Kıbrıs Türkü’nün yetiştirdiği önemli isimlerden Biler Dermircioğlu da aramızdan ayrıldı. Öyle görülüyor ki, bir nesil aldı yolu gidiyor. Allah’ın gücüne gütmesin, vakti gelen veya gelmeyen gidiyor bu dünyadan.
Bir ömrün uzun yolunda ne kadar çok şey görmüşüz ve gördüklerimizden ve yaşadıklarımızdan ne kadar etkilenmişiz, şöyle bir kafamfan geçiriyorum.
Biler Demircioğlu, bir demircinin birinci oğluydu. Lefkoşa’nın kök ailelerindendi.
Lise yıllarımız hemen hemen aynı zamana denk gelir. Biler’in sanat ve tiyatro tutkusu hala gözümün önündedir.
Lise yıllarımızda Biler Demircioğlu, Sanatçılar birliğinin önemli isimlerindendi. Biler’in döneminde nice isimler vardı, tiyatroya gönül veren.
O günlerde, yani 1959-60’lı yıllarda tiyatro henüz kurumsallaşmamıştı. Hep tiyatroya gönül verenler amatör olarak sahne alıyorlardı. Şayet bugün ülkemizin tiyatro kültürü gelişmişse, Biler Demircioğlu, Kemal Tunç, Hilmi Özen, Osman Balıkçıoğlu, Ayla Haşmet ve Üner Ulutuğ sayesinde olmuştur.
Hatta aklımda kalan bazı amatör sanatçılar vardı.
Aklımda kalan Rasıh Işıkman, ismini hatırlayamadığım kızkardeşi ve daha bir sürü insan...
Tiyatronun o gelişme döneminde Kültür Derneği bir eser koymuştu sahneye. O da Moliere’in Kibarlık Budalası isimli eseriydi. Kibarlık Budalası’nda başrolde Biler Demircioğlu oynamıştı. Kibarlığa özenen ve güncelleştirilen bu eserde Biler rolünü o kadar güzel oynamış ve kibarlık budalası rolünü objerle o kadar güzel canlandırmıştı ki, hala o sehneler gözümün önündeydi. O oyun Lefkoşa Türk Lisesi’nin sahnesinde oynanmıştı.
Bu süreçte herkes gibi ben de Biler’in tiyatro eğitimi alacağını umuyordum.
Hani derler ya, “sanat karın doyurmaz” diye. O da tiyatro eğitimi yerine, güzel sanatların reklam bölümünden mezun olmuş ve kendisine bir yol haritası çizmişti.
Neticede çocuklarına da bir gelecek hazırlamış ve Er Reklamı kurmuş ve çok büyük başarılara imza armıştı. Er Reklam bir arma olmuştu reklam alanında.
Biler’lerle uzun bir önem Kumsal Apartmanında sıkı komşuluk yapmıştık. Oğulları Deniz ve Derya, oğlum Dr. Mustafa Güvenir’le ekonomist oğlum Ziya Güvenir aynı dönemdendiler. Bu sıcak ilişki bizi birbirimize bağladı.
Devletin sosyal konut projesi hayat bulunca o da o sosyal konutlara taşınmıştı. Haliyle biz de Ortaköy’de inşa ettiğimiz evimize taşınmıştık.
Oğlum Mustafa kliniğini açınca Biler ve oğulları Mustafa’ya pek çok iş yapmışlardı.
Zaman bazı şeyleri alır götürür...
Sağlık sorunlarımız araya girince artık görüşemez olmuştuk. Sonra araya pandemi dönemleri girdi. Hani insanların birbirleri ile konuşmaktan kaçındığı ve imtina ettiği bir dönem...
İşte o dönemden sonra Biler hakkında almış olduğum haber, Biler’in sağlığının iyice bozulduğuna dairdi. Bense geçirmiş olduğum kısmi felç nedeniyle adeta koltuğa çakılmıştım. Bu halimle pek çok işlerime bakamaz olmuştum. Yani çekmeyen bilmez derler ya... işte içinde bulunduğumuz dönem, son yolculuğun gidişatıdır.
26 Şubat 2024 tarihli Halkın Sesi Gazetesi’ni açtığımda, sevgili Biler Demircioğlu’nun ölüm haberini görmüştüm.
İnsan ne kadar üzülüyor sevdiklerinin ölüm haberi karşısında.
“Belki bir gün Biler’i görmeye giderim” derken, ölüm haberi geldi. Esasında oğullarım beni götürürlerse gidecektim onu görme. Maalesef son kez onu göremedim.
Biler gitti ama arkasında çok derin izler bıraktı. Onunla geçen zamanlarımı ve güzel sohbetlerini asla unutmayacağım.
Şimdilerde Belediye Tiyatrolarında rol alan, biyatro sanatçısı Hakan Demircioğlu’nun kızı Asu Demircioğlu, adeta atadan kalma tiyatro sanatını sürdürüyor. Demek bu ailenin genlerinde vardır tiyatro kültürü.
Velhasıl ne söylecek, ne yapsak artık Biler Demircioğlu artık bu dünyada yok. Sevgii Biler’e Allah’tan ganiş gani rahmet, yaslı ailesine başsağlığı diliyorum. Yattığı yer cennet olsun.