Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, ortaya attığı fikirlerle memleket gündeminin nabzını tutuyor.
            Toplumun hassas olduğu ve kimsenin sorgulamaya cesaret edemediği noktalara parmak basması, gerçekten dikkate alınması gereken bir durumdur.
Mesela son iki günde verdiği beyanatlar, halkın hoşuna giden ve halkın benimsemesine neden olan hususlardır.  Bunlardan birisinin haberi şöyleydi:
“Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, bazı kurumlarda  yasa dışı uygulamalar var.”
Diğer de, “Siyasilerin zenginleşmesi sorgulanmalı” şeklindeydi.
Birinci açıklaması üzerine Mali Polis devreye girdi ve soruşturma başlattı.  O soruşturma bazı şeyleri düzeltecektir herhalde.  Veya ilgili bakanlık, uyarıları dikkate alarak kendini düzeltecek.  Bazen de bilgisizlikten hata yapılabilir esasında.  Mevzuata hakim olunmayınca böyle oluyor.  Mali mevzuat konusunda hırsızlık veya yolsuzlul olduğunu sanmıyorum.  Lakin yine de iyi bir noktaya parmak bastı Özersay..
İkinci çıkışı da siyasilerin zenginleşmesine dairdi.
Bence en önemlisi bu sorudur.
Hani Milletvekili seçimleri ve yeni meclisin oluşumu ile “Nerden buldun Yasası” devreye girmelidir deriz de acaba bunlara riayet ediliyor mu?  Bu yasanın geçtiğini hatırlıyorum.  Veya yanılıyorum. Benim bu konudaki yanılgım, gerçeği değiştirmez.  Önemli olan bir siyasinin nasıl zenginleştiğini sorgulamaktır.
Özersay’ın buna yönelik uyarısı da şöyleydi:
“Kara paranın siyaseti satın alma riski var.”
Yani bir normal kişinin geliri belli kriterlere göredir.  Özersay bunu şöyle yorumluyor:
“Ani ve sebepsiz zenginleşen, mal varlığındaki artışı izah edemeyen siyasilerin mercek altına alınması gerekir.”
Bu sorgulama bence gelmiş geçmiş bütün süyasileri kapsmalıdır. Bunun cevabını veremeyen bir siyasetçi, yargı yoluyla hüküm giymelidir.
Bu konu pek çok spekülasyonlara sebep olmuştu geçmişte.  Özellikle İskan uygulamasında elde edilen çok değerli mallar , siyasiler tarafından üzerlerine tapulandı.  Bu adil mi?
İnsan bundan utanç duyar sadece.
Hani bir söz vardır.
“Bu memlekette biz kırk dervişiz, birbirimizi bilmişiz” diye bir söz.
Yani Lefkoşa’da ansırsanız, ta Karpazda duyulur ansırığınız. O nedenle bütün gelmiş geçmiş eski siyasilerin de edindiği mallarının sorgulanması gerekir bence.
Biraz da Kudret Özersay’ın neden sine-i millete gittiğine temas edelim...
Kudret Özersay çok dürüst ve harama tenezzül etmeyen bir politikacıdır.  Neden durduk yerde sine-i millete gitti, hala anlamış değilim.  Kudret Özersay’ın hedefi, bütün HP’den seçilen milletvekillerinin sine-i millete gitmesini öngörüyordu. Galiba HP’li milletvekilleri bir emrivaki ile karşı karşıya bırakılınca, diğer iki HP’li milletvekilleri ile aralarındaki bağla kopmuş ve o milletvekilleri HP’den istifa ederek milletvekilliklerini sürdürmüşlerdir.  Bu ayrı bir tartışma konusudur esasında.
Doğru olan hangisiydi?
Özersay’a göre doğru olan toptan sine-i millettir, diğerlerine göre sine-i millete gitmek hatadır. Özersay’ın eline geçti, milletvekilliğinden istifa etmekle, hala düşünüyorum.
Bence Özersay istifa etmeden milletvekili kimliği ile daha çok ses getirebilirdi.  Hani derler ya...
“Her yiğidin bir yoğurt yeyişi vardır” derler ya, Özersay da o yoğurdu öyle yemiş kendine göre.
Ne ise olan olmuş bir kere.  Şimdi normal bir vatandaş olarlak etkili politika yapıyor.
Hiçbir şeyden korkmayan ve cesurca mal varlığını açıklayan milletvekillerine diyeceğim yoktur.  Tabir yerindeyse bir insan atadan kalma malları dışında çok çok ekstradan bir ev almış olacak.
Ama Özersay’ın kafasındaki düşünce, “Artan bu serveti nereden elde ettin”e dayandırılıyor.
Bundan bir süre önce de Başbakan Yardımcısı ve Bayındırlık Bakanı Arıklı ile sözlü şekilde dalaşmışlardı.  Arıklı müteahhitlik yapıyordu seneler önce.  Onun milletvekilliğinden sonra mallarında artış olup olmadığı konusu araştırmaya dayanmaktadır.
Velhasıl son sözümüz şudur milletvekillerine:
“Nerden buldun?”