Geçen Cuma günü Dr. Küçük Vakfı’nda önemli bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıda kendi alanında birikimi olan itibarlı kişilerin görev alması gerçekten Dr. Küçük’ün anısını yaşatmak adına çok önemli olduğu vurgulandı.
Özellikle Dr. Küçük’ün oğlu Mehmet Küçük, Vakfın Mütevelli Başkanı olarak bir vurgu yaptı. Şöyle ki...
“Liderimizin anısı yaşatılacaktır. Liderimizin adının ve hatırasının, özgürlük mücadelesi mücadelesinin hakkınca yaşatılması için, yıllarca sürdürdüğümüz çalışmalarımızın , yeni üyelerimizin aramıza katılımıyla hız kazanacağına olan inancım tamdır.”
Toplum Lideri Dr. Küçük’ü yeni cenerasyona anlatmak için kollar sıvandı. Gerçi bu çalışmalar yapılmıştır ki, şimdi de daha geniş ve daha kompedan kişilerle yola devam edilecek.
Yıllardan beri didindik durduk, Dr. Küçük’ün anısını yaşatmak için. Bir dönem Dr. Küçük’ün anıt mezarını yapmak için çok uğraşıldı. Bu gerçekleşince de, çevre temizliği ve onun şanına yakışır bir anıt mezar olması için çabalar harcandı.
Dr. Küçük’ün anıt mezarının bekçiliğini Güvenlik Kuvvetleri’nden bir askerin orada görev yapması hususunda özel kanun çıkarıldı.
Dr. Küçük’ün anıt mezarının bekçiliği yapılmadan, pek çok kirliliklere tanık olmuştuk. Hatta gençlerin tercih ettikleri bir yerdi anıt tepe, sevişmek için. Gündüzün oraya gidildiğinde utanç verici görüntülere tanık oluyorduk.
Etrafa saçılmiş çöpler ve prezervatifler göze çarpıyordu. Bu ne ahlaksızlıktı.
Artık eski anıt mezar değildir gözler önüne serilen. Bu bağlamda bir anımızı anlatayım...
Bir zamanların TC Başbakanı Binali Yıldırım protokol görevleri icabı anıt mezarı ziyaret etmişti. Binali oraya gittiğinde o tören mekanındaki bütün mermerlerin kabardığını ve tamir istediğini görmüş ve “Bu mermerlerin hali ne?” sorusunu sormuştu.
Onun bu sorusu karşısında kendisine gerçeği söylemiştik.
“Hangi parayla efendim?”
Vakıf için ayrılan para o kadar azdı ki, o parayı nereye harcayacağımız bilemiyorduk.
Binali Yıldırım şöyle bir talimat vermişti:
“Tamirat keşif raporunu çıkartın, ben gereken parayı göndereceğim” demiş ve Binali Yıldırım’ın gönderdiği para ile o mekanın mermerleri tamir edilmişti. Bir kere daha Binali Yıldırım’a teşekkür ve saygılarımızı sunuyorum.
Dr. Küçük Vakfı’nın en büyük ideali, Halkın Sesi Gazetesi’nin bütün suretlerinin digital ortama aktarılmasıydı. Nitekim bir gün TC Büyükelçimiz Metin Feyzioğlu beni telefonda arayarak, Halkın Sesi’nin bir kısmının digital ortama hazırlanması için kendilerinin bir çalışma başlattıkları söyleyerek bizi onurlandırmıştı. Hatta bunun parasının elçilik bütçesinden karşılanacağını söylemişti.
Büyükelçimiz sağ olsun bu kararı, benim Dr. Küçük anısına yazmış olduğum “DR. FAZIL KÜÇÜK’LE GEÇEN GÜNLERİM” adlı kitabı okuyunca karar verdiğini belirtmişti. Yani gerçek oydu ki, o kitaptaki veriler Büyükelçi Metin Feyzioğlu’nu hem etkilemiş, hem de tetiklemişti. Ona buradan şükran duygularımı ifade etmeden geçemeyeceğim.
Böyle duyarlı insanlar olmasa hiçbir şey yapamazsınız.
Ankara’da Büyük Ata’nın anıt kabrini ziyaret ettiğimizde herşeyin ne kadar mükemmel ve düzgün olduğunu görürüz. Çevre düzenlemesi ve Ata’ya has müzesi, hep orada durmakta gelen ziyaretçilerin gözleri önüne serilmektedir.
Bu bir kıyaslama değil. Ata’nın hatırasını yaşatmak her Türk’e düşen bir görev olduğu gibi, Dr. Küçük’ün anısını yaşatmak her Kıbrıs Türküne düşen bir görevdir.
Halen bu hatırayı yaşatmak için fedakarca çalışan arkadaşlarımız görev süreleri bitene kadar, herhalde istenenin çok ötesinde güzel bir performans göstereceklerdir.
Mesla Mücahitler Sitesi’ndeki milli Mücadele Müzesi, bu çalışmanın bir uzantısı gibidir. Oraya girdiğinizde adeta bir tarihi yaşar gibi oluyorsunuz.
Esasında olay bir bütündür. Bu mücadelenin kahramanları Dr. Küçük, Rauf Denktaş, Osman Örek ve daha nice insanları heykelleri bize pek çok şey anlatıyor.
O bağlamda yine vuguluyordum.
Dr. Fazıl Küçük’ün anısını yaşatmak milli bir görevdir.