediyeyi kazanacağını kimse tahmin etmiyordu. Ama başardılar.
Şu anda bir genel seçim olsa, herhalde meclisteki aritmetik de değişir. Bu rüzgarla yoluna devam eder CHP, düşünüyorum.
Mesela büyük şehirlerle beraber daha küçük belediyeler de CHP’ye gitti.
AKP’nin Mensur Yaraş karşısındaki aday başarı gösteremedi. Mensur nerdeyse ikiye katladı.
Bir de şunu düşünüyorum...
Bir yerde örtülülerle açıkların savaşı gibiydi bu seçimler. Bunu yorumlarken herhalde örtülü insanlar da Ekrem İmamoğlu’na oy vermişlerdir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın alelacele MYK’yı toplaması, kendisinin de ifade ettiği gibi “nerde hata yaptık, yanlışlarımızı araştıracağız” mealindeki konuşması, bir sorgulamayı getirecek.
İzmir’e de temas edelim.
Oldum olası AKP hiç İzmir’i kazanamadı. Çünkü İzmir’deki halk, hep açık ve özgür düşüncelidir.
Bundan takriben on yıl önce Kıbrıs Basın Konseyi olarak gittiğimiz İzmir’de örtülü kadın sayısı yok denecek kadar azdı. Yani bölgesel kültür ve hayat anlayışı çok farklı insanlar mevcuttu. O dönemde de yine yerel seçimler yaklaşmıştı. Oradaki basıncı arkadaşlarla şöyle bir nabız yokladığımda, kesinlikle AKP’nin orada başarı gösteremeyeceği mealindeydi.
Lakin bu seçimlerde kasaba bazındaki halkın da bir kısmının örtülü olduğunu söyleyebiliriz.
Hala daha sorguluyorum...
AKP bu seçimlerde neden hezimete uğradı?
6 Şubat Hatay ve Adıyaman depreminde galip gelen AKP oldu. Haklı olarak AKP destek ister o bölgenin insanlarından. Deprem sonrasında AKP’nin o bölgelere yaptığı yatırımlar ve halkın refahı için yapılan apartmanları da unutmayalım. AKP gerçekten deprem sonrasında o bölgelere gerekli yatırımı yapmış ve seçimlerde yatırımın meyvelerini almayı ummuş.
Siyaset nankördür. Çalışırsınız, yatırım yapasınız ve yine başarılı olamazsınız. O nedenle bu seçideki netice o nankörlüğün görüntüsüdür. Özellikle emeklilerin çoğunun CHP’ye oy verdiğini düşünürsek, “insanlar geçinemiyor” deriz.
Haydi hayırlısı olsun yerel seçimler Anavatan’ımız için.