‘Rum liderliğinin arkasında EOKAyı yaratan ve hala yaşatmakta olan eli kanlı Rum Ortodoks Kilisesi vardır. Bu kilisenin ezeli ve ebedi siyaseti, Kıbrısı Yunanlaştırmak, Yunanistana ilhak etmektir. Bu...
‘Rum liderliğinin arkasında EOKAyı yaratan ve hala yaşatmakta olan eli kanlı Rum Ortodoks Kilisesi vardır. Bu kilisenin ezeli ve ebedi siyaseti, Kıbrısı Yunanlaştırmak, Yunanistana ilhak etmektir. Bu siyasette Türkün yeri, erimeye mahkum azınlıklara tahsis edilen yerdir. Tanrı bize Kıbrısta EOKAnın ve EOKAyı yaratan kilisenin hakim olduğu günleri göstermesin! Dr.Fazıl Küçük 1980 Kıbrısta çözüm görüşmeleri sürmekte olup, sonuçlanması da her zaman söylediğimiz gibi olanaklı görünmüyor. Bu görüşümüzün doğru olduğunun kanıtlarından son iki örnek olarak, Anastasiadisin İstanbuldaki BMler toplantısında, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğanın yemek davetine, KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı katılacak diye yemeğe katılmayıp ülkesine dönmesini, Adanın güneyindeki yangının söndürülmesi için Türkiye Cumhuriyetinin insanlık uğruna yardım etme isteklerini, Rum Yönetiminin, Kuzey Kıbrıs suyu kullanmamak ve helikopterlerin direk Rum tarafına inmesi şartı ile kabul etmesini gösterebiliriz. Burada asıl ilginç olanı KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncının böyle şartlı bir isteği haberlerden öğrendim diye söylemesidir. İki Lider Ada sorunlarında bu kadar uzak iseler birlikte neyi, nasıl görüşüyorlar bu samimiyetsizlik değil midir? Ayrıca bu görüşmeler devam ederken Sayın Mustafa Akıncının Kilisenin Vakıf Malları ile Kıbrıs Türk Vakıflar İdaresi Malları karşılaştırılarak çözüme ulaştırılacaktır anlamında bir söylemi olması da ilginçtir. Ben Kıbrıs ve özellikle Kıbrıstaki vakıflar hakkında o kadar çok kitap okudum ve hala okumaktayım ki Kıbrısta Kilisenin Vakfı ve Malları olduğuna dair bir bilgi ve belge görmedim. Sadece Kiliselerin yapılması için o yerlerde bağış edilen toprakların olduğunu ve bunun da %5 i geçmediğine dair ANNAN Planı görüşmelerinde %29 u kabul eden iradenin yanlış yaptığını bu %5 in %29 a ilave edilmesi gerektiği bilgisine ulaştım. Bu konuyu, bilen uzmanlara bırakarak Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncının Kilise Vakfı ve Malları hakkında bizleri aydınlatacak açıklamalar yapması gerekmektedir. Aksi takdirde ben ve benim gibi düşünenlerin ‘Olmayan bir şeyi, olan bir şey ve hak ile nasıl karşılaştırabilirsiniz? sorusu ile her zaman karşı karşıya gelecektir. Konu buralara gelmişken Vakıflarla ilgili olarak bana göre en açıklayıcı ve insanların derinlemesine bilgilere dalmadan özet olarak alabilceği bilgileri içeren eser, Değerli büyüğüm Sayın Ahmet Göksanın son kitabı ‘BİR DEMET YAŞAM Kıbrıs Türkünün Onur Mücadelesinden Yakın Dönem Kıbrıs Tarihi kitabıdır. Eserin 54-55 sayfalarında ‘Köylü Kardeşler Dikkat 27 Ağustos 1952 tarihli Halkınsesi gazetesinde yazılan Vakıfname ile ilgili duyuru ve 163-179 sayfalarında ‘Kıbns Türklerinin Evkaf Mücadelesi bölümlerini de herkesin okumasını da öneriyorum. Bilgi olsun diye de bazı alıntıları özet olarak sizlere aktarmak istiyorum. (kitap, yazımın kaynakça bölümünde yazılı olan yerlerden ve benim mail adresimden temin edilebilir.) ‘İngiltere tarafından Kıbrısa Vali olarak atanan Bay Storrs, Türklerinde İslam dinine bağlı olduğunu öğrendiğinde rahatsızlık duymuş, Müftülük makamını kaldırmış, Fetva Emirliği adı altında dini bir oluşumu aynı şekilde Evkaf konusuna da el atarak Ferman-ı Kanuninin yayınlanmasını gerçekleştirmiştir. Kıbrıs Türkleri, yukarıda adı geçen fermana karşın Vakıf Mallarına sahip çıkılması için duyurular yapılarak uyarılıyorlardı. 