Ne tuhaf... Rumlar yıllardan beri kendilerinin olmayan bir Kıbrıs’ın kuruluşunu kutluyorlar. Yani yarım Kıbrıs’ın. Rumlar adet edindi... Kıbrıs’ın kuruluşunun yıl dönümünü kutluyorlar. Bu kutlamalar için de resmi geçit törenleri yapılıyor.
Esasında 50, hatta altmış yıldan beri kendilerinin olmayan Kıbrıs’ın bütünü varmış gibi kutlamaları gülünç oluyor. Bu bir avunmadır. Kendi halkına şatafatlı resmi geçitleri göstererek, “işte biz vatanımıza sahip çıkıyoruz” demeye getiriyorlar.
Rumların AB’ye girişleri de yarım Kıbrıs’ladır. Güneye gelen bazı diplomatlar da onlara kanıyor ve o kutlamalar için tebriklerini sunuyorlar.
Rumlar sadece sözde bağımsızlık gününü kutlamıyorlar. Mesela hala daha bir kısmı askerin kontrolunda olan ve elli yıldan beri Maraş’a adım atmayan bir zat da sözde Maraş Belediye Başkanı sıfatıyla atıp tutuyor. Bunun yanında Girne Belediye başkanları bile var.
Ne kadar gülünç oluyorlar değil mi?
Bu neye benzer?
Ayyani muhtarı Osman Ali Faik’in hala daha güneydeki Ayyaninin muhtarı olduğunu iddia etmesine.
Rumlar güneyden kaçtılar ama, hep gözleri kuzeyde terkettikleri mallarındadır. Türkler öyle mi? Değil.
Güneyde yaşayan kardeşlerimiz Rum mezalimine o kadar maruz kaldılar ki, güneyden kuzeye geçerken arkalarına bile bakmadılar. Çünkü canlarıydı onlar için öncelik.
Öte taraftan güneyde yaşayan ve Yeşiller Partisi’nden AP seçimlerine aday olan Türk Özkarahan da kahramanlık şovu yaparak ve Rumlara şirin görünme amacı güden şahıs, bir pankart hazırlayarak törende gövde gösterisi yapmıştır.
Özkarahan’ın pankartında şu ifadeler yer almış...
“Kıbrıs Cumhuriyeti tek çözüm.”
Hadi canım siz de. Müşterek cumhuriyet dönemini de gördük.
Rum polisi Özkarahan’a engel olmaya kalkınca polisle çatışma yaşamış ve tutuklanmış. Rum gazeteleri Özkarahan’ın tutuklanma sebebini polise karşı bir tavır sergilediği mealindedir. Sonra bu şahıs teminatla serbest bırakılmış. Halbuki bu şahıs, Rumların ekmeğine yağ sürmüş gibi tek çözümün Kıbrıs Cumhuriyeti olduğunu savunmuş. Her ne ise... Rumlar bu şahsı tepe tepe kullansınlar, bize ne? Biz yolumuza devam ediyoruz.
Birkaç gün önce CTP’nin Genel Başkanı Tufan Erhürman’ın ilginç bir açıklaması vardı. Açıklama, Rumlara karşı kullandığı ifade, Rumların samimiyetsizliğini anlatıyordu.
Tufan şöyle demişti:
“Rumların samimiyetsizliğinin maskesini düşüreceğiz.”
Acaba Tufan sağ kanada göz mü kırpıyor?
Son zamanlarda Rumların samimi olmadıklarına dair beyanatlar veriyor Tufan hoca. Esasında bu iyiye alamettir. Veya solun Rum’a karşı uyanışıdır. Rumlara olan güvensizliklerini dillendiriyorlar. Yine de bu ifadeleri kullandığı ve Rumlara karşı güvensizliği olduğu duygusunu açığa vurduğu için kendisine teşekkür ederiz.
Ersin Tatar ve gelmiş geçmiş Cumhurbaşkanları zaman zaman Rumların samimiyetsizliklerini dillendirmişlerdir. Zaten Derviş Eroğlu devamlı bu güvensizliği dile getirmişti. Y Mehmet Ali Tala ve Mustafa Akıncı?
Gerçek odur ki, Türk tarafının muhalifleri bazı tavırları ile Rumun siyasetine katkı koyuyorlar. Ben de diyorum ki, “Rumlar sizi resmen kullanıyorlar.”
Mesela Türk tarafında yapılan müşterek etkinliklerden Rumlar çok mutlu oluyorlar.
Rumların KİSOS Partisi Başkanı Omiru, 22 Aralık 2002 tarihli açıklamasında şöyle demişti:
“Türk tarafında yapılan gösterilerin bizim açımızdan büyük bir önemi vardır. Bu gösterilerden büyük memnuniyet duymaktayız. Türklere yönelik hareketlerimizi Mustafa Akıncı ile Kutlay Erk ikaz ediyor ve uyarılarına göre belirliyoruz. Onları dikkatle izliyoruz. Türk tarafında eylem düzenleyenleri kutluyorum. Denktaş’ın kendilerini temsil etmediğini söylemeleri memnuniyet vericidir. Mücadeleyi daha da tırmandırmak için, Kıbrıslı Rumlar ile bu eylemleri düzenleyen Türkler, işgale karşı ve vatanın birleştirilmesi için ortak cephe oluşturmalıdır.”
Şimdi buyurun pilava. İşte bal gibi de itiraf ediyorlar kuzeydeki bazı sol ve sosyal demokrat yapıdaki siyasilerin tiyorlarını.
Bir başka yazıda yine belgelerle karşınızda olacağım. Bu da böyle biline...