Bizim acılarımızın sembolü olan afişi, kendi acılarıymış gibi kullanan bir millet, kim bilir hangi yalanlarla ve hangi düzenbazlıklarla Netflix’i kullanarak saçma bir dizi hazırlayacak. Sanırım dizi ya bitti, ya da bitme aşamasında. Öyle anlıyorum ki dizi son aşamasındadır ve Rumların açıklamalarına göre dizi, 20 Eylül’de yayınlanmaya başlayacak.
Gazetelerden edindiğimiz habere göre dizi Yunanistan tarafından hazırlandı. Konu itibariyle bir annenin çocuğunu kaybetmesiyle Mağusa ve Maraşta hayat buluyor dizi.
Bugüne kadar yayınladığım kitaplardan, kaç tane “Kıbrıs senaryosu” çıkar kim bilir. Sadece dramaturg gözüyle yazmış olduğum “DÖNÜŞ” adlı senaryo, bizim gerçeklerimizi olduğu gibi yansıtıyor. Ondan başka yazmış olduğum üç roman da dizi olabilecek yapıdadır. Sadece benim değil, bazı roman ve tiyatro yazarlarının da pek çok eseri vardır.
Mesela bizim yaşadıklarımızı anlatan dizi “Bir Zamanlar Kıbrıs”ı biz bile beğenmedik zamanında. Kaldı ki Rumların yalanlarla dolu dizisi bize ve dünya kamuoyuna nasıl yansıyacak. Lakin inanıyorum. Bir gün tamamen gerçeklere dayanan ve Türk haklarını ve acılarını gözler önüne seren bir dizi yapılacak.
Yani diyeceğim şudur:
“Lütfen Türkiye’deki yapımcılar kolları sıvasınlar ve bu işe el atsınlar.”
Hani derler ya, “göze göz, dişe diş” diye. Biz de bunu yapmalıyız.
Bizim hayatımızda o kadar dramatik unsurlar vardır ki, yapımcılar pek çok malzeme bulabilirler. Yine de takdir onlarındır.
Yunanlıların hazırlamış oldukları dizinin adı, “Famagusta” imiş.
Famagusta’nın Gazimağusa ve dolayısı ile Maraş olduğunu bilmeyen yoktur. Bu isim akıllarda kolay kalacak bir isimdir.
Rumlar bu diziye şunları da koyacaklar mı? Veya koydular mı?
-Kumsal baskınında banyo küvetinde katlettikleri Binbaşı Dr. Nihat İlhan’ın eşi ve çocuklarının dramını?
-Küçükkaymaklı’da 1963’te Türklerin evlerini nasıl yaktıklarını?
-Muratağa, Sandallar ve Atlılar katliamını?
-Dohni (Taşkent) katliamını?
-Yollardan topladıkları Türkleri meçhul yerlerede katledişlerini?
-Kayıplar Komitesi çalışmalarında bulunan Türk kemiklerini?
-Babasız bıraktıkları Türk çocuklarının dramını?
-Hamitköy tepelerine kurduğumuz göçmen çadırlarımızı?
Ve daha binlercesi...
Sadece ana başlık olarak bu durumlar üzerinde çalışırsak Rumların “Famagusta” dizisine panzehir olacak Türk dizileri yaratabiliriz.
Güney’de kalan Dohni (Taşkent) Türk köyü erkeklerini evlerinden toplayıp bir çukurda katledişlerini yazmak ve yeni bir diziye hayat vermek çok önemlidir.
Sadece Taşkent katliamını planlayıp bir senaryo yazsak ve dizi haline getirsek, herhalde dünyada büyük yankı uyandırır.
Doğrusu Rumların “Famagusta” isimli dizisi, Netflix marifetiyle önümüze gelecektir. Esasında Netflix’i de uyarmak ve doğru dizileri yayın hayatına sokmasını sağlamalıyız.
Bu dizi için AKP sözcüsü Ömer Çelik şunları açıkladı:
“Bu dizinin bir film platformuna girmesi kabul edilemez.”
Şöyle arkama baktığımda, zor günleri geride bıraktığımızı görürüm. On bir yıllık getto hayatımızda BRT’den başka bir yayın organ yoktu hayatımızda. Lakin Harekattan sonra TRT kanalıyla renkli yayıncılığa geçmiş ve Rumların olumsuz yayınlarına çare bulmuşuz. Bence Rumların bu dizisi “Famagusta” da bizim markajımızda olacak.
Dizinin adını “Famaguzta” koyduklarına göre, bu dizide Maraş konusu temel temayı oluşturuyor.
Rumların yıllarca sürdürdükleri tahrik ve ayak oyunları ile propagandaları, Harekat’la birlikte sonlanmıştır. Lakin şimdi arkamıza davamıza dört elle sarılan koca Anavatanımız var. O nedenle “göze göz, dişe diş” ilkesi ile hareket ediyor ve Rumların antipropagandalarını berhava ediyoruz.
Hele bir görelim bakalım şu didi nasılmış...Pusuya yatan asker gibi düşmana fikirsel kurşunlarımızı sıkmaya hazırız. Bu da böyle biline...