İşte 21. yüzyılın dünya düzeni…
Elini kolunu sallayarak; BM üyesi bir devletin topraklarına gir, askeri gücünle dilediğin gibi bir “sınır” çiz, orada “uydu” bir “devletçik” kur, sonra da “soykırım var” diyerek, oradaki halkı koruyacağım iddiasıyla ülkenin tümünü işgal et…
Yemezler…
Türkiye, bunu yemedi…
TC Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna’nın “toprak bütünlüğüne” ilk andan itibaren sahip çıktı.
Komşularının topraklarını işgal ederek ikide bir, kimsenin tanımayacağı “devletçik”ler kurması, Rusya Devlet Başkanı Putin’in ilk “vukuatı” değil…
Daha önce de 2 tane kurmuştu, şimdikilerle birlikte 4 tane “devletçiği” oldu…
İlhak ve işgal konularında da Putin, “totaliter rejim”ini markalandırmış bulunuyor...
“Tanınmamış devletler” mezarlığına defnettiği son iki “devletçiğine” bir bakalım…
Ukrayna’nın doğusunda, “Donbas” bölgesinde, Rusya ile sınırı olan iki tane eyalet var…
Biri Luhansk, öteki ise Donetsk…
Bu iki eyaletin aşağı yukarı üçte biri 2014’ten beridir, “ayrılıkçı” milis güçlerinin elinde bulunuyor… Bölge kömür, demir ve çelik bakımından zengin bir bölge… Rusya’dan aktarılan “nüfus”la bölgenin demografik yapısı zaman içinde değişti ve Rus etnik kökenliler çoğunluğu sağladı.  
Ukrayna’nın merkezi hükümetinin “otoritesi” oralarda geçmiyor. Değil merkezi hükümet, Ukrayna’nın vatandaşları dahi bölgeye giremiyor.
İşte bu coğrafyada Rusya, 2014 Mayısı’nda ayrılıkçılara iki tane “devletçik” kurduruyor…
LPR: Luhans Halk Cumhuriyeti ve
DPR: Donetsk Halk Cumhuriyeti…
Dünyaya kapalı, “totaliter” bir yapıyla idare edilen bu “devletçik”lerin içinde, kimin eli kimin cebinde belli değil…
Bu tanınmamış devletçikler, “tanınmamışlığın avantajları”nı “anavatan” Rusya ile birlikte tepe tepe kullanıyorlar…
Bu “uluslararası hukuk” dışındaki bölge, Batı basınında; mafia haberleri, suikastler, öldürmeler, idam cezası, insan hakları ihlalleri, kaçakçılık gibi olaylarla anılıyor.    
Görünürde; anayasaları, yasaları, meclisleri, güvenlik güçleri, hatta merkez bankaları bile var bu iki devletçiğin… Ama her şey, “biat” ettikleri Rusya’nın kontrolünde… Putin, buraya milyar dolarlar akıtıyor. Dilleri Rusça, paraları Ruble olan, Rus pasaportu kullanan, bu “sözüm ona” cumhuriyetçikler, tam 8 yıldır “tanınma” bekliyordu…
Beklesinler…
Biz; tam 39 yıldır bekliyoruz…
Geçen Pazartesi günü Kremlin, ansızın bu iki “devletçiği” bağımsız devlet olarak tanıdığını açıkladı ve arkasından da Ukrayna’yı işgal etti.
Tabii biz “işgal” diyoruz ama Putin “Özel askeri operasyon” diyor… “Barış harekâtı” diyor…
Batı, “işgal kuvvetleri” derken, Rusya “Barış Kuvvetleri” diyor…
Hatta bu iki “devletçik”te soykırım yapıldığını, halkın “self-determinasyon” hakkını kullanarak devlet kurduğunu, onları “kurtarmak” için oraya gittiğini savunuyor…
 
“NATO istediğinde Libya’yı, Kosova’yı bombalayacak, ben de soydaşlarımı soykırımdan kurtarmak için aynı argümanla oradayım “diyor…
Argümanı da, BM’nin “R2P” prensibi…  Soykırım, savaş suçları, etnik temizlik gibi konularda “Koruma Zorunluğu” hakkı tanınıyor devletlere…
“İstesem Kırım’ı ilhak ettiğim gibi, orasını da ilhak ederim” diyor…
Dünya, bu iki devletçiği tanımıyor… Kontrollerinde tuttukları toprakları “Ukrayna toprağı” olarak kabul ediyor… Günün birinde Ukrayna AB’ye girerse, tıpkı bizim gibi “AB müktesebatının askıda olduğu bölge” diye anılacaklar.
Tabii, Putin’in dünyada, az da olsa “dostları” var… Suriye, Venezuella, Küba, Çin gibi…
Onlar bu “sahte” devletçikleri hemen tanımaya kalktılar…
Bizim bu kadar “dostumuz” olmadığı için “tanıyan” da yok, ciddiye alan da…   
Aslında Kremlin’deki “totaliter” rejime “biatla” bağlı olan bu iki devletçikten Putin, “bağımsız ve egemen devletler” olarak söz ediyor. Ancak dünya bu topraklara “Rusya’nın işgali altındaki bölge” diyor…
Nitekim; geçen yıl, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, (AİHM) bu ayrılıkçı bölgelerde olandan bitenden Rusya’yı sorumlu tuttu ve bölgeyi “direkt olarak kontrol” ettiğine karar vererek Rusya’yı bu coğrafyadaki “insan hakları ihlalleri”nden suçlu buldu.
Rusya, bugün Ukrayna’ya yaptığını, 2008 yılında Gürcistan’a da yapmıştı.
Orayı da işgal etmiş, “Abhaza”  ve “Güney Osseta”daki ayrılıkçı güçleri destekleyerek onlara iki “devletçik” kurdurmuş ve büyük bir askeri varlıkla bu devletçiklerin topraklarına yerleşmişti.
KKTC’den biraz büyük olan 53 bin nüfuslu Osetya ile 245 bin nüfuslu Abkhazia da 14 yıldır dünyadan “tanınma” bekliyor…
Onlar da daha çok bekleyecekler… Bizim gibi…
Ama bizim durumumuz onlardan çok daha vahim… Ersin Tatar, Ukrayna’daki savaş konusunda Erdoğan’la taban tabana ters düştü. Erdoğan’ın her sözünü anında tekrarlayan Tatar, Türkiye’nin net duruşu karşısında lafı ağzında geveleyip durdu. İki arada bir derede kaldı. “Toprak bütünlüğü” diyemedi. “Uluslararası hukuk” diyemedi. Çünkü bu prensipler kendi “ayrılıkçı” tezlerine tamamen ters düşüyor. Tatar, tüm bu yaşananlara bir ad bile koyamıyor. Sadece “mesele” demekle yetiniyor.
Tatar, Erdoğan’ın bu konudaki “duruşu”nu iyi analiz etmeli ve hayali “tez”leri ile bir gün ortada kalacağının dersini almalıdır.