Rumların karşılarına hangi tekliflerle çıkarsak çıkalım, hatta tarihi ve coğrafi bütün haklarımızdan feragat edelim yanlarında uşak olarak “Bir lokma, bir hırkaya” razı olalım, yine anlaşmaya hiçbir...
Rumların karşılarına hangi tekliflerle çıkarsak çıkalım, hatta tarihi ve coğrafi bütün haklarımızdan feragat edelim yanlarında uşak olarak “Bir lokma, bir hırkaya” razı olalım, yine anlaşmaya hiçbir zaman ne imzalarını atar ve atsalar bile kökümüze kibrit suyu dökmekte devam edeceklerdir. Rumun dünkü kafasını değiştirmesi ancak güneşin aksi istikametten doğduğu gün mümkün olabilir. Dr. Fazıl Küçük Halkın Sesi Gazetesi 20 Nisan 1978 Sayı 1142.s.4 Adada yapılması düşünülen referandum için insanların birlikte yaşamasını, Kuzey ve Güneyin birleştirilmesini sağlayacak çözümlerin içine din adamları da girdi. En son olarak ortak konserler düzenleyerek insanların kaynaşmasını sağlayarak Adaya barış getirileceğinden söz ediliyor. Barış, savaşın karşıtıdır. Şu anda Adada savaş mı vardır ki barış isteniyor. Oysa Adaya barış, Yunanistana da demokrasi 1974 Barış Harekatıyla gelmişti. Sözde getirilmeye çalışılan barış. Karşı tarafın(Rum) bozduğu uyumun geri getirilmesi gayretleridir. Bizce yaşananlar Kıbrıs Adası içinde uyuşmazlıktır. Dünya bu uyuşmazlığa dahil olmak istediği ve çözemediği için uluslarasında Kıbrıs Sorunu yaratılmaktadır. Onun içindir ki Adaya gelecek olan barış değil uyuşmazlığın kaldırılması olacaktır. Geçmiş günlerde Kıbrısta Barış Konseri gerçekleştirildi. Bunun adına birlikte sorunsuz yaşamak diyelim. Konser verecek sanatçılar doğru seçilmişti. Zülfi Livaneli ve Maria Faranduri. Düzenleyenleri kutluyorum. Unesco iyi niyet elçisi olduğunu bildiğim, şarkılarıyla, besteleriyle, yazılarıyla, romanları ve düşünceleri ile Dünyaya ve insanlığa barış diye haykıran büyük sanatçı Zülfi Livaneli. Bu konser için tam isabet olmuş. Maria Faranduri de barış şarkılarıyla tanınmış değerli bir sanatçı. Burada asıl olan sanatçıların durumu veya konserin iyi olması değil, gerçekleştirilen konserin düşünüldüğü gibi birlikte yaşamak düşüncelerine hizmet edip etmediğidir. Müzik evrenseldir. Aslında tüm sanat dalları da. Kültür ve sanatın her türlüsü ülkeleri birleştiren ambargoları ortadan kaldıran en önemli etkenlerden bir tanesidir. İnsanların duygularına hitap eder. İnsanları kalben ve duygularıyla birleştirir. Kıbrısta yapılan konser hakkındaki sosyolojik düşüncelerimize gelince görünen tablo hiç ümit verici, olumlu değildir. Neden mi? Bir kere konser yeri (ara bölge- tarafsız bölge) yanlış seçilmişti. Tarafsız bölgede birleşme olur mu? Adı ortada ara bölge- tarafsız bölge. Burada sadece siyasi aktörlerin görüşmesi olur. Oysa konser, her iki tarafında kolayca gelip geçebileceği, katılabileceği yasal durumlar ayarlanarak Kuzeyde ve Güneyde olmalıydı. Ayrı iki konser olarak ayarlanmalıydı ki insanların birleşme arzuları ortaya çıksın. Görüntüsü dünyaya kapak olsun. Konser ara bölgede olunca da Kuzeyden ve Güneyden katılım Zülfi Livanelinin muhteşem konserlerine göre çok az olmuştur. İnsan ister istemez, birlikte yaşamak istenmiyor mu? Sorusunu soruyor. Konser sırasında Türk sanatçı şarkı söylerken, Türkçe şiirler okunurken Kuzey tarafı coşkulu, Rum sanatçı şarkı söylerken, Rumca şiirler okunurken Güney tarafı coşkulu. Konser