Zaman zaman işitiyoruz, bazı kişilerin koronavüse yakalandıklarını. Lakin eskisi gibi fazla önem verilen bir durum olmuyor. Ansızın duyuyoruz, filan şahıs koronavirüs oldu diye.
Maalesef koronavirüs hayatımızdan çıkıp gitmedi. Koronavirüsten ölen de yok artık. Yapılan aşılar mı bilemiyoruz, bizi koruyan?
Genellikle insanların yoğun olduğu, içiçe yaşadığı ve sıksık temas halinde olduğu durumlarda koronavirüs kendini gösteriyor.
Yine de hafife almamak lazım. Yoğun kalabalıkta bulunacaksanız yine maskenizi takınız.
Esasında koronavirüs hala hayatımızda vardır. Fazla önemsemesek de vardır. Koronavüs bir çeşit griptir esasında. Lakin birisini tuttu mu, perişan ediyor hala.
Eskisi gibi büyük vakalar vuku bulmuyor ama hala vardır.
Çok az insan maske takıyor kalabalık meakanlarda. İyi de ediyorlar. En azından virüsü kapmamak adına önlem alınıyor.
Kalabalık bir ortamda bir Rumla tanışmıştım. Konuşa konuşa konu koronavirüse geldi. Koronavirüs konusunda o Rum bana aynen şöyle demişti.
“Biz ancak kuzeye geçince daha özgür ve daha rahat oluruz. Bizim hükümet bize zorunlu olarak hala test yaptırıyor. Eczaneye veya kalabalık bir yere girdiğimizde bizden temiz belgesi istiyorlar. Lakin gerek odur ki bu virüs hala hayatımızda vardır. Sizde de var ama bizdeki kadar değil.”
Koronavirüs Rum tarafında daha ağır ve daha etkili seyretti. Ölümler de o boyutta kendini gösterdi. Demek Rum tarafı hala bu virüsle mücadele ediyor.
Haksız da değiller hani. Madem zaman zaman bu virüs hayatımıza giriyor ve etkili oluyor, önlem almak gerekiyor.
Koronavirüsün ilk çıktığı ve yayıldığı dönemleri hatırlayınız. Her gün binlerce insan ölüyordu. Hastaneler virüslü kişilerle dolup taşmıştı.
Türkiye’de her gün verilen bilgiler bizleri ürkütüyordu.
Günlük verilen vakalarda dalga dalga ya artıyor, ya da azalıyordu. Artma dediğim şey, günlük ölüm sayısıydı. Bu insanları nereye gömüyorlar, diye soruyorduk. Hakikaaten günlük ölüm sayısı binlerde seyredince, insan şaşırıyor. Özellikle yaşlılar ve bağışıklık sistemi zayıf olanlar bu hastalıktan hayatlarını kaybettiler. Şimdi ise, panadol ve güçlendirici ilaçlarla insanlar hastalığı savmaya çalışıyorlar.
Geçen haftalarda hafif bir burun akması ve ansırma oluşmuştu bende. Kendime sormuştum “Acaba ben kovit mi oldum?” diye. İçime kurt düşmüştü. Hemen bir test yaptırıp durumumu öğrenmek istedim.
Yapmış olduğum dest negatif çıkınca rahatlamıştım. Esasında bu tür gripal haller, mevsim değişikliğinden ve alerjik durumdan meydana gelebiliyor.
Yani daha da özetlersek, yine de korunmamız ve bağışıklık sistemimizi güçlendirmemiz lazım.
Mevsimler de bizi sarhoş etti. Ne giyeceğimi şaşırıyoruz. Henüz yaz bitmedi. Bazı kişiler hala denize giriyorlar. Bence bu mevsim, kalleştir. Bir geldi mi pir gelir soğuklar ve hastalıklar.
Korunmak için giyinirsiniz, sıcak alırsınız. Giyinmezsiniz ve yazlık kıyafetlerle dolaşırsınız, bu kez de üşürsünüz. Her halde harkes kendine göre önlem alıyor. Geceleri üzerimize örttüğümüz nevresim veya kalın örtüler de size sıcak gelebilir. Özellikle sabaha karşı kendini gösteriyor mevsimin serini.
Televizyonda izliyorum bölgelerin hava raporlarını. Türkiye hava raporunda çok etkileyici rakamlar görülüyor. Mesla Van’da veya Erzurum’da kar yağmaya başlamış bile.
O bölge insanları soğuk havalara ve ağır koşullara alışıktırlar ve önlemlerini ona göre alıyorlar. Dünyanın hali böyle. Bakarsınız bir bölgede kar yağmaya başlamış, bir bölgede de insanlar hala denize giriyorlar.
Esasında hava raporu bir anahtardır bizlere. Değişen mevsim şartlarına göre kendimizi hazırlıyoruz. Artık yazlıklar gardrobumuzda yerini alınmış, onların yerine kazaklar ve kışlık giysiler almış. Demek mevsim kendisini kısmen de olsa gösteriyor.
Mevsimler bir yana, esasta kovitten korunmamız gerekiyor. Hayatımızın coğrafyasını çıkarırken bu durumu da göz önünde bulundurmamız gerekmez mi?
Aşılara da değinmek gerekir. Ölmemek için aşı olmuşuz da bunun yan etkileri nasıl tezahür ediyor hayatımızda?
Aşılar zaman içinde herhalde kendini gösteriyor. Nedense birçok insanın beynine pıhtı atmış. Veya geç yaşta kalpten gidiyorlar.
İşte kafalarımızda oluşan soru!
Acaba bu genç ölümler ve felç olayları, aşılardan mı kaynaklanıyor?
Bu soru kafalarda oluştu bir kere. Aşı olmazsanız kovitten öleceksiniz, aşı olursanız da pıhtıdan. Bu bir düşüncedir. Hatta kafalarımızda beliren bir sorudur. Yani iki arada bir derede kaldık.
Bu kadar insan neden felç olur?
Devamlı tnsiyonunuzu kontrol etmek de fayda etmiyor. Sağlılığınızı devamlı kontrol aaltında tutan insanlar neden felç olurlar?
Bu sorunun cevabını bilim adamları verecek.
Yine de sağlığınıza dikkat edin ve hala daha kovitin hayatımızda olduğunu unutmayın.