BM Genel Sekreteri’nin kişisel temsilcisi Maria Angela Cuellar, görüşmelerin yeniden başlaması için geçen hafta adaya geldi ve Türk ve Rum liderlerle görüştü.  Bu görüşmelerinden pek bir şey çıkacağını sanmıyorum.  Bayan Cuellar gibi nicelerini gördük.  Kıbrıs sorununa at gözlüğü ile bakanların temasları da fayda etmedi.
            Bayan Cuellar taraflara şöyle bir çağrı yaptı:
            “Süreci başlatın, çıkmazı kaldırın ve müzakere masasına dönün.”
            Ne yani bunca yıl verdiğimiz özgürlük ve var olma kavgası Bayan Cuelların iki dudağının arasından çıkan “masaya oturun” demesiyle mi bitecek?
            Hadi canım siz de...
            Ben Bayan Cuellar’a bir tavsiyede bulunmak istiyorum.
            “Bayan Cuellar, lütfen empati yapınız ve Kıbrıs Türkleri’nin neden masaya dönmemekte kararlı olduğunu bir düşününüz.  Hissi davranmayınız.  Rumların aağzı ile bize yaklaşmayınız.”
            Her zaman söylemişimdir.  Kıbrıs konusunda BM tarafından görevlendirilecek kişi veya kişiler, mutlaka kuzeyi görmeleri ve kuzeyde de bütün kurumları ile bir devlet olduğunu bilmelidirlere.  Bayan Cuellar’a da bu tavsiyemi yapıyorum.  Temelde görmek kadar sağlıklı birşey olamaz.
            Yani kağıt ve coğrafya üstünde sorun çözümlenemez.  Ben şuna inanıyorum.  Mutlaka kapılar arkasında yapılan konuşmalarda Türklerin neden masaya dönmediklerini ve bunda da haklı olduklarını dile getirmişlerdir.  Bu görev, tarafsızlık gerektiren bir görev olduğu için bayan Cuellar Rumlara; “Siz Türk halkını bitirmek ve adadaki haklarını çiğnemekten başka birşey yapmadınız,  Türkler egemenliklerinin tanınmasını isterlerse, tanıyacak ve bu tanıma kırılma noktası olacak.  Yani Kıbrıs sorununda bir süreç böyle başlayacak, siz de bu şartlar altında masaya oturacaksınız” demesi lazım.
            Nedense Kıbrıs konusunda çalışmalar yapan, gözlemlerde bulunan gerek BM kanadından, gerekse garantör devletlerden İngiltere Dışişleri bakanları, gerçekleri görevde iken açıklamazlar da emekli olduktan sonra konuşmaya başlarlar.
            Zaman zaman bu önemli siyasilerin hatıralarını yazdıklarını ve Kıbrıs sorununda çıkmazsın sebebinin Rumlar olduğunu açıklarlar ve itiraf ederler.  Halbuki görev esnasında bu gerçekleri cesurane Rumların ve BM’nin suratına haykırsalar durum bambaşka olacak.  Belki Bayan Cuellar da emekli olunca o da diğerleri gibi hatıralarını yazacak ve korkusuzca gerçekleri itiraf ederk, Rumların yarım Kıbrıs’la ne haltlar çevirdiklerini kaleme alcaktır.  İşte o zaman Bayan Cuellar’ı alnından öpeceğim.
            Yine İngiltere eski Dışişleri Bakanı Jack Straw’u misal olarak vereceğim.  Jack Straw ne demişti?
            “Kıbrıs sorunu artık yan yana, iki ayrı egemen formülünce çözülmelidr.  Rumların tek taraflı olarak AB’ye alınmaları yanlıştı. O kararda benim de imzam vardı ama yanlış yaptık.  Rumlar yarım Kıbrıs’la AB’ye girmemeliydi.”
            Rumların AB’ye alınmasıyle kendilerine veto hakkı kazandırmıştır.  Diyelim ki AB Türkiye’yi bünyesine almak için karar üretmiştir.  Adımı bilir gibi neticeyi biliyorum.  Hem Yunanistan, hem de Kıbrıs Rumları o karara karşı çıkacaklar ve bu kararı veto edeceklerdir.
            Sanırım bundan on beş yıl kadar önce, Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmdan EOKA’nın vurduğu ve aileleri perişan ettiği hususu gündeme gelmişti.  Şu anda sayılarını hatırlamıyorum.  Sadece bu durumda Rumlar tarafından öldürülen İngiliz asker ve sivillerin aileleri bir araya gelerek, kuzeyde bir anıt dikme kararı almışlardı.  Bu durumu öğrenen Rumlar, “Geliniz biz size yer verelim, anıtınızı güneyde dikiniz” demişler ama o ailelerden sert tepki görmüşlerdi.
            “Biz böyle bir anıtı ancak kuzeyde dikeriz” cevabımı vermişlerdir.
            Bir süre önce köşe yazımda bahsettiğim Major Macey’in daramı hala ortada duruyor.  Macey o yokluk yıllarında BM askeri olarak görev yaparken, birdenarabsı ile sanki buharlaşmıştı.  O günden sonra ne ölüsünden, ne de dirisinden haber alınabildi.  Bu ne acımasızlıktır?
            Major Macey’nin ailesi yıllarca onun haybolan bedenini ve arabasını aradı durdu, bizim kayıplarımız gibi. Ama hala bulunamadı.
            Bayan Cuellar’a seslenmek istiyorum...
            “Bayan Cuellar, yıllarca Rumlar masum Tükleri ve İngilizleri sokaklardan toplayarak meçhul yerlere gömmüşlerdi.  O gömme veya cinayet grubundan bazıları nedamet getirerek adını vermemek kaydı ile Kayıp Şahılar Komitesine ihbarda bulunmuşlar ve pek çok yerde kazılar yapılarak kayıpların kemikleri bulunmuştur.  Siz bunları biliyor musunuz?”
            Kaldı ki Taşkentte katledilen kardeşlerimizin kemikleri ayrı ayrı toprak altından çıkartılarak ailelerine teslim edilmiş ve hazin bir törenle küçücük sandukalarda kuzeyde şehitliğe gömülmüşlerdir.  Bu durumdan etkilenen eski Rum Dışişleri Bakanı Bayan Makulli şöyle demişti:
            “Çok acı.  Biz Türklere çok yaptık.  Pek çok masum insanı öldürdük.  Bizim Türklere bir özür borcumuz vardır” gibi sözler etmişti.
            Bu duruma merhum Denktaş da gazete yazılarında temas etmiştir.  Daha ne diyelim bayan Cuellar?  Siz bizim yerimizde olsaydınız masaya oturur muydunuz? Oturmazdınız.
            Herhalde Bayan Cuellar bu söylediklerimizden bazı dersler almıştır. Bakalım bundan sonra Bayan Cuellar yİne “masaya dönünz” diyecek mi?