Kendimi bildim bileli su sorunu yaşanır ülkemde. Su aslında her şeydir. Ülkeler, kentler, evler, insanlar, iş yerleri her şeyden önce su ile aklanır, paklanır, ışıldar, yeşillenir. Doğa da, insan da su...

Kendimi bildim bileli su sorunu yaşanır ülkemde. Su aslında her şeydir. Ülkeler, kentler, evler, insanlar, iş yerleri her şeyden önce su ile aklanır, paklanır, ışıldar, yeşillenir. Doğa da, insan da su ile var olur. Zaten insanın yarıdan fazlası da su. Yani su hayati bir önem taşıyor canlılar için, canlılık için. Yazımız suyun öneminden bahsetmekten öte kullanım suyunun adil çözümünün üretilmesinden yana.

Kullanım suyunun kullanımının ve denetiminin genel olarak KKTC Su İşleri Dairesinin kontrol ve denetiminde olduğunu biliyorum. Ciddi bir iş olmalı su işi. Neden mi? KKTC suya ihtiyaç duyan bir ülke ki bize su takviyesi yapılıyor. Ülke genelinde bu amaçla her yer felç oldu kazılar yüzünden. Ama sanki Girne bir başka felç oldu! Doğaldır ne de olsa turistik bir yer. Planlama olağanüstü yapıldı! Suyumuz biliyorsunuz gümbür gümbür geliyor!!! Gelsin hoş geldi sefalar getirdi, başımız üstünde yeri var. Gerekli bir destekti. Gelsin de boşa gitmesin. Her damlasına ihtiyaç duyduğumuz suyumuz hak ettiği gibi kullanılsın. Bizler yani çevreye duyarlılığı yüksek olanlar mı yoksa kendilerine duyarlı olanlar mı bu suyu kullanacak? Aynı hamam aynı tas mı gideceğiz acaba? Gözlemim çevreye duyarlı olanların kendilerine duyarlı olanlardan arta kalanlarla idare ettiğidir. Bizim Girne Belediyesi de kendine duyarlı olanların yanında gibi.Tıpkı devletimize hükümet edenler gibi. Yani uyumlu uyarlı bir durum var yine ortada.
Zamanında KKTC Su İşleri Dairesi ülke genelinde belediyelere kullanım suyunun denetimli kullanımı ile ilgili evlerde 2 ton üzerindeki depolara izin verilmemesi yönünde yazı göndermişti. Tabi denetimi yapacak olan belediyeler olsa gerek. Ben su parasını belediyeye ödüyorum çünkü. Hatta Girnede oturduğum yerde kartlı sistem var. Verginiz de kullanılacak suyun  bedeli de peşin alınıyor. Bizim mahallenin su parasını ödememe, aksatma lüksü yok anlayacağınız. Kendi evimde depom aşağıda 2 ve yukarıda 1 ton. Girne’ye taşınalı yaklaşık 16 ay oluyor. Belediyenin uyumsuzluğunu, ağır işitme sorunu olduğunu görüyorum. Başkan ve personel uyumsuz görünüyor. Suyun gelmesi için mahallede birileri birilerini aramak zorunda kalıyor. Ben aramayı seçmiyorum. Madem su aranınca gelecek aranan şahıs mı aranmayı seviyor yoksa başkanımız hangi bölgede suyun nasıl ve ne şekilde dağıtıldığıyla ilgili bihaberdar mı? Bildiğim şey bizim mahalle su satın alıyor. Yetkili bir kişinin su ile ilgili vatandaşa söylediği şey ise ‘inşaat çok. Geçtiğimiz yaz sadece 1 kez su satın alan ben bu yaz haftada 2 kez su satın alıyorum. Havuzum falan yok sadece biraz ağaç. Sayın Nidai Güngördüyü tanımamakla birlikte bu konuda onu başarısız buluyorum. Hayati önem taşıyan suya çözüm bulmak, denetim yapmak onun işi. Girneliler 1994-1995ten beri bu kadar susuz kalmadık diyorlar.

