Pazar akşamı, LedraPalas barikatına uzanan “2. Selim Caddesi”nde, yolun solundaki çamağacının altındakı sabir tarih turu yaptım, seçim sonuçlarını beklerken…

Bu...

Pazar akşamı, LedraPalas barikatına uzanan “2. Selim Caddesi”nde, yolun solundaki çamağacının altındakı sabir tarih turu yaptım, seçim sonuçlarını beklerken…

Bu caddenin dili olsa da anlatsa, diye düşündüm…

2004lerde, LedraPalas barikatın ıtaşkın bir sel gibi aşan insan kalabalıklarının heyecanını, çığlıklarını, kahkahalarını, birbirlerine sarılarak ağlamalarını anımsadım…

Sonra gözlerim, azilerideki eski parti binasına kaydı…

Çeyrek yüzyıldan daha uzun bir siyasal sürece tanıklık yapmış, sarı taştan eski Lefkoşa evi, karanlıklar içinde yapayalnızdı…

Yıllardan beridir, hemen her seçimde, Pazar akşamları ilk seçim sonuçlarının ardından “hayalleri yıkılan” ve parti merkezinin ışıklarını söndürüp evlerinin yolunu tutan bu insanlar bu kez Akıncının “başarısı” ile yıllardır tatmadıkları bir duyguyu yaşıyorlardı…

Nazımın “Motorları maviliklere süreceğiz” şarkısı eşliğinde yol içinde coşkuyla dans eden genç yüzlerde ise; umuda, değişime, çözüme, yenilenmeye dair müthiş bir heyecan vardı…

Kalabalığın içinde çekim yapan bir yabancı gazeteci omuzuma dokunarak “İyi ki seninle konuştum, Akıncının ikinci tura kalacağını bana kimse söylememişti” dedi…

Doğrudur…

Anketçiler, birkez daha çuvalladı… “Durumdan vazife çıkararak” toplum mühendisliğine soyunan bir üniversite, iki tane anket yapmış, hiç birinde Akıncıya ikinci tur şansı tanımamıştı. Yenidüzenin, KıbrısPostasının yaptırdığı anketler de “kof” çıktı…

Bu seçimde birtek TCli Gezici Şirketinin anketi doğru sonucu buldu. Oysa, güzide medyamızın bir bölümü bu “hoşlanmadıkları” doğru tahmine ateş püskürmüş, anketi itibarsızlaştırmak için mahalle kavgası ortamı yaratmıştı…

Bunların hepsi geldi, geçti…

Şimdi önümüzde şu gerçek duruyor: Pazar günkü “Cumhurbaşkanlığı”seçiminin iki “galibi” iki de “mağlubu” var…

Mağluplar; Sayın Derviş Eroğlu ile SayınSiber…

Galipler ise SayınAkıncı ile SayınÖzersay…

Sayın Eroğlu, 2005lerde Talat karşısında yüzde 22lerde olan oyunu 2010da yüzde 50.3e çıkarmayı başarmıştı.

Şimdi, beş yıl önce aldığı oyların ancak yarısını alabildi. Bu sonuç; hem UBP hem de DP açısından tam bir “hezimet”tir…

Seçimin diğer “mağlubu” ise, aslında SayınSiberden çok, partisi CTPdir… 2013te yüzde 38ler dolayında oy alan bir partinin adayının şimdi yüzde 22lere düşmesi ciddi bir oy kaybıdır…

Peki bu “oylar” nereyegitti?

Öyle sanıyorum ki, CTPyi destekleyen seçmenlerin önemli bir bölümü bu kez sandığa gitmedi. 1990lardan beri sürekli düşüş gösteren “seçime katılma oranı” böylece tabana vurdu…CTPde Sayın Siberi “metazori” destekleyen bir kitle olduğu, bir bölümünün de başka adaylara kaydığı söylenebilir.

Sayın Akıncı ise, UBP karşısında yeterli parti desteği olmadan da başarı sağlamış bir politikacıdır.

Lefkoşada belediye başkanlığı döneminde yüzde 50lerin üzerinde gücü olan UBPye karşı, kendi partisi TKPnin yüzde onlardaki oylarının çok üzerinde oy sağlayarak seçim kazanırdı…Şimdi de ona destek veren iki partinin oylarının toplamının ikibuçuk katından fazla oyaldı.

GelelimSayınKudretÖzersaya…

Bu seçimin aslında gerçek “galibi” odur… Siyasetimiz bu “partisiz” yüzde 21 oyu, mercek altına almak ve sorgulamak zorundadır… Belki önümüzdeki döneme damgasını vuracak bir yeni “proje”nin ayak sesleridir Kudret Özersayın aldığı oylar…

Ama daha da önemlisi seçmenin verdiği ciddi mesajdır… Bana göre, Özersaya giden oylar hem toplumun değişim talebini gösteriyor, hem de partilere duyulan güvensizliği…

Aslında son anayasa referandumunda seçmen; Meclisiçi partilere yüzde 65

“Hayır” diyerek partilerin performansını beğenmediğini göstermişti…

Meclisiçi partiler bu “mesaj”ı almayı reddetti… Şimdi seçmen bu “tepki”sini daha güçlü biçimde hissettirdi…
Gelelim gelecek Pazar günü yapılacak olan “ikincitur”a…

Gelecek Pazar günü, aslında “temiz siyaset” ile “popülizm” yarışacak…

Toplumu 2005lere kadar ganimet ekonomisi iley öneten sağ siyasetle, modern dünyanın yeni değerleri karşısında “taraf” olan sol siyaset yarışacak…

Bugüne kadarki çözümsüzlüğün sorumluları ile, çözüm politikaları yarışacak…

Toplumun içişleri ile değil, partilerin içişleri ile uğraşan siyaset ile, yurttaşların özlediği gerçek bağımsız, tarafsız siyaset yarışacak…

Bu nedenle CTPnin ikinci turda takınacağı tavır çok değerli ve önemlidir…

Sevgili Sami Özuslunun şu ifadeleri çok doğru… Diyorki;

“CTP, Akıncıya tam destek verecek… Aksi olursa büyük hata olur. Hatta CTP aksi bir karar alsa bile tabanı bunu dinlemeyecektir.”

Pazar akşamı Cenk Mutluyakalının sosyal medyada açıkladığı “tavrı” da bence çok yerinde bir duruştur…

CTP vekili Erkut Şahalinin Akıncının apaçık desteklenmesi yönündeki görüşleri ise çözüm yanlısı güçlere yakışan bir tavrın ilamıdır…

Saminin dediği gibi “Zeytin dalının yeşermesi” için çözüm yanlısı güçler tarihsel bir dayanışmaya mühür vurmalıdırlar…

Gelecek Pazar günü Kıbrıslı Türklerin önünde yeni bir pencerenin açılması başarılırsa, bu yalnızca Akıncının başarısı olmayacaktır…

Sayın Akıncı da zaten Pazar akşamı “Gelin beni destekleyin” demek yerine, “Gelin bu başarıya ortakolun” diyerek daha ilk dakikadan paylaşımcılığını gösterdi.

 

Gelecek Pazar günü, KıbrıslıTürkler, yepyeni bir değişim ve çözüm sürecinin kapısını zorladıkları bir döneme adım atacaklardır. Buna yürekten inanıyorum.