Günlük hayatımızın akışında tepkiye neden olan motosikletler, bana bugünkü yazımın ona yönelik olmasını söylüyor.
“SES KİRLİLİĞİ!”
İşte o nedenle ses kirliliğine ve motosikletlerin eksozlarına yerleştirdikleri gürültü yapan özel eksozlara değineceğim.
Belki motosikletliler bana kızacaklar ama, kimsenin de kimsenin uykularını bölmeye, gürültü nedeniyle ruhsal sağlığını bozmaya hakkı olmadığını söyleme durumdayım.
Hatıladığım kadarı ile Çevre Yasasında ses kirliliği hakkındaa bir madde vardı. Çünkü bu konuda yazmış olduğum ses kirliliği ile ilgili, bana bazı motor ithalatçılarından telkin gelmişti.
“Motosikletler bizim ekmek paramız. Ne olur bu konuda eleştirici yazı yazmayın” demişlerdi.
Bir gün Yenişehirdeki paket postasına gitmiştim, oğlum Mustafa Güvenir’in hastaları için getirdiği lensleri kurtarmak için. Orada epeyle kalabalık vardı. Ben de sıramı bekliyordum.
O sırada beklerken yanımda duran genç, kocaman paketi bankonun üstüne koyduğunu görmüş ve gümrükçüler paketi açınca kalın yapılı özel bir eksoz çıktığına tanık olmuştum. Gümrükçü sormuştu o gence.
“Bu eksozlar ne?”
O da şöyle demişti.
“Bu eksozlar özel eksozlardır. Motorumuza yerleştirir ve sürerken müthiş bir ses çıkarırız. Hele balarislerken gürültüden duramazsınız.”
Madem ses kirliliği ilgili yasa var, benim hatırladığım kadarı ile, bu eksozlara neden izin veriyorlar, anlamış değilim.
Bir akşam balkonda misafirlerimle otururken gürültü yapan bu tipte bir motosikler evin önünden geçerken motorunu balarisleyip, kulakları yırtarcasına gürültü yapmıştı. Kendi sesimizi duyamıyorduk o motosiklet sesinden.
O kadar sinirleniştim ki o motosikletlinin arkasınan yüksek sesle “Allah belanı versin” deme ihtiyacı duymuştum.
Siz olsanız tepki vermez miydiniz? Verirdiniz.
Gecenin geç vaktinde kulakları yırtan motosiklet sesiyle kaç kez uyandığımı hatırlamıyorum. Sonra da sinirden uykularım kaçmıştı. Benim gibi nice insan bu seslere tepkilidir. Bunun önüne kim geçecek?
Bu husus zannedersem İçişleri Bakanlığını ve Turizm Bakanlığını ilgilendiriyor.
Yine ses kirliliğine dair bir anımı sizinle paylaşmak istiyorum.
Bir dönem Turzim Bakanlığında görev yaptığım bir zamanda bazı tur operatörleri ile yemekli bir toplantı yapmıştık. Mevsim bahardı. Yemeği açık havada alıyorduk.
Yemeklerimizi tam bitirmek üzereydik ki, yanımızdan bir motosikletli geçmişti kulakları yırtarak. O tur operatörleri bize bu ses üzerine bir şey hatırlatmıştı.
“Siz biliyor musunuz? Bizde Almanya’da bir yasa vardır. O yasa uygulandığında seyahat acentelerinin canı yanar. Şayet bir Alman turist memleketinizde ses ve görüntü kirliliğinden rahatsız olur ve şikayette bulunursa tatilim ses ve görüntü kirliliğinden mahvoldu. Tatil paramı geri isterim, derse, o turistin ödediği tatil parasını alma hakkı vardır. Bunları önlemelisiniz.”
Bir başka toplantıda da bir turist otelinin yanındaki inşaattan gelen harç yoğurma makinasının gürüldüsünden şikayet etmişti.
O da bize kendi yasalarını hatırlatmıştı.
Bence Turizm Bakanlığı bunun önlemini almalıdır. Fikri Ataoğlu’nu çok sevmeme ve çok takdir etmeme rağmen bu hususu onun dikkatine getirme ihtiyacı duydum.
Bu gençliğin çılgınlıklarına göz mü yumacağız? İşte bal gibi ses kirliliği yaratıyoruz motosikletlerle.
Normal motosikletlere diyeceğim yok, sadece özel eksozlu motosikletler ve o motosiklerleri gecenin geç vaktide balarisleyen sürücülere söyleyecek çok sözüm olacak.
Daha me diyelim ki... İşte bal gibi de ses kirliliği.