Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türk-Yunan dostluğunu tesis etme adına Yunanistan’a yaptığı resmi ziyaret, bence önemli adımların atılmasına vesile olacaktır. Erdoğan en son 6 yıl önce gitmişti Yunanistan’a.
Gerçekte Türk siyaseti, Ortadoğu’da bir denge siyasetidir.
Yıllarca Türkiye ile Rusya arasında olan gerginlik bile yerini dostluğa bıraktıktan sonra, neden Yunanistan’la bir dostluk köprüsü kurulmasın?
O bağlamda Erdoğan’ın Yunanistan’a yaptığı ziyaret, şimdiye kadar geçmiş siyasilerin gerçekleştiremediği bu dostluk süreci, sanırım bu kez gerek Türkiye ile Yunanistan arasındaki buzları, gerekse Kıbrıs sorunu, farklı bir platformda seyredecek, şayet Miçotakis farklı bir siyaset güderse.
Bundan bir süre öne Miçotakis’in verdiği beyanat, hem Türkiye ile dostluğun pekişmesi gerektiğini, hem de Kıbrıs Rumlarına “artık silahlanılmaması” gerektiğini söylüyordu.
Erdoğan bu ziyaretinde çok anlamlı bir söz etmiştir.
“Aramızda çözülemeyecek sorun yok” sözleri barışın ve dostluğun sinyallerini veriyor.
Bu arada Yunan Başbakanı Miçotakis de bir jest olarak, Ege’de 10 adaya yapılacak Türkiye’nin turistik gezileri için 7 günlük vize verileceği mesajını vermiştir.
Türk-Yunan dostluğu için 7 günlük vize yeterli mi? Yetersizdir. Daha da olumlu adımlar atılmalıdır, Yunanistan tarafından.
Bu arada aldıkları bir kararı açıkladı, Erdoğan.
“Karar aldık, en az yılda bir defa olmak üzere karşılıklı ziyaret yapılacaktır.”
Miçotakis’in şu sözleri de düşündürücüdür.
“İkili ticarette 10 milyar dolar hedefini koyduk. Doğu Ege’de de yıl boyunca 7 günlük sürede Türk vatandaşları vizeden muaf tutulacak. Sayın Cumhurbaşkanı’yle çevremizde cereyan eden olayların analizini yaptık. Bütün aşırı tavırların bertaraf edilmesi ve aynı zamanda insani değerlere saygı, silahsız sivillerin korunması konusunda hemfikir kaldık. Kıbrıs sorununda BM Güvenlk Konseyi kararları bizim için çok önemlidir. Kıbrıs konusundaki gelişmeler bu doğrultuda.”
Yine de Miçotakis temkinli konuşuyor. Kıbrıs sorununun BM kararları çerçevesinde çözülmesi gerektiğini ima ediyor.
Bu arada Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atina’da Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakelaropulu ile de bir araya geldi. Erdoğan şu açıklamaları yaptı:
“Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey toplantımızın Türkiye ve Yunanistan arasında yeni bir dönnemin güçlenerek devamını güçledirerek, devamına vesile olacağına inanıyorum. Hedef; 5.5 milyar dolar olan ticaret hacmini 10 milyar dolara çıkarmak. Bakanlarımız gayet anlamlı görüşmeler yapacak. Bardağın dolu tarafıyla konuşmak gelecek için çok daha hayırlı olacaktır.”
Miçotakis’in açıklamaları temkinli iyimserlik niteliği taşır, yukarıda belirtmiş olduğum gibi.
Türkiye ile Yunanistan arasında başlatılan görşmeler yavaş yavaş yerini gerçek dostluğa bırakırsa, Kıbrıs davasında da bir ilerleme olabilecektir.
Miçotakis’in BM Güvenlik Konseyi kararlarına değinerek, adeta “Kıbrıs sorunu ancak BM kriterleri ışığında çözümlenebilir” mealindeki açıklamaları, sanırım Rumların etkisi ile söylenmiş sözlerdir.
Türk askerinin adadaki mevcudiyeti ve Türkiye’nin garantörlüğünün kabul görülmesi gerekir. Bunlar gerçeklerdir.
Bence Erdoğan yurda döndükten sonra bu ziyaretin gerek Türkiye’de, gerekse Yunanistan’da nasıl yorumlanacak, doğrusu merak ediliyor.
Türk-Yunan görüşmelerinden sonra herhalde Rumların dışişleri bakanı hemen Yunanistan’a gidecek sıcağı sıcağına. Yani Yunanistan bundan sonra Kıbrıs konusunda herhangi bir siyaset geliştirecek mi?
Kıbrıs Rum siyasiler şayet Miçotakis’i yanlış yönendirmezlerse herşey yolunda gidecek diye düşünüyorum.
Türkiye Cumhurbaşkanı ile Yunanistan Başbakanı Miçotakis barış sinyalleri verirken, Rumlar bu yakınlaşmaya ne diyecek?
Esasında Yunanistan gayet iyi biliyor Rumların politikalarını. Yarın masaya oturulduğunda Türklerin yine yan yana iki eşit devletin birbirini tanıması girişimlerinin önlerine geleceğini. Sanırım Miçotakis de bezmiştir Rumların katı tutumlarından ve kendilerini yönlendirmelerinden. Lakin işi idare ediyor, Kıbrıs Rumlarını gücendirmemek için.
Lakin bugün değilse yarın yeni bir siyasetçi elbette doğruları Kıbrıs Rumlarının yüzüne haykıracak, şayet huzur isterlerse.
Zamanın Türkiye Dışişleri Bakanı rahmetli Fatin Rüştü Zorlu ile zamanın Yunan Dışişleri bakanı çok cesur kararlar almışlar ve o karar doğrultusunda Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuş ve garantörlük şerhi düşülmüştü.
Erdoğan-Miçotakis yakınlaşması olumlu gelişmelere gidecek mi?
Şimdiye kadar bu böyle seyretti. Her resmi ziyaret sonrasında anavatanlarına gider taraflar, sırf dış politikanın gelişmesini görmek için.
Eski bir Yunan denizcinin yaptığı yorum hala daha akıllardadır. Türkiye ile aşık atılmaz. O denizci doğruları söylemiş ve Yunan siyasilerini uyarmıştı. Yani ara ara gerçeği görenler vardır. Hatta Oniki adalarda Yunanlıların yarattıkları tahriklerin, yine Yunanistan aleyhine olacağını belirtmişti. Yunan hükümeti doğru seslere kulak asacak mı, onu da zaman içinde göreceğiz.