Ülkemizde yaşamın her geçen gün zorlaştığını görüyoruz. Ortalama maaş 2000 TL. Sağolsun hükümet bunu dikkate alarak asgari ücreti 2020 TL yaparak tarih sayfasında her daim hatırlanacak bir girişimde bulundu. Şimdi yoksa ne yapsın dediğinizi duyar gibiyim ama bunun tartışmasını bir başka yazımıza bırakalım. Her sabah gidip sandviç yediğim değerli arkadaşımla sohbete daldık. İşe de geciktik ama bazen arkadaş ortamında yapılan tespitler her şeye bedel oluyor. 2000 TL maaş alıyoruz, yıllık toplam gelirimiz 24000 TL. Buna karşın ortalama her eve 200 TL su faturası belediyeden, 350 TL elektrik faturası kurumdan düzenli gönderiliyor. Yani 1 yılda toplam 6600 TL vergi ödüyoruz. Geriye kalan 17400 TL. Evimiz yoksa ki bir çoğumuzun yok, en iyi rakamla 1000 TL aylık kira bedelimiz yani yıllık 12000 TL başımızı sokacak çatı paramız var. Geriye kaldı 5400 TL. İyimser bir rakamla 500 TL aylık mutfak gideri koysak ki bu gerçekten çok ama çok iyimser, yıllık 6000 TL gibi boğazımıza para harcıyoruz. Hasılı kelam eksiye düşüyoruz. Hayat arkadaşımızda çalışıyorsa, iki insan hayatta kalmak için çok çalışıp, bir yaşam süremeden göçüp gidecek demektir. Bu rakamlarla ev alamayız. Araba alamayız. Bankadan borçlan da hallet diyenlere, bankalarda donuk pozisyonunda mahkeme gününü bekleyen insanlarımızı hatırlatmak isterim. Sanki her şey güllük gülistanlıkmış gibi Başbakan geçenlerde anketleri işaret ederek doğru yoldayız diyor. Vallahi bu yolun neresi doğru bilemem ama söylemle, gerçeğin arasında bir uyuşmazlık olduğu kesin. Esnafın kapısını çalıyorsun, Kıbrıslı napan, napayım, napacan mottosunun önüne geçmiş. Artık idare edemiyor. Tabela parası için Belediye çöküyor, elektrik için kurum, geri kalan vergiler için Devlet. “İyi değilik abim/abam” diyor. Herkesin durumu kötü. Meclise bakıyorsun, ülke seçime gidecek ama iktidar muhalefete, muhalefet iktidara top cirliyor. Hade iktidarı anladım. Bu şaşayı bırakmak istemiyor. Mercedesler, şöförler, bilimum izaz ikram kol geziyor etraflarında ve hiç şikayet edeni duymadım. Muhalefet ne yapıyor? Onlarda iç kavgalarını halletme peşinde. O sorunlar bitmeden seçime gitmek intihar, bir de Kıbrıs Sorunu’nun bu kritik aşamasında diye laf geveleyenler var en komiği de o sanırım. Halk kan ağlıyor, beceriksiz bir hükümet var, Fiyat İstikrar Fonu oluşturup amacına dönük kullanmayı beceremeyen bir hükümet ama Kıbrıs Sorunu kritik aşamada olduğu için seçime gidemiyoruz. Devletin sosyal yanını unutalı çok oldu. Eğitim ücretsiz falan değil. Ücretsiz olan da var ama aynı oranda kalitesiz. Sağlığa bakıyoruz içinde çalışanda mutsuz, içine girip hizmet alabilen de mutsuz. Kısacası mutlu insanların yaşadığı bir ada ülkesi olmanın çok uzağındayız. Gelecek kaygımız var. Bu kaygılara çözüm üretecek hükümet yok. Muhalefet koltuk deyneği, sendikalar ahbab çavuş ilişkisinin peşinde sessiz, bizlerde Halk olarak çaresiziz. Sahi gerçekten öyle miyiz? Çaresiz misiniz, çare sizsiniz!