Kıbrıs Türkü’nün yetiştirdiği değerlerden olan, Kıbrıs görüşmelerinde mükemmel bir görüşmecilik görevinde bulunan çok değerli kardeşim Ergün Olgun’un emekliye ayrılışı, doğrusu bazı düşünceleri de beraberinde getirdi.  Daha doğrusu görüşmecilik görevinden ayrılmasıdır beni düşündüren.
            Ergün Olgun açıklamasında görevden ayrılmasını şöyle açıklıyor:
            “80 yaşımı doldurdum.  Sağlıklı ömrümün ne kadar kaldığını bilmiyorum.  Bu yüzden emekliye ayrılmaya karar verdim.  Buradaki arkadaşlar bu görevi taşıyacak noktadadırlar.”
            Ergün Olgun’un açılamaları gayet mantıklı bir açıklamadır.  Fakat yine de böyle değerli ve donanımlı, yılların görüşmecisinin yokluğu, insanı düşündürüyor.  Yine de açıklamasında tevazuluğunu bırakmadı.  Herhalde onun gözü ile diğer arkadaşların konumuna baktığımızda, onun yerini dolduramasalar da iyi yetişmişlerdir, diye düşünüyorum.
            Bence Ergün Olgun, her zaman Rumların korkulu rüyası oldu.  Rumlar ağızlarını açmadan, adeta küçük dillerini gören bir yapıya sahipti.  Yani Rumların kaypak ve uzlaşmaz yapılarını çok iyi bildiğindendi ki, hemen verdikleri beyanatları ile Rumların ağızlarını kapatıyordu.
            Merhum Kurucu Cumhurbaşkanı, onu çok iyi keşfetmişti.  Mükemmel İngilizcesi ve Kıbrıs konusundaki birikimleri ile onu dışarıdan Müsteşarı yapmıştı.  Özellikle Ergün Olgun gibi bir değerin koskoca Denktaş’ın müsteşarı ve özel temsilcisi olması, Denkaş için çok büyük bir avantajdı.  Denktaş’ın yokluğunda onun adına verdiği beyanatlar çok önemliydi.
            Ergün Olgun’un memuriyet hayatının son devresi, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’la geçti.  Ersin Tatar onu önünde buldu ve kendisinden çok yararlandı.  Verdiği beyanatlar hep Tatar’ın elini kuvvetlendirdi.
            Ergün Olgun ODTÜ mezunu değerli birisidir.  20 Temmuz 1974 Hatekatında mücahitliği esnasında dağda çarpışırken yaralanmış, uzun tedavi görmüş bir Erenköy Mücahitidir.
            Mücahitlikten terhis olunca, Efruz Müdüroğlu’nun Libya’daki firmasında çalışmıştı.  O sürenin ne kadar olduğunu anımsamıyorum ama, epeyce zaman hayatının bir kısmının Libya’da geçtiğini biliyorum.
            Ergün Olgun, benim çocukluk arkadaşım olması hasebiyle bende ayrı bir yeri vardır.  Her buluştuğumuzda birbirimize “kardeşim” diye hitab ederiz.
            Oturduğumuz evler, Mevlevi Tekke Sokağındaydı.  Yaşımız beş-altı kadardı.  Bizim evin giriş kapısında dört beş basamak vardı.  Her ikimiz de o yüksek basamaklara oturur, Hüseyin Küçük efendinin sokakları dolduran eşek sürülerini izlerdik.
            Bizim evin bitişinde bir de kuru bir çeşme vardı.  Bazen o çeşme oyuğuna girer, güzel zamanlar geçirirdik.  Ne güzeldi o günler...
            Ayrıca bizim evin büyük bahçesinde saklanbaç oynardık. Çocukluk zamanlarımızın çok güzel geçtiğini söyleyebilirim.
            Ergün Olgun, Şehir Bakkaliyesinin sahibi Mehmet Bey’in oğluydu.  Ayrıca eski başbakanlardan Nejat Konuk’la da teyze çocuklarıydılar.  Lakin o, hiçbir zaman Nejat Konuk’la olan arkabalığını kredi olarak kullanmadı.
İngiliz Okulu’nda okuması, onun ileride çok önemli yerlere geleceğinin mesajını veriyordu.  Nitekim mezun olunca önce anımsadığım kadarı ile Evkaf’ta önemli bir göreve gelmişti.
Hayat öyle sanıldığı kadar uzun değil...
Halen ikimiz de eksene gelmişiz ve “artık kendimiz için yaşama” kararı almışız.
Gerçi benim sağlığım oldukça bozulmuş ama yine de ayakta durmaya çalışıyorum.
Ergün Olgun hayatını Netice isimli bir bankacı hanımla birleştirmişti. Halen çok mutludurlar, Allah versin.  Onlarla bitmeyen aile dostluğumuz devam ediyor...
Çoluk çocuklarını  halletmişler ve hayatlarına devam etmektedirler.
Bundan sonra Ergün Olgun ne yapacak veya ne yapması gerekir?
Bu sorunun cevabını kendisi verecek.
Özellikle emekli olmazdan önce yazmış olduğu anısal kitabı, bir belge niteliğindedir.  “KIBRIS MÜZAKERE SÜRECİ SEYİR DEFTERİ” adını verdiği kitabı, gelecek görüşmecilere bir anahtar ve strateji teşkil edecektir.
Umarım bundan sonra kendi hatıralarını yazar.  Herhalde hatıralarının en önemli yerini, Denktaş ve Tatar’la geçen zamanları kapsayacak.
Herhalde ona mutlu ve sağlıklı bir emeklilik dilemek bizim hakkımızdır.
O emekli oldu ama, yine de televizyondaki program yapımcılarının kendisini rahat bırakmayacaklarını düşünüyorum.
Niçin?
Çünkü Ergün Olgun, tam bir tarihdir...