Büyük kurtarıcı, Türk milletinin ölümsüz Ata’sı Mustafa Kemal Atatürk, 85 yıl önce, saatin dokuzu beş geçtiği bir zamanda aramızdan ayrılmıştı. O büyük insanın ölümü belki maddeten aramızdan ayrılmış ama O, hep bizimle beraber olmuştur.
Rahmetli Atatürk’ü gazete yazıma sığdıramam. O kadar çok şeyler yaptı ki, değil Türkiye, bütün dünya bunu görmüş ve yaşamıştır.
Atatürk, şöyle yazmıştı kağıda, kendi halkı için.
“Her zaman sizin beni görmeniz mümkün olmayacak, siz benim fikir ve ilkelerimle yaşayınız, o bana kafidir.”
Atatürk’ün veciz sözleri ayrı ayrı yorumlanabilir. O veciz sözlerinde gizli ama anlam dolu ifadeler vardır. O’nu o haliyle anmak bize kafi gelmiyor.
“Keşke O’nu yetişip görseydik, ona dokusaydık, onun sesini duysaydık” diye düşünüyor insan. Ata’nın benim fikirilerimle yaşayınız demesi bir yana insan yine de o büyük insanı görmek ister.
Öğretmen okulda bir soru sormuş öğrencilerine.
“Atatürk ne yaptı?” diye.
Çocuklar sıralamışlar devrimlerini, savaşlarını, kurduğu Cumhuriyeti, gençliğe hitabesini ve saymakla bitmeyen eserlerini. Öğrencilerin hepsini kağıda dökmesi mümkün değildi. Öğretmenin gayesi, Ulu Önder Atatürk’ü çocukların beyinlerine sokmak ve O’nun manevi varlığını yaşatmaktı.
O öğrencilerden bir tanesi düşünmüş, düşünmüş ve şöyle cevap vermiş:
“Atatürk ne yapmadı?”
Öğretmen o öğrenciye tam not vermişti.
Gerçekten Atatürk ne yapmadı?
Elimdeki “Mustafa Kemal” kitabını gazeteci-yazar Yılmaz Özdil yazdı. İnsan bir nefeste o kitabı bitirir. Lakin o kitapta o kadar güzel anlatılar vardır ki, insan şaşırıyor hangi anekdotunu anlatsın.
29 Ekim 2023’te kurmuş olduğu Cumhuriyet bir asrı geride bıraktı. Geride bıraktığı şey, muhteşem ve ölümsüz bir eserdir. O bu Cumhuriyeti kurdu, o Cumhuriyeti yaşatmak da hepimizin vazifesi oldu.
Daha da nice eserler...
Henüz batının kadına seçme ve seçilme hakkı vermediği bir dönemde, Atatürk Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı vermişti. Batı Türkiye’yi takip etmişti. O’nun reformları saymakla bitmez, o öğrencinin dediği gibi.
Atatürk milletin görüntüsüne de çokbüyük bir katkı koymuştur. Kıyafet devrimi. Veya şapka devrimi...
Onun arzu ettiği kadın kıyafeti, çağdaş ve batı izleri taşıyan kıyafetlerdi. Erkeklerin kafasındaki fesi, kadının bacağındaki şalvarı, peçeyi fırlatıp atmış ve halkının görüntüsünü batının gelişmişliğine uydurmuştur.
O’nun kafasındaki Türk insanı, erkeklerde fötr şapka, kadınlarda da batılı kadınların başları gibi açık ve aksesuar olarak da şapkaydı.
Kıyafet devrimi, zaman içinde kendini gösterdi.
Atatürk’ün ayrı ayrı Türk erkeleri ve Türk kadınları ile çekilmiş resimleri vardır. Kadınların başları açık ve batılı kadınlar gibi şapkalı. Erkeklerle çektirdiği resimde fesli insan görmezsiniz. Laik Türkiye Cumhuriyetini kurarken, Türk insanının çağdaşlaştığını da görmek istemişti. Yani erkekler de fötr şapkalı...
Kıyafet konusunda Atatürk yattığı yerde rahat mı, onu düşünüyorum.
Cumhuriyetin üzerinden tam yüz yıl geçti ve Türk kadını başını daha da örttü. Hem de örtüye yakışır aksesuarlarla.
Atatürk hayatta olsaydı ve bu çağda ve bu zamanda örtülü Türk kadınlarını görseydi, herhalde “Ben size örtünmeyi değil, açılmayı ve çağdaşlaşmayı öğrettim, ama yüzyıl geçmesine rağmen, hala örtünüyorsunuz” diyecekti herhalde.
Atatürk harf devrimini yaparken, “Artık Arap alfabesinden kurtulmalıyız” diyerek yapmıştır. Türk milletiniin “En büyük öğretmen” olarak nitelendirdiği büyük Ata’m, çiftçi için de birşeyler söylemiştir.
Onun traktör sürüşü, O’nun ne kadar halk adamı olduğunu gösterir.
Türk çiftçisi için şu veciz sözü söylemiştir:
“Türk milletinin efendisi çiftçidir.”
Yani çiftçinin kanı ve teri, toprağa akmalıdır, kendince.
İngiltere tahtını sevgilisi için terkeden İngiltere kralı Türkiye’ye geldiğinde, birlikte resmi geçit için ilerlerken, kralık ayakkabısından Atatürk’ün pelerinine çamur atılmış ve kral rahatsız olmuş. Kral derhal ceketinin cebinden ipek mendilini çıkararak o çamuru silmek istemiş ve Atatürk buna engel olmuş ve şu sözleri etmiş:
“Bırakın sayın kral, o benim vatanımın toprağıdır, bana birşey olmaz” deyivermiştir.
Gerçekten Atatürk çok büyük bir devlet adamıydı. O gitti ama hep bizimle yaşıyor. Ruhu şad olsun. Yattığı yer de cennet mekanı olsun...