Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı seçimini bağımsız aday Sayın Mustafa Akıncı kazandı. Kıbrıs Türk halkının seçimlere katılımının %59 olduğu açıklandı. Seçimin sonuçlarını ekonomik, siyasi ve sosyolojik boyutları bakımından incelersek aşağıdaki sonuçları çıkarabiliriz. Kıbrıs Türk halkı Cumhurbaşkanlığı seçiminde demokrasi tarihinin en az katılma oranı (%59) ile oy kullanmıştır. Yeni seçilen Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı, %59un %60ını alarak seçilmiştir. Yani oy kullanma hakkı olan seçmenin %36sının oyunu almıştır. Kıbrıs Türk halkının oy kullanma hakkı olan seçmenin %40ı seçimleri protesto etmiş ya da ilgisiz kalmıştır. Demokratik sistemlerde en önemli faktör seçmenin hür iradesi ile oyunu kullanmasıdır. Oyunu kullanmadığı zaman ise KKTCdeki durum ortaya çıkar. Tüm seçmenin %36 oyunu alarak devletin Cumhurbaşkanı olarak seçilirsin. Burada sorulacak soru, oyunu kullanmayan %40 seçmen bu çıkan sonuçtan hoşnut mu dur? Hoşnut değil midir? Bize göre hoşnut olmamıştır. Yeni seçilen Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncıya başarılar dileriz. Sayın Akıncının seçim sonuçlarını incelediğimiz yazımızda ortaya koyduğumuz konulara da dikkat etmesini umuyoruz. Kendisi şu andan itibaren devletin başkanıdır. Siyasi parti başkanı gibi değil devlet başkanı gibi davranmalıdır. Devlet politikası şahıslara göre değişmez, gelenekler vardır. Yılların politikası vardır. Siyasi bakımdan incelediğimizde sonuç açık ve nettir. Kıbrıs Türk halkı statükodan yana değil reformlardan yana tercihini yapıp sol yeni sosyal demokrat anlayışa oy vermiş ve seçmiştir. Bu tespit Kıbrıs Türk halkının siyasi tercihidir. İyi mi olacak kötü mü olacak uygulamalar sonucu ortaya çıkacaktır. Seçimlerden sonra Sayın Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncının ilk demeci Türkiye ile ilişkileri germeye ortam yaratmıştır. Bu demeci Sayın Cumhurbaşkanının siyasi parti kimliği ile söylediğini umuyoruz. Çünkü Kıbrıs Türk halkı Türkiye ile ilişkilerin bozulmasını asla istemez ve bu ilişki bozulmasın diye oyunu vermiştir. Türkiyeyı karşınıza alan politikalar üretirseniz rahmet ve saygı ile andığımız liderimiz Dr. Fazıl Küçük ve kurucu cumhurbaşkanımız Rauf R. Denktaşın “Türkiyesiz asla olmaz” sözleri hava da kalır ki Cumhuriyet kurulana kadar çekilen sıkıntı ve tecrübeler unutulmuş olur. Sayın Cumhurbaşkanının söylediği anavatan yavruvatan söylemi bize göre anlamsız bir açıklamadır. Türkiyeye göre KKTC yavru vatandır. Kıbrıs Türkü için anavatan KKTCdir. TC Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğanın söylediği gibi devlet adamlarının ağzından çıkanı kulağı duymalıdır. Türkiye ile gerginlik yaratmak Kıbrıs Türkünün aleyhinedir. Bizlerinde düşüncesi yıllardır söylemiş olduğumuz gibi KKTC ile TC arasındaki ilişkilerin devletten devlete olması yönündedir. Bu da hemen olacak bir şey değildir. Belli bir proje ile adım adım gerçekleşecek bir sistemdir. İlk açıklamanız Yavru vatan anavatan ilişkisi olursa yanlış anlaşılır ve Türkiyeyi karşınıza almış olursunuz. Onun için devlet başkanları dikkatli konuşmalıdır. Yeni Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı karşı tarafı (Rum kesimi) da memnun etti. Sayın Mehmet Ali Talatın cumhurbaşkanı seçildiği dönemde sol yelpazeden gelen iki taraftaki siyasetçilerle konunun çözüleceğinin hesapları yapılmıştı. Beklenen olmadı. Sağ veya sol görüşte olmanın çözüm adına karşı taraf için bir anlam içermediğini birlikte görmüş olduk. Görüşmelerin yeni başlayacağı günlerin öncesinde Nisan ayı başlarında karşı tarafın parlamentosu 1915 olaylarını soykırım olarak kabul etmeyenlerin cezalandırılmasını öngören bir yasayı kabul etti. Yeni seçilen Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı karşı tarafla görüşmelere başlamak için bu kararı kaldırın ondan sonra görüşelim diyebilecek mi? dir. Bize göre mutlaka diyebilmelidir. Bu karar kaldırılmadan görüşmeler olursa Sayın Akıncıda 1915 olaylarını soykırım olarak kabul ediyor olacaktır. Bu hassas konunun halledilmesi de karşı tarafın iyi niyetini gösterecektir. Ne yazık ki karşı taraf hiçbir zaman iyi niyetli olmadığı için görüşmeler de Kıbrıs Türkünü kim temsil ederse etsin sonuç değişmeyecektir. Tarih bunun şahididir. Türkün Türkten başka dostu yoktur. Burada Kıbrıs Türkünün en büyük güvencesi Garantör ülke olan Türkiye Cumhuriyetidir. Ayrıca gelenek olarak Cumhurbaşkanının ilk dış ülke ziyaret yeri Türkiye olmuştur. Sayın