Aslında kullanım suyu ile ilgili iki sorun görünüyor ki bunlardan ilki bize yani vatandaşa ait. Diğeri ise az önce de bahsettiğim gibi devletin yetkili organları ile belediyelere ait. Bize ait olan sorunlardan hangisinden başlasam acaba? Hani yerler serinlesin diye yollara, betonlara akıtılan sulardan mı yoksa arızalı şamandraları tamir ettirme ihmalinden dolayı boşa gümbür gümbür akan sulardan mı? Hele araba yıkamak amacı ile kullanılan suların israfına gördüğümde inanamıyorum. Dört tarafı deniz ve her köşesinde neredeyse havuzlu otel bulunan adamızda evlerdeki havuz enflasyonuna harcanan sulara mı yansam acaba? Bize inşaat yapımının fazlalığından dolayı suyun yetesizliğini ileri sürdüler. Bu inşaatlara biz yani vatandaş izin vermediğimiz gibi yine bunun arkasına saklanarak mazaret üretmek de gerekli değildir. Bunun yanında hem yetkililerin hem de vatandaşın gözünü kapatarak birçok evde toprak altına büyük depolar yerleştirildiğini bildiğimiz gibi yine görünür 5-10 tonluk depolarla suyu istiflemeye görünmeyen izin verildiğini de biliyoruz. Oysa olması gereken suyun yönetiminin bilinçli kullanıma verilmesi  ve halkın eşit kullanmasına olanak sağlanmasına imkan verilmesidir. Bunu halktan önce sistemi yönetenler yapmalıdır. Yani yasayı elinde bulunduranlar. İş ciddiye alınmazsa olacak olan budur.

Belediyecilik önemsenmesi gereken bir iştir. Halk kendi beldesini, kentinin yaşantısını kendini refahta ister. Milletvekili seçimlerinden daha çok belediyeciliğin önemsenğini düşünüyorum ülkemde. Partisi iktidar olmayanın belediyede iyi işler çıkardığını, iktidar olanın belediyeyi kaosa sürükleyebildiğini de gördük. Zaten halkın da partiden öte iş yapanı seçmeye çalışması ve seçimlerin partiler üstü olmasının nedeni de bu.
Güzelyurt’ta su sorununun ve daha pek çok sorunun Mahmut Özçınar’la çözüldüğünü gözlemledik. Güzelyurtlular bu konuda iyi iş çıkarıyor ve iyi iş yapanı belediyesinin başına başkan yapıyor. Partisinden daha güvenilir bir durumda Mahmut bey. Başkan partiyle değil ama parti Başkanla güçlü.
Lefkoşa’da oturduğum yıllarda suya çözüm Ahmet Benli ile geldi. Gerçek bir çözüm üstelik. Eşit ve adil. Herkese içilebilir ve eşit dağıtımlı su verdi. Her yer daha aydınlık ve pırıl pırıl oldu. Partisi onu uyumsuz olarak gördüyse ve arkasından çokça konuşulduysa da Gönyeli halkı vefasızlık etmedi ve onu yine seçti ve bence yine seçer.
Sümer Aygın dönemini ben Girne’de ucundan yetiştim. Çöp problemi çok yaşadık ama su sorunu yaşamadık. Bu yaz yol bulup bize ulaşamayan su geçen yıl düzenli olarak geldi.

 

Tankerle su alıyorum haftada iki. Aldığım su ne kadar temiz? Sorgulama al diyor başkan bize su vermeyerek. Bu sular denetleniyor mu acaba? Suyu satan ‘içilebilir abla diyor. 5 tonluk bir depo yaptırasım var bu seçimlere kadar. Zaten çoğu komşum 10 tonluk depolara sahip. Bazıları da  sevinsin su tasarrufu var suyu idareli kullanıyoruz diye. Suyumuzun adil dağıtılması umuduyla sevgiyle kalın...