Geçen Çarşamba gecesi sanayi bölgesinde Işıl Reklam’ın iş yerini yangın kül etti.  Korkunç yangının birden alevlere bürünmesi bayağı hem korkutucuydu, hem de üzüntü vericiydi.
            Orman yangınları ve otogalerilerin sabotajının dışında epeyce zamandan beri böyle bir yangın görmemiştik.
            Yangın, Işıl reklamın atölyesinde çıkmış.  Ve birkaç saat içinde o iş yerini yerle bir etmiş.  Yaklaşık 40 yıldan beri faaliyette olan bu başarılı işyeri, maalesef alevler arasında yok oldu.
            Çok üzüldüğümü söyleyebilirim.  Çünkü 1995 yılında kendi iş yerimi kuracağımda Işıl reklamla çok iş yapmıştım.  Her taraf hemen hemen ahşaptı.  İş yerinin ahşap ağırlıklı olması, yangının kolay yayılmasına vesile oldu.
            En önemlisi cana zarar gelmemesidir.  Parayla herşey olur da, can yerine gelemez. O bakımdan kimsenin bedenen zarar görmemesi bir yerde sevindiricidir.
            Işıl Reklamı kuran ve ismini veren Işıl hanımın bu iş yerine ne kadar emek verdiğini herkes bilir.  Zaman içinde iş hacmini genişleten Işıl hanımın vizyonu vardı.  Evlatlarına iyi bir gelecek hazırlamıştı.
            Bu yangın haberi televizyondan verilince şöyle birkaç cümle dökülmüştü dudaklarımdan:
            “İnşallah bu iş yeri sigartalıdır.”
            Evet!  Çoğu insan binaları sigortalamaktan kaçınır.  Lakin her an yangın olacak gibi hareket edilirse sigorta devreye girer elbette.
            Bu yangını görünce aklıma bir başka yangın olayı gelmişti.
            Kıbrıs davasına katkılar koyan, İstiklal Gaztesini çıkaran, altıok sigaralarının imalatını yapan rahmetli Necati Özkan’ın sigara atölyesinde çıkan yangın hala gözlerimin önündedir.
            O yangının henüz ilkokul son veya ortaokul birdeydim.  Talebelik dönemimizde surlar içinde kalıyorduk.  O yangın herkesi hem korkuttu, hem de ilgisini çekti.
            Necati Özkan’ın atölyesinde çıkan yangın için “sabotaj” dediler.  Sadece bir tahmin.  O dönemde Necati Özkan siyasette çok aktifti.  Çoğu insan o yangını şöyle yorumlamıştı.
            “Kesinlikle bu yangını çıkaran muhaliflerdir.”
            Kimseyi suçlayamayız.  Belki de bir elektrik kontağından çıkmıştı yangın.  Veya sırf siyasi rant elde etmek için Necati Özkan çıkarmıştır o yangını diyenler vardı.
            Yangın o kadar büyüktü ki, kıvılcımlar ve alevler Lefkoşa evlerinin üzerinde uçuşuyordu.  Polis meraklı halkı o bölgeden uzak tutmuştu.  Lakin yine de ara sokaklardan o dehşet verici yangını izlemekten geri kalmadı.
            Şimdi Işıl reklam yeniden emekleyecek ve sonra yürüyecek.  Çünkü çok başarılı bir iş merkeziydi.  Sigortalı da olsa hayli iş ister ta eski haline dönene kadar.
            Hiç de alışık olmadığımız o dehşet verici görüntüler, itfaiyemizin başarılı çalışmaları sayesinde beş altı saat içinde o yangın kontrola alındı.
            Bu tür felaketlerde bütün birimler harekete geçer.  Sivil Savunma ve diğer birimler.  Neticede yangın söndürüldü ama 40 yıllık emek de kül oldu.
            Halen sürmekte olan Filistin-İsrail savaşlarında  bu sahneleri görmek mümkün.  Filistinliler her gün, her saat ve her dakika yaşıyorlar bu tür felaketleri.  Oradaki yangınlar savaşla gelen felaketlerdir.  Ya sonrası...
            Yerle bir olan Filistin’i adam etmek de hayli zaman alacak.  Özellikle bombalardan ve yangınlardan hayatını kaybeden binlerce Filistinliyi düşünüyorum.  Zavallı insanlar.
            İnsanın başına gelmedikçe felaketler onların acılarını anlayamaz diğerleri.
            Rusya-Ukrayna savaşında da bu tür yangın sahnelerini de gördük.
            Savaş insanların egolarını koyar ortaya.  Savaş olmasa canlar gitmez ve yangıngınlar meydana gelmez.
            Savaşlarda adeta insanların tepesine ateş yağar.
            Her ne ise.
            Işıl Reklama büyük geçmiş olsun demekten başka bir şey gelmiyor elden.