Bıkmadan, usanmadan bu sütunlarda “federasyona hayır” devam edecek. Nedeni ortada. Apaçık ve çok net. “Kıbrıs Sorunu müzakerelerine” tekrar geri dönüş yaparak başlanıldığı takdirde, Rumların birinci derecedeki hayali olan KKTC Devletinin ortadan kalkması tehlikesiyle karşı karşıya kalacağız. Bunu bilmeyen, görmeyen, anlamayan kalmadı ki... Ancak, “federasyon” çözümünü reddetmekten halâ çok uzağız. Kimisi, “KKTC Devletini kimse tanımaz. Bu yüzden federasyon çözümünü kabul etmekten başka çaremiz yok...” Kimisi ise, “BM’nin müzakerelerin tekrar başlatılmasına ilişkin çabalarına iyi niyetle yardımcı olmamız gerekiyor.” söylemleri ile halâ gerçeklerle bağdaşmayan bir kısır döngü içinde kalmışlardır. Sessiz çoğunluk ise, çok sessiz kalmasına rağmen, KKTC Devletinin devam etmesini, yaşamasını ve tanınmasını istemektedir. Bu gerçeği gözardı etmek mümkün değil... Peki, bu gerçeğe rağmen, KKTC Devleti ve Hükümeti neden halâ “federasyon” çözümüne açık kapı bırakmayı tercih etmektedir? KKTC Devleti ve Hükümeti neden halâ “Biz KKTC Devleti olarak Rumlarla bir federasyon çözümü istemiyoruz. KKTC Devleti ve halkı egemenlik haklarını kullanarak, ayrı bir devlet olarak yaşamını sürdürmek istemektedir. Bu bağlamda, BM’nin KKTC Devletini resmen tanımasını istiyoruz.” açıklaması ile tarihe yön verecek bir politika izleyemiyor?... Bunun nedenlerini anlamak mümkün değil.
Dünyada dini, dili, ırkı ayrı iki halkın “federasyon çözümü” altında birleştiğini duydunuz mu? Yok... Böyle birşey yok! “Federasyon çözümü” demode olmuş, dünyanın hiçbir yerinde veya ülkesinde uygulanmayan ve dünya siyasal tarihinde hiçbir geçerliliği kalmayan bir siyasi çözüm şeklidir. Peki, o halde neden bu demode olmuş ve hiçbir yerde uygulanmayan çözüm biçimini Kıbrıs adasına uygulamak için BM halâ ısrarlı. Bunun yanıtı ortada. BM, Rumları ve Rum Kıbrıs Cumhuriyeti’ni halâ “Kıbrıs Sorununda” mağdur olmuş taraf olarak görmeye ve Rumları memnun edecek bir “çözüm” bulmaya çalışmaktadır. Bu açık ve çok net... BM, neden 1963-1974 yılları arasında, Kıbrıs adasında, küçük kantonlar içinde, büyük mağduriyet içinde yaşamaya mahkum edilmiş o dönemki Türk toplumunun mağduriyetini görmek istemiyor?... O dönemde Rum saldırılarından dolayı 103 köy ve kasabadan kaçmak ve evlerini, yerlerini geride bırakmak zorunda kalan Türk toplumunun mağduriyetlerini görmemezlikten geliyor?... Geçmişte yaşanan Kıbrıs Türk mağduriyetini görmemezlikten gelmek olmaz...
Şunu da hemen belirtelim. Dünya devletleri her ne kadar geçmişteki olaylara değinseler de, bugünkü dünya siyasal politikalar çerçevesi içinde, günümüz gerçeklerini göz önünde tutmak durumundadır. Bugün dünyadaki siyasal sorunlar, hep günümüz gerçeklerini, günümüzde yaşayan, varolan yeni devletleri tanımakla yükümlüdür. Uluslararası Hukukta bunun yeri vardır. Gene dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyoruz. KKTC Devleti, Hükümeti ve halkı “federasyon çözümünü” istemediğini ve KKTC Devletinin tanımasını istediğini açıkça BM’ye bildirmelidir. KKTC Meclisi tanınma kararı çıkarabilirse KKTC’nin tanınma yolu açılacaktır. Bıkmadan usanmadan bu gerçekleri dile getirmeye devam edeceğiz...