Akıncının ilk düşündüğü gibi karşı tarafa (Rum kesimine) ilk ziyareti yaparsanız TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçekin dediği gibi dost kazanacakken en iyi dostunuzu kaybedersiniz. Sayın Cemil Çiçekin tatlı tatlı uyarısı ile Sayın Akıncıda yanlıştan dönmüş ve ilk ziyaretini Türkiyeye yapmıştır. Bu olumlu bir harekettir. Sayın Akıncının görevi Türkiye ile gerginlik değil birleştiricilik olmalıdır. Ekonomik açıdan bakıldığında KKTCnin sisteminin Türkiyeye bağlı olduğu görülecektir. Adada Tl. kullanılmaktadır. Yani para birimi TCnin para birimidir. Ekonomi de para arzına hakim değilseniz nasıl bağımsız ekonomiden bahsedeceksiniz? Bu güne kadar yapılmış uygulamaların alınmış ekonomik kararların yanlışlığını alt yapıyı hazırlamadan nasıl kaldıracaksınız. Onun için diyoruz ki yeni projeler yaparak disiplin uygulayarak bağımsız, kendi kendine yeten ilme dayalı ekonomiye sahip olunmalıdır. Kıbrıs Türk halkı ekonomik alanında reformlar, ambargoların kalkması için çözümler beklemektedir. Yeni Cumhurbaşkanının işi bu anlamda çok zor olacaktır. Ama aldığı oy için ve ülkesi adına gereğini yapmak zorunda kalacaktır. Bunu da TCyi karşınıza alarak yapamazsınız. TCye efelik, ucuz efeliktir. Önce ekonomik reformlar gerekecektir. Sistemi Devletten devlete ilişkilere çevirmek için zamana ihtiyaç olacaktır. Sosyolojik olarak da bu seçim sonuçlarının olumlu yanları olacağı açıktır. Kıbrıs Türkünün seyahat özgürlüğü bile yoktur. Bu sonucun ortadan kalkması için halk Sayın Akıncıya büyük sorumluluk yüklemiştir. Kıbrıs Türkü artık kimliğinin tüm dünyada tanınmasını istemektedir. ABnin gasp etmiş olduğu haklarını geri almak kararlılığındadır. Adada yaşamak için karşı tarafın sahip olduğu insanca haklara ihtiyacı olduğu kesindir ve verilmelidir. Mülkiyet konularının tek taraflı ihlallerinin düzeltilmesi gerekmektedir. Karşı tarafın mülkiyet hakkı ne ise Kıbrıs Türkünün hakkı da korunmalıdır. Bütün bu konularda da Sayın Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncıya önemli görevler düşmektedir. Bunları yapmak için sadece karşı tarafla çözüm görüşmeleri sürdürmek yetmeyecektir. Uluslararası hukuk kuralları açık ve nettir. Kıbrıs Türkünün uluslararası hukuktan doğan ve çiğnenen haklarının peşine düşmek gerekecektir. Uluslararası hukuk ile haklarımızı almak mümkündür. Maraş bölgesi tam çözüm olmadan açılamaz diye BM kararları varken bu kararı yok sayarak Maraş bölgesi üzerinde pazarlık yapmak yanlıştır. Bunu unutmamak gerekir. Annan Planının referandum oylaması ile Kıbrıs Türk tarafı uluslararasında tanınmıştır ve hakları olduğu kayıt altına alınmıştır. Onun için diyoruz ki uluslararası Hukuk Kıbrıs Türk halkının sorunlarını çözecektir. Karşı tarafla görüşmelerin sonuç doğurmayacağı da açıktır. Görüşmelerin sonucu önceki Cumhurbaşkanı Sayın Mehmet Ali Talatın dediği gibi, “sallayın vagonu tren gidiyor zannetsinler” olacaktır. Doğrunun Türk ve Rum halkının karşılıklı çözüm arayışı olduğunu bilenlerdeniz. Ama dünya ülkeleri kendi menfaatleri doğrultusunda iki tarafı yalnız bırakmıyorlar ki. Kaldı ki Ermeni konusunda olduğu gibi Kıbrıs konusunda da haksız olduğu halde bile Hıristiyan Kulübü hep birlikte Müslüman olan Türklerin karşısında tek vücut olabiliyorlar. Sayın Akıncıya Hazreti Mevlananın “sen uzattığın elini tutmayan ele mi dargınsın, tutmayacak bir ele uzattığın için kendine mi kızgınsın” sözünü hatırlatırız. Yukarıda açıkladığım üzere KKTCnin dördüncü Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncıyı zor günler beklemektedir. Kendisine çok deneyimli ve bilgili danışman kadrosu gerekmektedir. Devlet Başkanlığı tecrübesi olana kadar ve sonrası bu deneyimli ve bilgili kadrolara ihtiyacı olacaktır. Her devirde olduğu gibi dalkavuklara dikkat etmelidir. En büyük şansı önceki Cumhurbaşkanları Sayın Mehmet Ali Talat ve Sayın Derviş Eroğludur. Görüşmeci olarak Dışişleri Bakanı Sayın Özdil Naminin atanması KKTCnin Dışişleri Bakanı olması nedeniyle de iyi bir seçim olmuştur. Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında ortaya çıkan sonuçlara bakıldığında KKTC de siyasi aktörlerin değişeceğini, partilerin yeniden şekilleneceğini, yeni liderlerin çıkacağını söylemek de gerçekçi bir düşünce olacaktır. Yukarıda bahsettiğimiz işlerin yapılabilmesi için KKTCnin yeni anayasaya ve sisteme ihtiyacı vardır. Sayın Akıncının bu konuya önem vermesi KKTC için iyi olacaktır. Kendisine başarılar diliyorum. Kıbrıs Türk halkına hayırlı olsun.