27 Ağustos 1952 tarihli Halkınsesi gazetesinde duyurulan Vakıfnameler ile ilgili duyuru yazısında: KÖYLÜ KARDEŞLER DİKKAT Köyümüzde bulunan camii mallarının getirdiği gelirin suret-i sarfını gösteren VAKIFNAME elinizde mevcut değilse, bu vakıfnamenin bir kopyasını Evkaf Dairesinden ısrarla isteyiniz ve yanınızda muhafaza ediniz ileride lazım olacaktır deniliyordu. Kıbrıs Türkleri bu uyarıyı dikkate alarak gasp edilmiş ve bazı kişilerce kullanılmakta olan Vakıf Mallarının belirlenmesine yardımcı oldular. Köylerdeki Vakıf Malları köylüler arasında camii malı olarak da biliniyordu. Evkafın halka kayıtsız şartsız iade edilmesini bir mitingde yüksek sesle dillendiren Türklerin sesine karşı direnemeyen İngiliz Yöneticiler, geri verilme mücadelesini sürdüren Dr.Fazıl Küçük ve arkadaşları (Av.Fadıl Niyazi Korkut, Mehmet Remzi Okan, Con Rifat, Dr. Hafız Cemal(Lokman Hekim), Faiz Kaymak) ile yaptıkları görüşmeler sonrasında vakıfları asli sahibi olan Kıbrıs Türklerine 15 Nisan 1956 günü resmen devretmek zorunda kaldılar. Kıbrıs Türklerinin gelişmeleri ve mücadele azimleri yapılan devir işleminden sonra ivme kazanmıştır. Kitabın 163.sayfalarından başlayan ‘Kıbrıs Türklerinin Evkaf Mücadelesi bölümünden aldıklarımı da özet olarak aktaracağım: Kıbrıs Adası’nın 1571 yılında Osmanlılar tarafından feth edilmesi sonrasında Vakıf olgusu geliştirilerek Vakfiyeler oluşturulmaya başlanmış ve Lala Mustafa Paşa tarafından Ahkamü-l Evkaf (Vakıf hükümleri) çalışması yaptırılmıştır. 1571 yılından günümüze dek bunlar Vakıf Anayasası olarak hukuk sisteminde yer almıştır. Böyle sağlam temelleri olan adı geçen belgeye sahip olan Kıbrıs Vakıflar İdaresi bu nedenle Avrupa Vakıflar Birliğinin de üyesidir. Adı geçen Anayasa, Vakıfların nasıl ve ne şekilde kurulacaklarına ilişkin temel hükümlere sahiptir. Bu Anayasanın 1. Maddesi : Vakıf tanımı ve malın kendisi ‘ALLAHIN MÜLKÜ HÜKMÜNDEDİR VE DEVREDİLMESİ DE KESİNLİKLE YASAKLANMIŞTIR. Bu hüküm Kıbrısa kiralamak sureti ile sahip olan Sömürge Yönetimi başta olmak üzere 1959-1960 antlaşmaları ile kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından da kabul edilmektedir. ( KC Anayasası 23. Madde 10. Fıkra) bu kural Anayasa maddesi olması ötesinde Osmanlı Yönetimi ile İngiltere arasında 4 Haziran 1878 yılında imzanlanmış olan Savunma Anlaşması ve daha sonra imzalanan Lozan Antlaşması ile de güvence altına alınarak korunmuştur. Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının 23.maddesine koşut bu maddeye ek olarak Aynı Anayasanın 110. Maddesi 2. Fıkrasında Ahkamü-l Evkaf hükümleri aynen kabul edilmektedir. Bu gerçekler ortada iken tarih boyunca İngiliz Yönetimi tarafından haksız işlemler yapılmıştır. Türklere ait olan araziler, Rumlara adeta peşkeş çekilmiştir. Bu nedenle Türklerin itirazı da kabul edilmiyor, Rum muhtarların beyanları esas alınıyordu. Haksız olarak yapılan tahsisler nedeni ile Adada çözümsüzlük tetiklenmiştir. Emlak-i Hümayun (Sultan Malları)na ait çoğu arazi Rumlara verilmiştir.Adanın güneyinde bulunan Ağrotur üssüde Emlak-i Hümayuna ait arazide kuruludur. Yaklaşık 36 .000 dönüm olan Emlak-i Hümayunun tamamı İngiliz ve Rumlar tarafından ele geçirilmiştir. Buna karşın Kıbrıs Cumhuriyetinin kuruluş Anlaşmaları, Garanti ve ittifak Anlaşmaları ile 1 Temmuz 1960 tarihinde İngiliz egemen üsleri olarak bütün taraflarca imzalanarak kabul edilmiştir. Bir süre sonra daha önceleri Ağrotur bölgesinde olan Rumlara verilen Sultan Malları İngilizler tarafından geri alınarak kamulaştırılmıştır. Kamulaştırma ile bu mallarda İngiliz egemenliğine ait olan topraklar olarak kayda geçmiştir. Bunları okuduktan ve bilgi sahibi olduktan sonra şu soruları sormamız ve ardından da düşünmemiz gerekiyor. 1- Herkes tarafından kabul edilen, Anayasal güvence altına alınan, Anlaşmalarda bulunan Ahkamü-l Evkaf var iken Vakıf Malları nasıl oluyorda yokmuşçasına paylaşım konusu olabiliyor? 2- Bilindiği üzere Anadolu Toprakları üzerinde yerlerimiz var diye asırlar geçmesine rağmen hala elindeki ve tarihi belgelere dayanarak hak sahibi olduğunu iddia edenleri İnsan Hakları Mahkemesinde davalarını kabul edip gündem de tutanlar, Kıbrıs Adası gerçeklerini ne zaman göreceklerdir veya bizler haklarımızı ne zaman alabileceğiz? 3- Adadaki çözüm sürecinde toprak konusu yaşamsal önemdedir. Toprak konusu çözülmeden Adada oluşturulacak siyasi yapının ömrü uzun olabilecek midir? Rahmet ve Saygı ile andığımız Liderimiz Dr. Fazıl Küçük ve arkadaşları gibi Vakıf ve Toprak konularını, gerçekleri ile savunacak, gündeme taşıyabilecek, siyasilerimizin ve sivil toplum örgütlerimizin olması dileği ile Ramazan (Şeker) Bayramınız Kutlu Olsun. Mutlu , Sağlıklı, Bilgili ve Uyanık Olalım.. Kaynakça: BİR DEMET YAŞAM, Kıbrıs Türkünün Onur Mücadelesinden Yakın Dönem Kıbrıs Tarihi Ahmet Göksan Kitabı (KKTC Lefkoşa Işık Kitap evi- Ankara Dost Kitap evi)