Bugün, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü...  Hayatımızın renkli çiçekleri kadınlarımız...
            8 Mart, BM tarafından kabul edilen ve bütün dünya tarafından kabul edilen bir gündür.  Emeğin en yüce değer olduğunu anlatmak ve bu fikri pekiştirmek için Birleşmiş Milletler bu günü kalıcı hale getirmiştir.
            Kadın-Erkek eşitliği gerçeğinde 1900’lü yıllarda bu farklılık kendini göstermişti.  Maaş artışı, kadın erkek gerçeğinde bu kararla belirlenmiştir.  İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincini geliştirmesine, ekonomik başarıları gibi önemli ögeler bu güne dahildir.
            Kadını bir meta gibi gören erkeklerin olduğunu unutmayalım.  Kadın dişidir, kadın eştir, hayat arkadaşıdır, en önemlisi annedir.
            Bu gün, esasında bir hatırlatmadır bütün dünyaya.  Özellikle çok gelişmiş ülkelerde kadına çok önem verilir. Geri kalmış ülkelerde, bir yerde ekonomik ve toplumsal açıdan kadının gerçek anlamda bir esir veya el altında bir hizmetkar gibi yaşadığını görürüz.  Zaten o az gelişmişlik içinde doğan ve hayatın içine giren kadın, erkeğin baskınlığını kabul etmiştir demektir.
             Siyaset anlamında kadını değerlendirdiğimizde, çok da başarı sağlandığını söyleyemeyiz.  Neden siyasal oluşumlarda kadınlar yoktur.  Veya çok azdır?
            Hiç bunu düşündünüz mü?
            Ulu Önder Atatürk, kadının seçme ve seçilme hakkını çoktan vermiştir kadınlara.  Kurtuluş savaşından sonra önündeki sorun, kendi tabirince, muasır devletler seviyesine çıkmak çok önemliydi.  Lakin o muasır devletler seviyesi dediği şey, kıyafet reformuydu.  Yani modernleşme ve çağı yakalama. 
            Atatürk’ün şapka giymiş, medeniyeti kuşanmış modern görünümlü kadınlarla bir resmi vardır.  O resim, Atatürk’ün kadına verdiği değeri gösterir.
            Sadece kıyafet devrimi değildi hedefi.  O’nun hedefinde kadının seçme ve seçilme hakkını elde etmesi vardı.  Nitekim Atatürk zamanında kadın meclise girmiştir.  Henüz batının gerçekleştiremediği bu reformu Atatürk gerçekleştirmiştir.
            Zaman en güzel ilaçtır derler. Evet, zaman gerçekten en güzel ilaçtır.  Gerek Türkiye’de, gerekse bizim Kıbrıs’ta ne kadar çağdaş ve üniversite eğitimli kadın vardır.  Türkiye bence o çağa ve yeniliğe açılmışken, bir kesimin örtülü hayata devam etmesi düşündürücüdür.
            Namusun örtünün altında olduğunu düşünen bu zümre yanılıyorlar.  Kadının özgürlüğü ve gerçekte kendinin kendi olması çok önemlidir.
            Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya ve Balkan ülke kadınlarının o çağdaşlık içindeki gelişmişliği, şimdi bize örnek oluyor.  
            Birileri bana telefonuma çok önemli bir görüntü atmıştı.  Eşi kamyon şoförü olan bir kadının elinde sandövici olduğu halde kamyon şoförü eşinin yanına oturması ilginçti.  Açıklama şöyleydi:
            “Bu gördüğünüz kadın, Balkan ülkelerinden birinin başbakanı.”
            Bir diğer resimde de otobüs durağında otobüs bekleyen yine Balkan ülkelerinden bir kadın.  O otobüs bekleyen kadın, yine Balkan ülkelerinden birinin çalışma bakanı.
            Bu ve buna benzer durumlar, içinde yaşadıkları medeniyetin ve hayat felsefesinin önemini gösterir.  Yani devletin araçlarının ve şoförlerinin sadece siyasi anlamda kullanılabileceği.  Bu da insanların siyasi anlamda eşitliğini ve özgürlüğünü gösterir.  Bu özgürlük anlayışı içinde kadın, yine kadındır.
            Ülkemizde ne kadar başarılı kadınlar vardır. Önemli başarılara imza atmış, ekonomiden anlayan, güzel ticaret yapan kadınlar vardır.  Sanat alanında da birçok kadınımız vardır.  Kimisi ressamdır, kimisi heykeltraş, kimisi de doktor ve avukattır.
            Daha ne?  Yine Türkiye’den örnek verelim.  Kadın pilottur, kadın kaptandır, kadın savaşçıdır.
            Kurtuluş Savaşında top mermisini kağnısı ile cepheye taşıyan ve diğer kolunda bebeği bulunan kadın asla unutulamaz.  O kadın, birçok yeni nesle örnek olmuştur.
            Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hayatını anlatan kitap hayli ilginçti.
            O kitapta yeni bir strateji koyuyordu Erdoğan ortaya.  O da, örtülü kadınların meydanlara taşınması ve örtülü de olsa güzel siyaset yapabilecekleri hususuydu.  Bunu başarmıştı.  Artık örtülü kadınlar her yerdeydi.  Yani AKP, öyle AKP  olmuştur.
            Dünya kadınlarını anlatmaya ve evrensel değerleri ortaya koyacak olursak, sayfalarımız yetmez.
            Dünya kadınlar Günü, bütün kadınlarına kutlu olsun.