İnsanın en önemli yetilerinden biri seçme sorumluluğuna sahip olmasıdır. Tabi bunun ne kadar farkındayız? Haksız da değiliz hani. Seçmediğimiz bir dünyaya, seçemediğimiz ebeveynlere, seçemediğimiz kalıtsal donanımla, seçemediğimiz bir çevrede doğuyoruz. Yine aynı seçeneksizlik içinde büyüyoruz. Sonra da bize deniyor ki seçme sorumluluğun var senin. Seçim yapma sürecinin bilincine varana kadar ise bir dolu insanı memnun etmeye, bir dolu akıllı geçinen ruh sağlığı gerçekten bozuk kişilerin kaprislerini çekmeye, bu arada kendimizin farkına varmaya başlıyoruz. Okullar insanlık dersi falan da koymuyor müfredatlarına. Hoş konsa bile özü ile sözü, öğretilenle uygulanan KKTC’de ne kadar örtüşüyor? ayrıca tartışma konusu. Birçok genç insan güvenmemeyi bu kurumlarda öğreniyor, duygusal yaralarının bir kısmını bu öğretici kurumlarda alabiliyor. Yine de insanın pozitif bir kapasite ile doğduğunu, ne yaşarsa yaşasın içindeki o muazzam güce, potansiyele ulaşabileceğini, umut etme prensibinin işlerliğini bilmek oldukça rahatlatıcı. Kişi yeter ki kendinden umudunu kesmesin. Hani bir söz vardır ‘insan umut ettiği sürece yaşar’ diye. Buna yürekten katılıyor ve kaderimizi de bu umutlarımıza inanma gücümüzle çizdiğimize inanıyorum. Kendimize inanma, kendimize güvenme, kendi değerimize sahip çıkma, ne istediğimizi bilme, yüreğimizi ve ruhumuzu coşturan düşünceleri ve yaşamı seçme tamamen bizim sorumluluğumuzda. Bizler yaşamın kurbanları değil, yazarlarıyız. Her şey ama her şey bizim kendimizle başlar. Bizler kendimizi tanır anlarsak, ne istediğimizi bilirsek, kendimize ve başkalarına saygı duyarsak, yaşamın gerçek doğasını özümsersek o zaman gerçekten yaşarız.
İnsanın kendi yaşamı için en önemli görevinin yaşamının anlam ve amacını bulmak olduğunu düşünüyorum. Bu amacı bulup kendimizi geliştirecek, diğer insanlarla ve yaşayan canlılarla, doğa ile bütünleşeceğiz. Seçimlerimizi yaparken de kendimize ve başkalarına haksızlık yapmadan yapacağız. Hastalığı değil sağlığı, kötüyü değil iyiyi, yanlışı değil doğruyu, zararı değil yararı gözeterek seçimler yapmak ve yaşamak en doğal hakkımız. Ne yiyeceğimiz ne giyeceğimiz ne söylediğimiz, davranışlarımız her şey bizim seçimimiz.
İlkbahar uyanışın mevsimi. Tabiat ana canlandı. Yeşil tüm cömertliği ile adamızı kapladı. Gelincikler, papatyalar, altıntoplar yolları süsledi. Çiçekler, tomurcuklar güzel kokuları ile bize varlıklarını gösterdi. Bu değişimi görmek ve buna katılmak bizim seçimimiz. Biz de kendimize bir detoks yapalım. Üzerimizdeki ağırlıkları atalım. İşimize yaramayan davranış kalıplarımızı bırakalım. Yerine cesurca yenilerini koyalım. Yaşamı başkası için değil kendimiz için yaşayalım. Seçimlerimizi bile isteye farkındalıkla yapalım. Bir zamanlar neler yaşadığımızı düşünerek kendimize acımak yerine tecrübe hanemizi genişletelim. Varlığımızı onurlandıralım. Bedenimizi ruhumuzu uyandıralım. Doğa ile kendimizle bütünleşelim. Seçimlerimizin sorumluluğunu üstlenme konusunu bir başka yazıda paylaşmak üzere sevgiyle kalın.