Toplum olarak her zaman kötümser olmaya alıştık. Hiç iyi konuşmuyoruz. Hani bir söz vardı. “Ağzı olan konuşuyor” diye bir söz.
Şu anda Lefkoşa’nın en yoğun caddelerinden olan Mehmet Akif Caddesi ve bunları bağlayan Gültekin Şengör Sokak’taki kanalizasyon ana taşıyıcı hattı ilk etapta yenileme çalışmaları başlamış durumda. Verilen bilgiye göre, toplamda 3 etaptan oluşacak ve 15 Eylül’de tamamlanacak olan projenin maliyeti, 36 milyon TL olacak. Bu para da Avrupa Birliği tarafından finanse edilecekmiş.
Ayrıca bu projenin tamamlanma sürecinde hangi bölge ve sokakların sıkıntı yaşayacağı hakkında da bilgi veriliyor.
İlk kanalizasyon projesini eski Lefkoşa Belediye Başkanı ve eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın epeyce uğraş verediğini biliyoruz. Kanalisasyon öyle bir projedir ki, belli yerlerde Rumların kanalizasyonu ile kesişiyor. Lakin ada yaşantısı öyle birşey. Dost-düşman geçerli değldir bu tür projelerde.
Bakıyorum halkın birçoğu bu projeden tedirgin olmuş ve şikayet ediyorlar. Hatta işlerini gece ne yapmıyorlar diye yakınıyorlar.
Ben de diyorum ki, hem hizmet isteriz, hem de şikayet ederiz.
Bu proje ta Kemal Şemiler caddesine kadar uzanacak. Yani Şehit çocuğu arsalarının ana arterinden geçecek. Bu da kentsel büyümenin bir bedelidir.
Eminim bu proje tamamlandığında halkın büyük bir bölümü memnuniyet getirecek. Pesimistlik değil optimistlik gerekir. Yani olaya pozitif bakmak lazım.
Eskiden Mehmet Akit Caddesi’ndeki apartman dairemizde otururken, hemen hemen her üç günde bir kuyularımızı çektirirdik. Hatta öyle bir zaman gelmişti ki, kuyular her gün çekilmeyi gerektirirdi. Yani kuyu çektirmekten, hem mali yönden, hem de manevi yönden bıkmıştık. Adeta iple çeker olmuştuk, kanalizasyon projesini.
Bu yıl pek sivrisinek yok gibi. Lefkoşa belediyesi ilaçlamalarla dere yataklarındaki sivrisinek yuvalarını kurutmuş. Gece yattığımızda bizi sivrisinekler uyutmayacak endişemiz kalmadığını gördük.
Dere yataklarımız da epeyce tımar ister. Tabii en önemlisi dere yatakları iyileştirilirken ilaçlama fonksiyonlarını yerine getirmek lazım.
Milyonları bünyesinde barındıran koca İstanbul’da her zaman yol ve kanalizasyon çalışmaları olmaktadır. Her İstanbul gidişimizde buna tanık olurduk.
Halka hizmet götürmek çok önemlidir. Milyonlarca insanın günlük hayatı zorlaşsa da, insanlar bu tür yapım çalışmalarına alışmışlar. İstanbulluların bir de metro çalışmaları olur zaman zaman.
Biz mi?
Biz, küçücük bir toplum olduğumuz ve rahata düşkün olduğumuz için, devamlı şikayetçi oluyoruz.
Her Pazartesi bir grup arkadaşla bir araya geldiğimizde şöyle şikayetler gelir bazılarından.
“Buraya gelmek için beş dakikalık yolu, tam yarım saate katettim” derler.
Hatta o durumu yaşayan arkadaşlar bazı önerilerde bulunurlar.
“Bu çalışmaları etap etap yapamazlar mıydı? Veya gecelyin” derler.
Halbuki proje bir bütündür. Yani hissi davranmak olmaz bu çalışmalar yüzünden.
Şimdilerde sahipsiz başıboş sokak köpekleri gündemdedir. Lakin yapılan açıklamalar, sahipsiz köpeklerin toplaltılarak koruma altına aldıkları haberi veriliyor.
Sahipsiz köpekler hakkında bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Henüz yedi sekiz yaşında bir çocukken, İngilizlerin o sokak köpeklerini nasıl ağlarla yakaladıklarına ve onları nasıl itlaf ettiklerine tanık olmuştum. Hala daha yüreğimde derin bir sızı duyarım gördüklerim ve yaşadıklarım yüzünden.
Onlar geride kalsa da, yeni dünyanın ve gelişmekte olan olanakların alt yapıları, sokak köpeklerini de korumaya yöneltti. Artık sokak köpekleri o dehşet verici görünümlerle yakalanmıyorlar.
Başıboş köpekler gerçekten insan hayatı için tehlike saçıyor. Özellikle bazı saldırgan köpekler, sokaktan geçmekte olan çocuklara ve kadınlara saldırmaktadır. Bu durumu asgariye indirmek için uğraş veriliyor. Hayvansever insanlarımız da korumaya alınan köpekleri alıp onların bakımını yapıyorlar ve karınlarını doyuruyorlar.
Köpekler neler istemez ki...
Başta sevgi olmak üzere, aşıları ve parazitten arınmaları var.
Yani tahammül...