“Türk tarafı davasından emin, geleceğin her türlü müşküllerine karşı koyabilme hazırlığı içindedir. Kazanılan özgürlüğümüzü bir takım şantajlara teslim etmemizi bekleyenler, mutlak surette hüsrana uğrayacaktır. Zavallı Rum liderler, acıyoruz sizlere!. Hala yüzyıl evvelinin karanlık kilise siyasetinden kendinizi kurtaramadınız. Bugünkü dünyanın gidişatını göremeyecek kadar ışıktan mahrum bir köşeye kendi kendinizi mahkum etmeniz ne kadar acıdır!”1978

                                                                                             Dr. Fazıl KÜÇÜK

         Kıbrıs uyuşmazlığının çözümü konusunda zurnanın zırt dediği noktya doğru koşar adım gidiyoruz. Konunun çözümüne ilişkin olarak yol ayrımında olduğumuz gerçeğinin kabul edilmesi gerekiyor. 40 yılı aşkın süredir doğanlar karşılıklı olarak bir birlerini tanımıyorlar. Hele karşı tarafın UNUTMUYORUM konulu dersinin okutulması uyuşmazlığın çözümünü yokuşun tepesine çıkarıyor. Ada’da iki toplumlu etkinliklerin düzenleniyor olmasını çözüm için bir yol olarak görenlerin bile, karşı tarafın Kıbrıs Türk’lerine azınlık hakkı vermenin ötesine geçemediği biliniyor.

Kıbrıs Türk’leri bugüne değin karşı tarafı güreş kurallarına göre mindere çekebilmek için uğraştığını kaydetmek gerekiyor. Sürekli olarak minder dışına kaçarak uyuşmazlığın çözümü konusunda dış desteklerden yardım umarak bu günlere geldiğimiz unutulmamıştır. Bay Nikos Anastasiyadis BM Güvenlik Konseyi’nin sürekli beş üyesinin ve AB’nin katılması koşuluyla Kıbrıs’la ilgili yeni bir konferansa katılmaya hazır olduğunu belirtiyordu. Dışarıdan gazel okuyanların öncelikle kendi çıkarlarına hizmet edebilecek bir çözümün peşinde olacaklarını da bu öneriyi ortalıklara atan Bay Anastasiyadis de iyi bilmektedir.

Bu tür önerilerle ortalıklara çıkanların önce dönüp kendilerinin ne yaptıklarına bakmaları gerekiyor. Sıkıştığı zaman topu alan dışına atan ayaktopu oyuncusu gibi davrandıkları biliniyor. Bu güne değin haklarını gasp ettikleri Kıbrıs Türk’lerini şimdilerde yok sayma içinde olduklarını yinelemek istiyoruz. Bunun ötesine de geçerek Antlaşmalarla kurulan Kıbrıs Ortaklık Cumhuriyeti’ni bir Rum Cumhuriyeti olarak görenler dünyayı da kandırdılar. Bunu yapanlar şimdilerde “gel seninle çözüm müzakerelerine başlayalım” türküsünü çığırmaya başladılar. Buna karşın inandırıcı olamıyorlar.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş antlaşmalarının imzalandığı günlerde Lefkoşa’da Makarios, Atina’da Yunanistan Dışişleri Bakanı Averof, “Enosise böyle bir cumhuriyetten daha kolay gidilebileceği için bu antlaşmayı imzaladıklarını söylüyorlardı. Günümüzde de Akel eleştiri yapıyor gibi görüntü vererek görüşmecilere ayar vermeye çalışıyor. Geçtiğimiz günlerde Akel Genel Yazmanı Bay Andros Kipriyanu, Anastasiyadis’in müzakerelerin başlaması için BM Genel Yazmanı tarafından belirlenen çerçeveyle hemfikir olmadığının görüldüğünü söylüyordu. Buna karşın Bay Anastasiyadis ise soğukkanlı olunması çağrısında bulunuyordu.  

1968 yılından günümüze dek yapılan müzakerelerde yaşadığı sürece sorumluluk almış olan Glafkos Klerides, 1994 Aralık ayında “Kıbrıs’ta Elenizm son zaferine ulaşıncaya kadar siperlerde mücadeleyi sürdüreceğim. Ulusal çıkarlarımıza aykırı bir çözümü kabul etmemiz için yapılan baskılara asla boyun eğmeyeceğiz” diyordu. UNUTMUYORUM eğitimi ile yetişenlerden daha farklı bir yaklaşımı da beklemiyoruz. Cumhurbaşkanı Akıncı 16 Nisan’da yapılacak olan görüşme öncesinde “gerçekten bir yol ayrımına geldiğimiz açık ve nettir. Birlikte yürünecek bir yolumuz var mıdır? Yoksa herkes ayrı ayrı yollara mı gidecek? Bu görüşmenin önemi budur” diyordu. Müzakerelerdeki ısrarın dön baba dönelim hacılara gidelim yaklaşımı ile bire bir örtüştüğünün de unutulmaması gerekiyor.

Karşı tarafın oyun ve tuzaklarına düşmemek adına Ulusal Konseyi kurarak bir araya gelmemiz gerekiyor mu ne…

SEVGİ ile kalınız…