Bazı siyasiler federasyon formüllü bir anlaşmanın nihai bir nokta ve sözde huzur olacağını sanıyorlar. Elbette her siyasinin bir görüşü vardır. Sadece çözemediğim bir nokta olduğunu söylemem lazım. O nokta da Rumların samimiyetsizliğini ve uzlaşmazlığını federasyon isteyenlerin kavrayamamasıdır.
Yani federasyonun gerçekleşmesiyle herşey bitecek mi? Bitmeyecek.
Rumların kafalarındaki tilkilikleri çok iyi biliyoruz. Önce federayonda anlaşma, sonra Kıbrıs Cumhuryeti temelinde yola devam. Ondan sonra da Türkleri nasıl eritebiliriz politikası.
Olası federasyonun içinde neler olacak bilir misiniz?
İlk iş bana göre, Türkiye’nin garantörlüğünü ortadan kaldırmak. Sonra da Türk askerini Kıbrıs’tan çıkarmak. Eeee? Sonra Kıbrıs Türkü bir kere daha Türk askerini ve hayatını bu adada görecek mi? Göremeyecek ve Türkiye’nin de eli kolu bağlı kalacak. Türk askeri Kıbrıs Türkleri’nin bekçileridir. Bu gerçeği Rumlar kafalarına yazmalıdırlar. Sonra ne isteyecekler bilir misiniz?
Bütün göçmenlerin evlerine dönmelerini. Sonra Türk askerinin Maraşı terketmesini.
Hatırlıyorum Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ne umutlarla kurulduğunu. Çok gitmedi Makarios Londra ve Zürih anlaşması uyarınca kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti için şöyle demişti:
“Hiç önemli değil. Bu anlaşma bizim için ENOSİS’e bir sıçrama tahtası olacak.”
Hep kafalarında ENOSİS vardı. O ENOSİS hayalleri değil mi onları bitiren?
Dr. Küçük’le çalıştığım günlerde sık sık dile getirirdi rahmetlik.
“Gördünüz mü papazın verdiği beyanatı? Duydunuz mu Faneromeni kilisesinde verdiği ENOSOS vaazını?”
Hep rahmetlik bize Makarios’un ve Kıbrıs Rumlarının güvenilmez olduklarını söylerdi. Bizler onun tecrübeleri ile yetiştik ve bize yadigar kaldı milli iradesi ve milli azmi.
Sadece Dr. Küçük değil... Merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’tan da çok şey öğrendik ve onun iş’arları ile yolumuza devam ettik. Denktaş’ın uzun yıllar masada ikili görüşmelerden neden sonuç alınmadığını kendinize sordunuz mu, sayın siyasiler? Özellikle federasyon isteyen siyasiler.
Denktaş-Klerides ve daha sonra diğer Rum siyasilerle yapılan görüşme süreçlerinde pek çok alternatif koymuştu masaya merhum Denktaş. Lakin Rumlar bütün önerileri reddetmişlerdi. Hatta ve hatta Dentaş bir dönem çözüm için federasyonu savunmuş ve bizlere de, yani kendi görüşlerini taşıyan yazarlara da “federeasyon tezini savunun bakalım belki çözüm olur” demişti. Hani nerde o federasyon martavalları?
Federasyonu savunan siyasilere sadece bir uyarım olacak!
Rumların samimiyetine inanmayınız. Rumların federasyon isteklerine kanmayınız. Onlar, federasyonu savunan Türk siyasilere sadece şirin görünüp havuç yiyen tavşan gibi bizi yemlemeye çalışıyorlar.
Bunu sizelere kanıtlayacağım.
Avrupa Birliğinin Ankara elçisi Karen Fogg’un çevirdiği ve tavladığı kişileri yeniden sizlere hatırlatacağım.
Bakınız... Girne Kapısı’nda, İnönü Meydanı’nda yapılan AB mitinginin yapılması için çok emek vermişti bayan Karen Fogg. Bu kadar anlaşma isteyenler, büyük bir heyecenla referandum sandığına koştular.
“Annan Planı’na EVET mi diyeceğiz, yoksa HAYIR mı diyeceğiz?”
Bu iki kelime arasında kaldı Kıbrıs Türkleri’nin kaderi. O referandumda bazı milliyetçler bile “EVET” dediler sandıkta. Hatta sosyal demokratlar ve acı yaşayan insanlarımız.
