Değerli okurlarım büyük Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun 92. yılı içerisinde bulunduğumuz 2015 yılında üzülerek görmekte ve yaşamaktayız ki yaşanılan hadiseler çok üzücü ve önü alınamayacak...

Değerli okurlarım büyük Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun 92. yılı içerisinde bulunduğumuz 2015 yılında üzülerek görmekte ve yaşamaktayız ki yaşanılan hadiseler çok üzücü ve önü alınamayacak noktalara gelmek üzeredir. Ben bu yaşanılanların tümünü ‘FETRET devrindeki yaşananlara benzetiyorum. Fetretin anlamı iki olay arasında geçen ‘SÜREdir.Ve arapça kökenli bir kelimedir.Örneğin fasıla-ara anlamındadır.

  Osmanlı imparatorluğunun 4 kıtaya hakim olduğu dönemlerde meydana gelen ve 1402 yılında gerçekleşen ANKARA (çubuk) savaşında timur imparatorluğunun kurucusu timur (timurlenk) ile Yıldırım Bayezidin karşı karşıya geldiği ve Yıldırım Bayezide bağlı Türk beylerinin timurlenk tarafına geçmesi ile yaşanılan ihanet sonucu yenilgi ile sonuçlanmış bir kader savaşıdır.

     Bu savaş neticesinde Anadolu Türk Siyasi Birliği bozulmuş ve osmanlı devletı dağılma tehlikesi geçirmiştir.Bu yaşanılanlar neticesinde de ‘FETRET Devri fiilen yaşanmaya başlanmıştır. Ankara savaşında mağlup olan Yıldırım Bayezitin iki oğlu musa ve mustafa çelebi esir düşmüştür. Yakıp yıktığı yağmaladığı köylere timur Yıldırım Bayezid i bir tutsak gibi yanında götürerek  kahrından çatlayarak ölmesine sebeb olmuştur.

   Yıldırım Bayezidin kahrından çatlayarak ölmesi üzerine oğulları kendi aralarında taht kavgasına girişmişlerdir.Bu şeyhzadeler arasında hüküm süren hükümranlık taht kavgaları 1402 yılından 1413 yılana kadar 11 yıl süreyle devam etmiştir.Bu süre içerisinde şeyhzadeler hükümranlık sürme egoları uğruna ANADOLU BEYLİKLERİ , BİZANS ,VENEDİK ve CENEVİZ gibi devletlere taviz olarak verilmek zorunda kalınmıştır.

    Kıymetli okurlarım 29 ekim 1923 yılında ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları öncülüğünde  kahraman anadolu insanının mücadelesi ve direnci sonunda kurulan 783,562 kilometrekare (302,535mil) coğrafyayı kapsayan ve yaklaşık yetmişsekizmilyon kadirşinaş insanı barındıran bu kocaman coğrafyada neden ve niçin huzurlu güvenli  bir   yaşam seçilmiyor.Geleceğe güvenle hep birlikte cumhuriyetin kurucu asli unsurları olarak yaşam sürdürmek dururken tüm bu yaşanılan olmuzsuzlukarın izahını ülkeyi yönetenler tarafından yapmak gerekir kanısındayım.Büyük anadolu coğrafyasında yaşayan her fert  durup düşünmeli , ayrıştırıcı , ötekileştirici tavır ve tutumlardan süratle kaçınılması gerektiği artık elzem olmamışmıdır? Yıkarak ,dökerek , kırarak , reddederek , öteleyerek gerçekleri görmezden gelmeye devam edilirse cumhuriyet şehitlerine haksızlık yapıldığının farkınadamı varılamamaktadır.Ben bir insan olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin bir ferdi olarak ANADOLUda yaşanılan olumsuzluklardan yüreğim acımakta , kalbim daralmaktadır.Eminim ki 3355 kilometre karelik coğrafyada yaşayan tüm Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yurttaşlarıda bu üzücü hadiselerden acı duymaktadır.

     Dolayısı ile yukarıda örneğini vermiş olduğum ‘FETRET Devri misali hadiseler yaşanıp herkesin kaybedeceği bir durum ve son ortaya çıkmadan yani tarih tekerrür etmeden Türkiye Cumhuriyetindeki tüm siyasi partilere , sivil toplum örgütlerine , bilim yuvalarına ve devlete aidiyat bağı ile bağlı tüm ANADOLU Halkına çağrımdır.

 

    GELİN CANLAR BİR OLALIM.  ÇÜNKÜ BAŞKA ANADOLU YOKTUR.