Nerdeyse bütün dünya seferber oldu, İsrail-Filistin savaşının sona ermesi için. Lakin İsrail “Taş taş üstünde kalmayıncaya kadar bombalamaya devam” anlayışı ile hareket ediyor. İsrail Başbakanı Netenyahu’nun Hitlerden hiç farkı kalmamıştır.
Dünya Netenyahu’ya ateşi kesmesi için üzerine gittikçe o, şımarık çocuklar gibi Filistinlilerin üzerine ateş yağdırıyor. Netenyahu, “Esirlerimizi geri alıncaya kadar ateşe devam” diyor.
Filistinlilerden on binin üzerinde ölen var. Bunların üçte biri çocuktur. Ne vicdansızlık. Nerede insan haklarına olan saygı...
Savaşta yakınlarını kaybeden veya esir düşen İsrailliler de isyan bayrağını açtılar. Açtıkları pankartlardan Netenyahu’nun alaşağı edilmesine yöneliktir.
Bütün dünyadaki diktatörlerin sonu ya iptir, ya da kurşuna dizilme. İsrail halkı da huzur arıyor. Gözleri ile gördükleri ve yaşadıkları, milliyetçilik ötesindeki insanlık ve insani davranışlardır.
Bir dilek veya bir arzu olarak hala kafamızda var olan soru, yine geçerlidir.
“Arap dünyası neden birlik olamıyor?”
Arapların birlik ve berberlik içinde olamamaları Amerika’nın işine yarıyor. Bölünmüş Arapları idare etmek daha kolaydır.
Dünyayı petrol gücüyle avucunda tutan Arap devletleri, herşeyin ötesinde bir varlık göstermelidiler.
Bir an için empati yaparak kendimi o savaşın dişleri arasında hissettim. Bütün Filistin binaları pilav gibi olmuş ve taş taş üstünde taş kalmamış.
Bütün Ortadoğu tetikte, olacakları dört gözle izliyorlar.
Hani iki kişi kavga edince bir üçüncü şahıs müdahale eder ve o hırlaşmayı sonlandırır. Veya “ara dayağı” yiyerek o kavgaya müdahale eden de zarar görür.
Hemen hemen bütün ülkeler İsrail’i kınıyorlar. Hristiyanı, müslümanı. Bizim KKTC meclisi bile birleşti ve müşterek bir kınama kararı aldı.
Netenyahu’nun kulakları terlemiyor bu kınamalardan.
Belki bir fedai çıkar ve bir gecede Netenyahu’yu alaşağı eder. Onun gibi siyasilerin sonu “kim vurduya” da gidebilir.
Hal böyle iken, İsrail aşırı sağcı bakanı Amihai Eliyahu ağzındaki baklayı çıkardı.
“Gazze’ye nükleer bomba atılması olasılıklardan biridir.”
Öyle gösteriyor ki, artık devreye nükleer silahlar ve bomlar girecek.
Nükleer bomların patlaması halinde, hem kendileri, hem de Ortadoğu ülkeleri zarar görecek, bu da bilinmelidir.
Savaşlar nükleer silahlarla yapılacaksa, demek hayatımız tehlikededir.
Nükleer silahların insan vücudunda açtığı yaralar öyle kolay kolay kapanmaz ve derin izler kalır.
İsrailli bakanın sözleri bana Amerika’nın Uzakdoğuda Hiroşima ve Nakazaki’ye attıkları bombalarını hatırlattı. Biçare Japonlar nasıl da zarar görmüşlerdi o bombalardan. Hala daha o bombaların her yıl dönümlerinde kaybettikleri yakınlarının ruhları için binlerce mum yakarlar tapınaklarda.
Japonlar o bombaları unuttular mı? Unutmadılar.
Bir de Çernobil olayı var.
Rusların Çernobil nükleer santralındaki patlama ne kadar zarar vermiş insanlara.
İsrail bilmelidir ki nükleer bomba atarlarsa, mutlak surette kendileri de zarar görecekler. Tabii ki bizim güzel Kıbrıs’ımızın insanı da zarar görecek öyle bir bombadan veya silahtan.
Çernobil patlaması, binlerce insanın kanser olmasına neden oldu. Nükleer savaş öylesine bir savaştır ki, herhalde dünyanın sonunu da bu nükleer savaşlar getirecek.
O acımasız İsrail bakanı bir de şu sözleri etti.
“Gazze’ye hiçbir şekilde insani yardımın girmemesi gerekir”
Zavallı Filistinliler... Bir vatan toprağına hayatlarını veriyorlar. Bombalar ve yıkıntılar altında. Halbuki Filistinlilerin bir nebze acılarını azaltmak ve ayakta kalabilmek için birçok ülkeden yardım konteynerleri geliyor. Hatta Türkiye Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bir de sahra hastanesi kurcaklarını söylemişti.
Türkiye bu duruma iyi sabretti. Gözlerinin önünde din kardeşleri öldürülüyor ve dünya da bunu seyrediyor.
Acaba esas mesele Filistin’den öte Türkiye’yi de bu girdabın içine mi çekmek istiyorlar.
Türkiye NATO’nun en güçlü ülkesidir. Gerek askeri, gerekse silah ve mühimmat açısından. Türkiye İsrail’e vurursa, herhalde tam vurur. İnşallah iş o noktaya gelmez. Rumlar da tetikte bekliyorlar Türkiye’nin başının bir belaya girmesi için.
Ortadoğu, Türkiye ve Rusya üçleminde darmadağın ve saflar belirsiz. Bir savaş olursa, herhalde başka başka ülkelerde de taş taş üstünde kalmayacak, İkinci Dünya Savaşı’nda olduğu gibi.
Allah Türkü ve bütün Müslümanları korusun...