“Bari bu referanduma EVET diyelim, belki bir anlaşma olur” diyenler de vardı. Çünkü on bir yıllık getto hayatımız, sokaklardan alınıp götürülen ve bir kere daha evlerine dönemeyen zavallı masum insanlarımızın dramı sona erecekti.
Ne oldu?
Türkler sırf çözüm için o plana EVET dedi, Rumlar da HAYIR dediler.
O günlerde Denktaş Bey’in bizzat bana söyledikleri şöyleydi:
“Maksatları beni ortadan kaldırmak ve Rumlara altın tepsi içinde Kıbrıs’ı hediye etmek. Lakin bunu başaramayacaklar. Onlar sanırlar mı ki olası bir referandumda bu plana evet diyecekler.”
Zaman içinde Denktaş siyaset sahnesinde çekildi ve Mehmmet Ali Talat geldi de ne oldu? Haydi Denktaş bu işi bitiremedi. Bu işe hevesli Talat niye bitiremedi Kıbrıs meselesini?
Denktaş bu fotoğrafı çok iyi okuyordu. Rumlara zerre kadar güveni yoktu Dr. Küçük gibi. Türk halkının özgürlük bayrağını alan koca Denktaş, o bayrağı en yüksek yerlere dikti. Ama hala bu özgürlük bayrağının kıymetini bilmeyenler var.
Harekatın üzerinden tam 50 koca yıl geçti. Bu elli yılda tek bir Türk’ün burnu kanamadı, tek bir Türk kayıplara karışmadı, tek bir katliama maruz kalmadı.
Karen Fogg ve yandaşlarının amacı, Denktaş’ın siyaset sahnesinden silinmesiydi. Karen Fogg bir basın toplantısında “Denktaş gitmeden Kıbrıs sorunu çözülmez” demedi mi? Karen Fogg niye Kıbrıs meselesinin çözümünü sağlayamadı? Sağlayamadı çünkü Rumlar hep reddeden taraf oldu. Yalanlarla, vaadlerle, yaldızlı laflarla bazı Türkleri kandırdılar ve referandumda EVET demelerini sağladılar.
Referandumdan HAYIR çıkması için büyük uğraş veren Denktaş’a rağmen bu Kıbrıs Türkü EVET dedi. Ve Rumlar da HAYIR dediler.
Referandum sonrasında Denktaş’ın bana söylediği söz çok önemliydi.
“Allah razı olsun Rumlardan, referandumda HAYIR dedikleri için.”
Sanırım şimdi de Rumların elinden gelse, Recep Tayyip Erdoğan’ı da siyaset sahnesinden silecekler. Güçleri buna yetmez. Erdoğan BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasında son noktayı koydu.
“Federasyon defteri kapanmıştır. Bundan sonra Kıbrıs Türkleri egemenliklerini kazanarak, yan yana iki eşit devlet temelinde bir çözümde anlaşma olabilecek. KKTC’yi artık tanıyın.”
Alın size federasyon hevesi.
Son olarak bir de Rumların Politis Gazetesi’nin 30 Aralık 2002 tarihli nüshasında Komünist AKEL Partisi’nin o zamanki Lideri ve Rum Meclis Başkanı Hristofyas’ın KKTC’deki mitinglerle ilgili açıklamasını vereyim...
“AKEL, Kıbrıs Türkleri’nin bugünkü ayaklanmasını ve binlerce Kıbrıslı Türkün işgali, Denktaş rejimini kınadığını gördüğü için gurur duymaktadır. Çünkü AKEL’in metodladığı, üzerinde çalıştığı ve mimarı olduğu ve ortak etkinliklerle bunca yıldır ileriye götürdüğü yakınlaşmanın hedefi buydu.”
AKEL’in hedeflerini gördünüz mü? Bir de federasyon isteyen efendilerin Rumlar tarafından nasıl kullanıldıklarını...
Denktaş o veciz sözleri işte böyle etti:
“Halkım beni, Türk askerini adaya gelmesini sağlayan adam olarak hatırlasın.”
Şimdi şapkanızı çıkartıp bir daha düşünün, Rumların samimi olup olmadıklarını.