California ve Los Angeles, yangınlar içinde yanıyor. Birçok ünlünün evleri yanıp kül olmuş. Yangın gittikçe yayılıyor aldığımız haberlere göre.
Bu yangının nasıl ne şekilde çıktığını söylemek henüz çok erken. Kim bilir belki de haftalar sürecek bu korkunç yangın. İnsan empati yapınca adeta kendini o yangının içinde hisseder.
Televizyon haberlerinde gördüğüm manzara dehşet vericiydi. Pek çok ünlünün evi yanmış. Hatta İsrail’e destek veren bir aktörün evi kül olurken ağladığı haberini verdi televizyonlar. O aktör, Filistin halkı için, “ölsünler, tükeninceye kadar onların yuvalarını ve evlerini yakınız” demiş.
Bu aktör herhalde Yahudiydi. Bu acıyı yaşayan aktör için, “herhalde Allah’ın adaleti olsa gerek” diyebiliriz.
Acılardan intikam alınmaz ama, Filistin haklının yok olması için uğraşanlara vermiştir Allah bu acıyı.
Bir de insanın bu manzarayı görünce “Herhalde Amerika bedel ödüyor” diyesi gelir. Yahudiler’e silah yardımı yapan Amerika “Filistinlileri öldürün” dercesine bir tutum içinde o masum insanları hayatlarını bitirdi. O savaşta binlerce kadın çocuk ve erkek öldü ve hala ölmeye devam ediyor.
Hani deriz ya “Allah yukarıda peynir ekmek yemez” diye. Bu yangın olayı da onu çağrıştırır. Koskoca Amerika alevlere teslim oldu. Hani Amerika herşeyi hallederdi? Demek tabii afet veya böyle bir yangın karşısında Amerika da aciz kalıyormuş.
Herhalde yangını söndürmek için bütün eyalet itfaiyecileri seferber olmuşlardır. Fakat yine de insan olduğumuzu hatırlayınca, “Allah düşmanımın başına vermesin böyle bir felaketi” deriz.
Esasında Amerika’nın dünya üzerinde düşmanı çok. Hangi düşman, nerede ve ne zaman harekete geçeceği belli değil.
Bu yangınlar bir sabotaj mı? Bunu da zaman içinde öğreneceğiz.
Sizce bu yanan kentlerin görüntüsü, 11 Eylül, İkiz Kulelerin bombalanma olaylarına benzemiyor mu?
Hala daha ikiz kulelerin yerle bir olması görüntüleri gözlerimin önündedir. Çaresiz zavallı insanlar kendilerini nasıl da boşluğa bırakıyorlardı.
Bilemiyorum... Bu bir tahmin. Lakin ateş yanmayan yerden duman çıkmaz, bunu da unutmayalım. Bu güne kadar bu yangınları kimin başlattığına dair bir ipucu ele geçirmemiş olsalar gerek. Yangını başlatanlar (Şayet kasti bir şey varsa) mutlaka açıklanacaktı bugüne kadar.
Zararın milyon dolarla ölçülemeyecek kadar b rakamda olduğunu öğreneceğiz.
Para... Para.. Para demişti Napolyon. Para ne be?
Giden canların bedeli para olabilir mi? Olamaz elbette.
Bir de Amerika’da yapılan inşaatların Kıbrıs’taki gibi çok sağlam olduğunu sanmıyorum. Böyle bir yangında kolay yanan maddeler ihtiva ediyorsa binalar, işte böyle birer halka gibi birbirine sıçrayan alevler arasında bir olay yaşanır.
Gerçekte bütün dünyanın barışa ve kardeşliğe ihtiyacı vardır. Devletler arasında olagelen savaşlar, çok gelişmiş silah ve insansız uçaklar bana yine o sözü hatırlatıyor.
“Dünyada neyi paylaşamıyoruz?”
Hayat geçeğinin ölüm olduğunu kabul edersek, kavgalı ülke ve insanların bu kadar çatışmalarının ne kadar boş ve ne kadar anlamsız olduğunu anlayacağız.
Savaş yaşamayan ve görmeyen insanlar, o savaşın dişleri arasında yok olan ve tükenen insanların halinden anlayamaz.
Herşeye rağmen Amerika’daki yangın mutlaka er veya geç söndürülmeli ve kayıplar belirlenmelidir. Esas olan insanlıktır. Yani bir yerde Amerika şu yangında sınıfta kaldı, diyebiliriz.