Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Şuşa’da düzenlenen Türk Devletleri Toplantısına gözlemci üye olarak katılması, beklenen ilginin ötesinde bir durumun meydana gelmesini sağladı.  Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev ise, “Yanlış Haberin İfşası; Dezenformasyon’la Mücadele” başlıklı Global Medya Formu’nun açılışında katılımcıların sorularını yanıtladı. 
            Bu formda Haydar Aliyev’in parmak bastığı ve ısrarla üzerinde durduğu husus, KKTC’nin tanınması yönündeki sözleriydi.
            Anadolu Ajansı’nın Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Özkır’ın sorularını şu şekilde yanıtladı Haydar Aliyev:
            “Ersin Tatar’ın Azerbaycan’da yaptığı temaslardan ve Şuşa’da düzenlenen TDT Gayriresmi Zirvesi’ne katılımına özellikle ben davet ettim.  KKTC, TDT’de gözlemci üyedir.  Fakat ilk kez kendi bayrağı altında zirvede yer aldı.  Biz kardeş borcumuzu yerine getirdik.  Tatar’ın zirveye katılımı,  KKTC’nin tanınmasına doğru atılmış önemli bir adımdır.  Biz her zaman Kıbrıs’lı kardeşlerimizin yanında olacağız.”
            Bu sözler, KKTC’nin geleceğinin belirlenmesi ve güçlenmesinde çok önemlidir.  Artık arkamızda Anavatanımızdan başka Türk Devletleri de var.
            Aliyev’in TDT’nin geleceğini şu sözlerle tanımladı:
            “TDT’nin büyük geleceği olacağına eminiz.  Biz TDT’yi hep birlikte dünya çapında güç  merkezine dönüştürmeliyiz.  Ortak çabalarla bunu başaracağız.”
            Aliyev bu sözleriyle, çok büyük bir geleceğin müjdesini veriyor esasında.  Nasıl ki AB’ye dahil olan ülkeler kendi üyelerine kucak açıyor ve yeri geldiğinde kol kanat geriyor, TDT’nin de gidişatı o yöne doğrudur.
            Hani deriz ya, “Birlikten güç doğar” diye.  Bu da onun gibidir.
            Aliyev’in kafasındaki görüntü, çok güçlü bir TDT’dir esasında, ki bunun en erken bir zamanda oluşacağına ve dünyadaki ağırlığını hissettireceğine inanıyorum.
            Türkiye yıllardan beri AB’ye giriş için uğraşıyor.  AB’ye üye ülkelerin coğrafyalarının bazılarını birleştirseler, Türkiye’nin coğrafyası kadar olmaz.  Ne de devleşen büyümesi kadar.  Ama AB bir Hristiyan Kulübüdür, bunu unutmayalım.
            Bir söz de bizden...
            “Bizi ancak biz kurtarabiliriz.”
            Öyle değil mi?
            Türk Devletleri, “Biz” anlamında bir güçtür.  Haydar Aliyev de onu kastediyor.  Güçlenecek ve dünyada bir güç olduğumuzu göstereceğiz dercesine bir ifade ile özdeşleşiyor.
            Takriben on yıl kadar önce bir davet almıştım Türki Devletleri’nden. Bütün Türk Devletlerinden yaklaşık 17 gazeteciye, Eskişehir’de görenle başarı ve onur ödülü vermişlerdi.  Kıbrıs’tan naçizane ifade ile benimle Neriman Cahit o ödüle layık görülmüştük.  O toplantıda gözlemlediklerim, Türki Devletlerinin Türk Devletleri olarak daha da temelli birlikteliği ve dayanışmasını getirdi.
            Türk Devletleri yıllarca Sovyet Rusya rejiminde hayat törpülediler.  Ta ki Türk devletlerindeki ülkeler dünyaya açılana kadar.
            Her zaman örnek verdiğim bir görüntü vardır.
            Her sabah gerek bizde, gerekse Türkiye’de hava raporu verilirken, karşımıza Türk Devletlerindeki coğrafya da gözlerimizin önüne seriliyor.  O coğrafya gerçeğin ve gücün ta kendisidir.
            Türk devletlerinde yaşayan kardeşlerimizin millet ve kültür bakımından birlikteliği mevcutttur.  Yöresel dil farklılığı normaldir.  Esasında Orta Asya’dan, Ergenekonlardan gelen Türk boyları bütün Sovyet Rusya’ya yayılmışlar ve kendi özlerini korumuşlardır.
            Değişen dünya değerleri ve dünya görüşleri, bugün Türk Devletleri adı altında kocaman bir güç haline geldi.
            Eskişehir’e ödülümü almak için gittiğimde gözlerimle gördüm oradaki dayanışmayı ve kültürel benzerlikleri.  Ne kadar zengin kültürleri vardır.  Yıllarca ağır baskı altında ekonomik açmazlarla cebelleşen o boyların insanları, daha fazla kendilerini sanata vermişlerdi.  Bale, müzik, spor ve resim gibi...
            Lakin şimdi önümüzde devleşen Türk Devletleri var.  Birbiriyle içiçe örülen ve örüldükçe güçlenen bir Türk Devletleri Teşkilatı.
            Özetle, Haydar Aliyev’in sözleri yüreğimize su serpti.  Aliyev’e bir şükran borcumuz vardır.