Nihayet BM Genel Sekreteri Guterres yeni temsicisini atadı. Atadıydı atayacaktı darken, nihayet beklenen atama oldu.
Yeni Genel Sekreter Kıbrıs Temsilcisi eski Kolombiya Dışişleeri Bakanı Maria Angela Holguin Cuellar oldu.
Bu soyad size birşeyler hatırlatır mı?
Eski Kıbrıs Temsilcisi Perez De Cuellar’la bir akrabalığı var mı? Yahut da herhangi bir yakınlığı…
Perez de Cuellar’ın çok geniş bir yelpazede Kıbrıs’ta hizmetleri var. Özellikle Dr. Küçük’ün Cumhurbaşkan Yardımcılığı dönemde Kıbrıs’ta hizmetleri olmuştur.
Her ne ise…
Biz yine de yeni temsilciye bazı tavsiyelerde bulunalım.
Bu gibi önemli görevlere gelenlerin beyinleri yıkanmış gelirler. Şu beyin yıkama işi, adada tek taraflı dinletilerle olaya Rumlar açısından bakması meselesidir.
Kıbrıs sorunuun uzaması, BM Genel Kurul kararına dayanıyor.
Bayan Cuellar Kıbrıs sorununu iyice incelemli ve hazmetmelidir. Şayet Kıbrıs’ın siyasi, sosyal ve ekonomik yönünü incelerse, Kıbrıs Türkünün yıllarca ne kadar mağdur olduğunu anlayacaktır.
Bayan Cuellar herhalde önce Rumların Cumhurbaşkanını, sonra da KKTC’nin Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’I ziyaret edecek. Ondan öte bayan Cuellar, önce her iki tarafın da coğrafi ve fiziki durumunu tarafsızlık içinde incelemelidir. Bölge sorunlarını ve coğrafyasını bilmeyen bir temsilci, Kıbrıs’taki görevlerinde başarılı olamaz.
Bayan Cuellar görecektir…
21 Aralık 1963’te Rumların tek taraflı olarak yıktıkları ve Türkleri dışladıkları gerçeğini bilmesi lazım ki, Kıbrıs Cumhuriyeti kurulurken, 70:30 paylaşımı vardı.
Türkler o Cumhuriyetten dışlanırken Kıbrıs sorunun 60 yıl sürüp gideceğini hiç tahmin etmediler. Rumlar, karma Temsilciler Meclisi sandalyelerini ve Adaya gelen dış yardımları hep iç etmişler ve Türk haklarını çiğnemişlerdir. Memurlara maaşlarını ödemedikleri gibi, UNDP’nin yardımlarına da çöreklenmişlerdir. İşte 60 yıl önce BM Güvenlik Konseyince alınan 4 Mart 1964 kararı, Rumların tek taraflı Kıbrıs’ın sahibi imajını doğurdu ve gelmiş geçmiş nice Genel Sekreter Temsicisi, yanlış politikalarla hep Rumların ekmeklerine yağ sürdü.
Halbuki Rumların silahlı baskıları ve terör eylemleriyle gasp ettikleri Kıbrıs Cumhuriyeti’nin fiili durumu ortadan kalkmıştır. Uluslararası kurallar, bizim hayatımızdan tam on bir yıl getto hayatı ile haklarımızın çalındığını söyler.
Bir de şunu belirtelim…
20 Temmuz 1974’te Türkiye’nin askeri müdahalesi, Kıbrıs’ın Londra ve Zürih anlaşmalarına dayanan garantörlük hakkıdır.
Avrupa Birliği tek taraflı olarak güney Kıbrıs’ı bünyesine almakla en büyük hatayı yapmış ve Kıbrıs sorununun kilitlenmesine vesile olmuştur. Bu gerçeği, garantör İngiltere’nin eski dışişleri bakanı Jack Straw da teyid ediyor AB’nin yanlış yaptığını.
Yani Rumların bütün kurumları ile bir idari yapısı varsa, Kıbrıs Türkleri’nin Cumhuriyeti de aynı kurumsal yapıya sahiptir.
Herhalde Bayan Cuellar Kıbrıs’a gelirken kendisine verilen talimat, Kıbrıs’ı yeniden birleştirmek için federasyon tezini savunacaksın, demişlerdir.
Bayan Cuellar bilmelidir ki, yıllarca Türk tarafı federasyon tezini savunmuş ve Rumlar bu tezi ellerinin tersi ile geri itmişlerdir. Eminiz, Rumlar federasyon tezi ile bayan Cuellar’ın karşısına dikilecektir.
Ta Denktaş-Kleridis zamanından süregelen görüşmeler, Rumların olumsuz tavırları nedeniyle bir sonuç vermemiştir.
Türkler, kendi tırnakları ile bu vatanı vatan yapmıştır.
İsterse bayan Cuellar 15 Temmuz 1974 Makarios olayını da incelesin. EOKA’nın suratsız komutanı Grivas’ı, yıllar sonra nasıl aforoz ettiklerini de araştırsın.
Tam 60 yıl önce sokaklardan toplanıp meçhul yerlerde kurşunlanarak öldürülen masum Türklerin yine meçhul yerlere gömülmeleri nedeniyle 60 yıl sonra Kayıp Şahıslar Komitesi’nin yaptığı kazılarda kemik olarak bize dönmeleri çok acıdır.
O kemiklerin sahibi, yetim kalan çocukların ve eşsiz kalan kadınlarımızn yüreğindeki sızılardır.
Ben şuna inanıyorum ki, bayan Cuellar Kıbrıs sorununa tamamen tarafsızlık ilkesi içinde yanaşacaktır. Bakalım göreceğiz taraflı mı tarafsız mı olduğunu bayan Cuellar’ın.
Rumların bu olumsuz tavırları değil mi Ersin Tatar’a ve TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “Kıbrıs sorunu ancak iki eşit ve egemen halkın onayı ile ççzümlenebilir” sözlerini dedirten?
Bayan Cuellar’a çalışmalarında başarılar dileriz…