bittikten sonra da katılanların kaynaşması yerine ayrılık. Herkes kendi yerine. Kuzey ve Güneye. Hani birlikte yaşamak olgusu? Söylemlerde kaldı yine. Katılanlar ise sanatçıların gücü ve onlara duyulan sevgi ile konser dinlemeye gelmişler görüntüsünde. Bu tür konserlerden sonra yılların oluşturduğu teamül ve gelenek haline gelmiş konser sanatçılarının bir araya gelmesi vardır ki bu konserde yaşanmamıştır. Zülfi Livaneli Kuzeydeki oteline, Maria Faranduri Güneydeki oteline. Bir sohbet toplantısı bile olmamıştır. Bu duruma sanatçıların şaşırıp üzüldüğünü söylemek için falcı olmaya gerek yoktur. Böyle bir konser planlayanların giriş çıkış işlemlerini ayarlayamamalarının nedeni büyük olasılıkla karşı tarafın(Rum) engellemeleridir. Biz yine de iyi niyetleri ve düşünceleri için konseri düzenleyenleri ve sanatçıları kutluyoruz.Dünya Barışı ve insanlık için Sanatçı Zülfi Livaneli ve Maria Faranduriye iyiki varsınız diyoruz. Uluslararası araba yarışlarında (ralli) Kuzey ve Güney geçişlerini nasıl sağlamışlardı. Bu konser için neden olmadı. Bunun tek bir açıklaması vardır. O da Kıbrıs uyuşmazlığının mızıkçısı, oyun bozanı görüldüğü üzere Güney Rum kesimidir. Böyle güzel bir organizasyonda bile birlikte yaşamak adına söylemleri ile eylemleri birbirleri ile çelişmiştir. Onların amacı üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir. Konserden önce sanatçı Zülfi Livanelinin KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncıya “Bak Başkan Cumhurbaşkanları gelir geçer ama bu sorunu çözen tarihe geçer ” dediğini medyadan öğrendim. Zülfi Livanelinin doğru olan düşüncesine katılıyorum. Gerçekten Kıbrıs uyuşmazlığını çözen tarihe geçer. Ancak, çözenlerin ben yaptım oldu şekliyle değil, Kıbrıs Türkünün kazanımlarını bırakmadan iki egemen arasında ve iki tarafın karşılıklı olarak araya kimsenin girmediği ve halkların mutlu olduğu ve istedikleri bir çözüm olursa çözenler tarihe geçer. Yoksa biz birleştik sorunda halledildi demek yanlış olur. Her zaman tarihten ve önceki yıllarda yaşamış ve ömrü Kıbrıs Türkü için mücadele ile geçen rahmet ve saygıyla andığımız liderimiz Dr. Fazıl Küçük ve Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf R. Denktaşın gerçekleri dile getiren sözlerinden ve anılarından ders almamız gerekiyor. Başlıkta yazdığım Dr. Fazıl Küçükün 1978 yılında Halkın Sesi Gazetesinden aldığım sözünde, Rauf R. Denktaşın anılarından öğrendiğimiz ‘Ben Rum liderleri ile görüşmeler yaptım. Bunlar sırası ile Spiros Kiprianou, Yorgo Vasiliou, Glafkos Klerides, Tasos Papodopulos. Görüşmelerim neticesinde vardığım düşüncem Makariostan itibaren Rum politikalarında değişen hiçbir şeyin olmadığıdır tespitinde olduğu gibi söylemleri beynimizin bir tarafına yerleştirmemiz gerekiyor. Gönlüm birlikte bu uyuşmazlığın çözülmesini istiyor. Emperyal dış güçler Kıbrıs Türkü ile Kıbrıs Rumlarını yanlız bırakmıyor. Bu yüzden gönülden geçenler gerçek olamıyor. Konserde söylenen şarkıların, ‘Duvarları yıkın, bu şehrin üstünü duman sis almış ‘Güneş topla benim için ‘Sus söyleme elinde kalan bir avuç hüzün keder ve değerli dostum Sayın Arif Albayrakın Canım Kıbrıs şiirindeki ”Yüreklerimizde sınır yoktu, topraklarımıza inat” gibi sözleri sadece şiirlerde ve şarkılarda kalıyor. Gerçekler ise ortada. Mutlu, sağlıklı ve uyanık olalım.