Geçtiğimiz hafta İstanbul’da bir grup dostumuzla buluşma fırsatım oldu. Keyifli sohbetlerin vazgeçilmez durağı, Boğaziçi Avrupa Siyaset Okulu mezunlar buluşmasındaydık. Konu konuyu açarken gündemi en çok meşgul eden referandumu da çayımıza meze yaptık. Çok değerli MHP’li kardeşlerimizle MHP’nin tutumunun nereden kaynaklandığını, “evet” kararının koşullarını konuştuk. Bir kez daha bu yazı aracılığı ile dostlarıma değerli fikirlerini benimle paylaştıkları için teşekkür ederim. Bu yazı MHP’nin kararının hangi koşullarda alındığını tartışmak için kaleme alınmamıştır. Elbette bu kararlarının tüm Türkiye’ye hayırlı olmasını dilerim. Bu yazı MHP için “evet” kararının kendi siyasal geleceği açısından hangi sonuçları doğurabileceğine odaklanmıştır.

Türkiye tarihinin en önemli kararlarından birinin arifesindeyken bu kararın evet ve hayır etrafında şekillenen bir diğer anlamda pozisyon olan grupların varlığı ve onların gelecekte nerede duracakları da önemli bir soru olarak karşımıza çıkıyor. MHP lideri Sn. Devlet Bahçeli yukarıda sözü edilen gruplar içinde evet cephesine dahil olmuştur. Peki bunun siyasi sonuçları nedir?

MHP’nin referandum sonucundan bağımsız olarak her koşul ve şartta kazanan olacağını iddia edebilir miyiz? AKP’nin uzunca bir süredir dillendirdiği Başkanlık Sisteminin oylanacağı referandumda millet evet kararı alırsa Adalet ve Kalkınma Partisi bu seçimi MHP sayesinde kazanmış olacak. Tam tersi olur ve hayır çıkarsa o zaman bu seçimi Adalet ve Kalkınma Partisi kaybetti denilecektir. O zaman MHP açısından her koşulda kazanan olma ihtimali vardır denilebilir. Fakat seçmen davranışı bakımından konu bu kadar basit değildir.

MHP, Türkiye’de Adalet ve Kalkınma Partisine oy vermeyen ve vermeyecek olan fakat aynı şekilde CHP’ye karşıda mesafesini koruyan bir kesimin sığındığı limandı. Son siyasi gelişmeler ışığında oldukça eminim ki bu liman artık yok. Haliyle bu seçmen için başka bir alternatif arayışı gündemde. Bu arayışa cevap verecek olan başka bir oluşumun ihtimaller arasında yer aldığı bir sır değildir. Öte yandan bir sisteme değil de sanki Sn. Erdoğan’ın şahsi kavgasına taraf olmuş imajı çizen MHP lideri Sn. Bahçeli, kendi tabanına kendinden daha karizmatik bir lideri işaret ediyor.

Sonuç ne olursa olsun benim kanaatim MHP’nin bundan çok ağır yara alacağı yönündedir. Eğer kazanan evet olursa MHP tabanı aç olduğu bir başarıyı tatmış olacak. Üstelik bu güne değin ülkenin bekasını bazı dönemlerde riske attığı iddiasında bulundukları parti ile bunu yapacaklar. Yani ortada korkulması gereken bir canavar, safları sıklaştırmayı gerektiren bir rakip olmayacak. Öteki üzerinden kendini tanımlayan bir politika MHP tabanı üzerinde etkin olmayacaktır. Eğer hayır kazanırsa o zamanda MHP tabanı ortak bir acının paydaşı olacaktır. Seçmen davranışları bakımından aidiyetin kırılması söz konusudur. Belki doğrudan Adalet ve Kalkınma Partisine oy verme çağrısında bulunulmamıştır fakat olan ortadadır. Bu noktada MHP tabanı olası bir alternatif hareketi kendi içinden doğurması halinde bir kısım partilinin Adalet ve Kalkınma Partisi’nin saflarında siyasete devam edeceğine hep birlikte tanıklık edeceğiz. Bu söylediklerim tümü bir öngörü ya da bir iddia olarak değerlendirilebilir. Fakat kesin olan Türkiye siyasetinin bir çok hadiseye gebe olduğudur.