Lefke Avrupa Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı çok değerli dostum ve çok değerli akademisyen Doç. Dr. İhsan Tayhani, çok uzun bir araştırma ve çalışmadan sonra Kıbrıs Havacılık Tarihinin kitabını yazdı.

Dokuz bölümden oluşan 402 sayfalı belgesel kitap, esasında havacılık tarihimizin bir anahtarı ve tez malzemesidir. Ne kadar emek vermiş bu kitaba Tayhani Hocam...

Kitabın tam ismi şöyledir:

“KIBRIS HAVACILIK TARİHİ VE KIBRISLI HAVACILAR”

Kıbrıs Türk havacılığı, mücadele yıllarımızla örtüşen bir yapıdır. Çoğu insan bilmez. Özellikle yeni yetişen gençler, Kıbrıs havacılığının aktivitesini ve nasıl oluştuğunu bilmezler. İşte bu kitap, bilmeyenlere ışık ve anahtar olacaktır.

Doç. Dr. İhsan Tayhani bu kitabını şu isimlere armağan etmiştir:

“100 yıl önce Kıbrıs semalarında uçan Pilot Ütğm. Mithat Tuncer ve Kıbrıs uğruna şehit düşen Pilot Yzb. Cengiz Topel, Plt. Bnb. Fehmi Ercan, Pilot Ütğm. İlker Karter ile yine Kıbrıslı şehit pilotlar Yzb. Gültekin Şengör, Bnb. Mustafa Yılmaz Başaran, ayrıca hayattan ayrılmış olan tüm Kıbrıslı Türk pilotlara ve Kıbrıs Havacılığına gönül verenlere...”

Belki bazı okurlar şöyle düşüneceklerdir bu kitabı okuduklarında...

“Kıbrıs’ta bu kadar uçak alanı var mı?”

Esasında bu “uçak alanları” tam donanımlı ve tüm alt yapılı uçak alanları değildir. Savaşlar öncesinin yokluk yıllarında olası bir askeri operasyonda Türk uçaklarının en kolay inebilecekleri mekanların oluşmasıdır bu uçak alanları...

Mesela bakınız hangi isimler altında ve nerede şu küçük iniş pislerimiz nelermiş...

-Uluslararası Lefkoşa Havaalanı,

-Ercan Havaalanı,

-Barış Pisti,

-Yerolakko Hava Limanı,

-Dörtyol Köyü Pisti,

-Gaziveren Pisti,

-İlker Karter Havaalanı,

-Geçitköy Havaalanı.

Bunların kaçını bilirsiniz. Tayhani hoca araştırdı buldu ve belgeledi...

Havacılık mesleği bir gönül meselesidir. Bu mesleğa gönül verenler, bütün hayatları boyunca ya pröveli ya da prövesiz pilot olarak uçarlar. Veya havacılıkla ilgili birimlerde faaliyet gösterirler.

Harakâttan sonra bizde oluşan Kıbrıs Türk Hava Kurumu, bu alana ilgi duyanların bir ilgi oldağı oldu. Bu kurumun yönetim kurumlarında (ben de dahil), pek çok insan görev aldı. Bu kurumun daha da kökleşmesi için büyük uğraşlar verildi. Tayhani hoca bu kurumun yöneticileri olarak Erdoğan Arpalılı’yı, Hakkı Dormen ve Orhan Ceylan’ı verdi kitabında.

Tabii ki böyle bir kitap yazılacak da hava sporlarından bahsedilmeyecek mi?

Tayhani hocanın bu konuda da verdiği bilgi, spor alanındaki boşluğu dolduruyor.

Özellikle bir grubun devamlı hava sporu yapmaları, paraşüt ve yüksek yamaçlardan atlama hareketleri, çok önemliydi. Hatırlıyorum çok sevdiğim arkadaşım rahmetli Özkan Büyükoğlu’nun kurumdaki faaliyetlerini. Maalesef Özkan, Türkiye’de bir paraşüt atlamasında düşmüş ve hayatını kaybetmişti. Ne kadar mert ve yürekli bir mücahitti Özkan, Allah rahmet eylesin.

Hatırlıyorum... Bir dönem Kıbrıs Türk Turizm İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne vekalet ederken, Mare Monte yakınlarında işletmelere ait bir alanı paraşüt pisti için kuruma vermiştim. Sanırım hala daha o arazi kullanılıyor. İyi de olmuş...

Tayhani kocanın kitabının bir özelliği de, birçok havacının ve bu işe gönül verenlerin biyografilerinin verilmesidir. Sadece ayrı ayrı o biyografileri okumak, bir romanı veya bir roman kahramanını bir filme yerleştirisi gibidir. Pek çok dramatik unsurlar taşıdığını düşünüyorum bu kitabın.

Mesela Kıbrıslı pilot Gültekin Şengör’ün hayatını uzun uzun anlatması, bende o çağrışımı yaptı. Rahmetlik Gültekin, biz ortaokuldayken onların Kuruçeşme’deki evlerinin önünden geçer ve okula girerdik. Gültekin o zamanlar yağız bir delikanlıydı. Babası taksi şoförü idi. Sanırım annesi İstanbul’lu çok muhterem bir hanımefendiydi. Çok kibar ve çok hanımefendi bir kadındı. Bir de kızkardeşi vardı anımsadığım kadarı ile. Ne olacak? Lefkoşa dendi mi bir avuç yerleşim yeri. Herkes birbirini tanır.

Gültekin şehit olduğunda çok üzülmüştüm. Anımsadığım kadarı ile şehit ailesi olması hasebiyle eşi ve çocuklarına Lapta’dan bir ev tahsis etmiştim, İskan Müdürü iken.

Yani anlayacağınız, hayat öyle bir acı kitaba benzer. Tayhami hocamın anlattığı birçok biyografide o acıları ve psikolojik derinlikleri gördüm.

Kitabın bütün tanımını yapmama imkan yok. Yazsam belki de bir kitaplık yorum yaparım. Lakin gazetedeki yerim buna müsaade etmiyor.

Ben yine de bir tavsiyede bulunayım. Lütfen bu kitabı alın ve okuyun. Çünkü okurken o kitapta kendinizi bulacaksınız...