Halkın Partisi kuruluş aşamasındaydı. Kudret hoca yine aynı yoğun tempoda devam ediyordu. Biz de arada konuşuyor, çeşitli konularda fikir alışverişinde bulunuyorduk. Kendisini iyi tanıyordum desem yalan olur ama zamanla tanıyordum. Bir gün telefonum çaldı. Açtım, karşımdaki ses “gene balıktasın değil mi” diye soruyordu. Gerçekten de öyleydi. Birkaç kahkahadan sonra Kudret hoca yarın gerçekleştireceği bir görüşmeye benim de gelip gelemeyeceğimi soruyordu. Elbette dedim. Ne yalan söyleyim bu ince tutumu kalbimi 12’den vurmuştu. Vakit geldiğinde görüşmeye bende katıldım. Ülkenin sorunlarına dair ağızda tat bırakan bir görüşme oldu. Sonunda ise görüşmek için gittiğimiz kişiler ailelerinin ne kadar büyük olduğundan bahsederek, görev verilmesi halinde bu oyları bize kanalize edebileceklerini söylediler. Tam o sırada belki de tanışmamızın ardından önümüze gelen en önemli eşikte olduğumu bende bilmiyordum. Düşünsenize parti yeni kuruluyor. Haliyle insana ihtiyacı var. Kudret hoca ne dedi biliyor musunuz? “Bakın ben ve arkadaşlarım bir parti programı üzerinde çalışarak, yeni kurulacak partinin ilkesel anlamda nerede duracağını birlikte belirledik. Biz birlikte yürüyeceğimiz insanların da bu programı okuyarak ve bu programa ilerde bağlı kalınacağını bilerek bizimle yürümesini tercih ederiz. Herhangi bir mevki ya da makam için size söz veremem zaten böyle bir yetkim de yok” dedi. Orada ki kararlı duruşuna mı sevineyim ortamda esen soğuk hava dalgasına mı üzüleyim bilemedim. Fakat Kudret hoca o gün ne kadar kararlı olduğunu bana birincil elden kanıtladı.

Bugün ekranlarda, köy ziyaretlerinde tekrarladığı vizyonumuz, projelerimiz ve kararlılığımız bugün değil ta en başından, parti henüz kurulmadan bu hareketin içine işlemişti zaten. Daha neler var neler ama onları da zamanı gelince yazarız.

Halkın Partisi yapabilir mi? Bu sorunun sorulması bile bu ülkede bir umut ışığının yandığını gösteriyor. TDP’nin bulgularına göre UBP, CTP’yi ikiye katlıyor şeklinde haberler yapıladursun, bu ülkede gidilecek ilk seçimde sonucun ne olacağını hep birlikte göreceğiz. Gidilen her köy ziyaretinde kendimce notlar alıyorum. Daha sonra komite çalışmalarımızda arkadaşların kullanabilmesi için yararlı olduğunu düşünüyorum. Geçenlerde notlarımı karıştırırken, şöyle bir not düştüğümü fark ettim. “Delikanlı iyi güzel konuşun ben da keyifinan dinlerim ama sana bir sorum var, onların yapamadığını sen nasıl yapacan? Yani demem odur ki onlarında güzel düşünceleri vardı ve yapamadılar. Neden yapamadılar ve siz nasıl yapacaksınız?” 

Cevap olarak “Bu sorunuz için teşekkür ederim. Onların neden yapamadığını kurdukları çıkar ilişkilerine bakarak anlamak mümkündür. Eğer siz iradenizi ipotek altına koyacak icraatlar yaparsanız yani birilerinin seçim kampanyanızı yürütmesine izin verirseniz günü ve zamanı geldiğinde ne denetim yapabilirsiniz, ne de bu seçim kampanyanızı yürütenler üzerinde yaptırımınız olabilir. Yanlış yapsalar dahi siz iktidar olarak hiçbir şey yapamazsınız çünkü ödemeniz gereken diyet önünüzde duruyordur. Peki biz nasıl yapacağız? Bizler irademizi ipotek altına koymadık ve koymayacağız. Bu özgürlüğümüzü muhafaza etmemiz günü ve zamanı geldiğinde bu ülkede güzel şeyler yapabilmemizin en temel koşuludur.”

Elbette Halkın Partisi içinde bu sınavın başlaması iktidarının başlamasına denk düşmektedir. Fakat siyasetini temellendirdiği, iyi yönetim ve sosyal adalet ilkesi ve ülkemizde bunu hayata geçireceğine dair kararlı duruşu binlerce insan gibi benimde umudum.