“Biz halk olarak büyük Türk milletine mukadderatımızı bağlayarak Ada’nın İngiliz hükümdarlığında kalmasını ve Sayın İngiliz liderlerinin de kabul ve teslim ettikleri gibi Ada el değiştirecek olursa yalnız ve yalnız eski sahibi Türkiye’ye devir ve teslimini istemekteyiz.”1955
                                                                                                                      Dr. Fazıl KÜÇÜK
            Kıbrıs uyuşmazlığının çözümüne ilişkin olarak önümüzdeki aylarda yeniden inandırıcı olmasa da müzakere sürecinin başlatılabilmesi için düğmeye basma hazırlıkları yapılıyor. BM Genel Yazmanı Guterres’in, hazırlık yapmakta olduğu haberleri veriliyor. Bugüne değin fazla söylendiği için aşınan çözüm modelinin çare olacağı umuluyor. Federal yapı içinde iki bölgeli iki toplumlu yapının derde deva olmadığı bilinirken her iki toplumun eşitliği görmezden geliniyor. Buna koşut her iki toplumun bu yapı içindeki egemenlik hakkından da söz edilmiyor. Konunun gözlerden uzak tutuluyor olması çözüm için beslenen umutların boşa çıkacağına işaret ediyor.
            Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı Tony Kox, Kıbrıs sorununa ilişkin müzakerelere Crans Montana’da kaldığı yerden ve tüm bu yıllarda varılan uzlaşılar zemininde devam edilmesini öneriyor. Bu önerinin dikkate alınması bugüne değin alınmış olan kararların tek yanlı uygulamasını gündeme taşıyacaktır. Bununla yetinmeyen Bay Tony, Türkiye’nin iki devletli çözüm tezinden vazgeçmesi çağrısında da bulunuyor. Uyuşmazlığın çözümü konusu öne çıkarılan görüşler Yunanistan ve Güneydeki yönetimin önerileri ile bire bir örtüşüyor.
            Karşımızdakiler bir yandan müzakerelerden yana olduklarının türküsünü çığırırken çevre ülkeler ile diplomatik ilişkiler konusunda yanlış bilgiler vererek çözüme ilişkin olarak çaba harcıyorlar. Bununla yetinmeyerek silahlanarak bölge ülkeleri ile askeri tatbikatlar yapmaktan geri durmuyorlar. Silahların gölgesinde yürütülen müzakerelerden nasıl sonuçlar alındığı biliniyor. Ada’da çözüm için müzakerelere başlanmasını isteyenlerin karşımızdaki unsura neden bu kadar fazla olarak silahlanıyorsunuz sorusunu sormaları gerekiyor. 
            Ada’da görev yapmakta olan BM Barış Gücü’ne ilişkin olarak hazırlanan taslak raporda uyuşmazlığın çözümü gözlerden uzak tutuluyor. Taslak raporda Rum Milli Muhafız Ordusu muhatap alınırken KKTC Güvenlik Kuvvetleri muhatap alınmayıp Türk Barış Kuvvetleri muhatap alınmak isteniyor. İlk anda bu yönlü bir öneri ince bir yaklaşım gibi görülüyor olsa bile kalın bir çizginin çiziliyor olması müzakerelerden bir sonucun da alınamayacağının işaretlerini veriyor.
            Amerika’nın Ada’nın güneyindeki işgüderi Julie Fısher, Kıbrıs’ın birleşmesi için daha fazla ertelenmemesi gerektiğini söylüyor. Karşılıklı güvenin sağlanmadığı noktada bu tür dileklerin boşlukta kalmaya mahkum söylem olarak kayıtlara geçirilmiş olmanın ötesinde bir anlam içermediğini de kaydetmek gerekiyor.
            Ada’daki çözümsüzlüğün bir nedeninin de göreve başlayan işgüderlerin konuya hakim olmadan bilgi sahibiymiş gibi konuşuyor olmaları çözümün önüne konulmuş takoz oluyor. Göreve atananların Kıbrıs Türk liderliği ile sınırlı ve adeta vebadan kaçıyor gibi davranıyor olmaları da tanınma yönünde atılacak adımları engelleme olarak kabul etmek gerekiyor. Bugüne değin yazılmış olan raporları da aynı anlayışın ürünü olarak tanımlamak gerekiyor. Yapılanların objektif ölçütlerden uzak olduğuna da tarafsızlıktan uzak öneriler olarak tarihin kirli sayfalarında yer alacağını anımsatmak istiyoruz.
            Son günlerde Ada’da çözüm için ortalıklara atılmış olan çözüm önerilerinin istenen ve beklenen sonucu vermediği biliniyor. Bir dönem Yugoslavya modeli ve Belçika modellerini uygulamaya çalışmak bölge özelliklerini dikkate almadan bulunacak olası çözüm yeniden çatışma ve kavgaya çağrı çıkarmak olacaktır. Yugoslavya örneği ortalıklarda duruyor. Şimdilerde de Kıbrıs’ta federasyon modelinin öneriliyor olması gerçeklerden uzaklaşmak oluyor. En iyisi var olan iki devletli yapının sürdürülmesidir.
            Bu yapının çalıştırılması için elbirliği ile hep birlikte çalışmamız gerekiyor mu ne…
            SEVGİ ile kalınız…