Geçen hafta Pazartesi, Halkın Sesi’nin 4 Eylül 2023 tarihli tiyatro sanatçısı Işın Cem hakkındaki yazıma, tepki geldi.  Halbuki o yazımı, sırf Işın Hanım’ın ardından iyi niyetle yazılmış bir yazıydı. Lakin geçen zaman zarfında Işın ve Erol Refikoğu’nun iki oğlu olduğu kalmış aklımda.  Kızları hala Belediye tiyatrosunda oynuyormuş. 
            Işın Cem’le Erol Refikoğlu’nun neden ayrıldıklarını bilmiyorum.  Ayrılmanın nedenini kendimce tanımlarken, belki fazla ileri bir noktada “bir ailenin darmadağın olduğu” ifadesini kullanmışım.  Lakin sosyolojik açıdan uzun yıllar Devlet ve Sosyal Bakanlığı’nda ayrılan çiftlerin sorunları ile uğraştığım için, öyle bir ifade kullanmışım.  O görevimde ayrılan eşlerin psikolojik sorun yaşadıklarını çok gördüm.
            Her insanın iç dünyası vardır.  Anne babaları ayrılan ama yine evlatlarının hatırı için konuşan, bir araya gelen, hatta aynı mesleği yapmak zorunda olan anne babanın bu ayrılıklarından iç kavgaları olduğunu düşünüyorum.  Işın Cem’in çocukları kullandığım ifadeye tepki gösterseler de, onları bizim yargılamaya hakkımız olmamakla beraber, bir üzüntü yaşadıklarını düşünüyorum, anne babalarının ayrılmalarından.   Onlar kabul ederler veya etmezler, bu bir sosyolojik ve psikolojik sorundur.  Lakin anne babanın ilişkilerinde eskisi gibi hoşgörülü oldukları için onları kutluyorum.
            Bana sordular...
            Neden araştırma yapmadan böyle bir yazı yazdın, diye.  Özellikle  Yaşar Ersoy’un bana karşı saldırgan bir üslûp kullanması beni üzdü.
            Işın Cem’le Erol Refikoğlu ayrılmalarına rağmen aynı sahnede rol yapmışlar, bunu hatırlattılar bana.  Bu ben de biliyordum bu durumu ama yazıma yansıtmak istemedim.  Ama hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı gerçeğinden hareket ederek, o yorumu yapmış bulunuyorum.
            Işın’la Erol’un ayrılmalarına rağmen sahnede rol paylaşmaları güzel de, esas gerçek, bu durumun dramatik bir durum olduğunu söyleyebilirim.  Lakin her ikisi de eskisi gibi hiçbir şey olmamış gibi normal rollerini yapmaları ve birbirlerine saygılı davranmaları çok güzel bir şey.  Belki bu aileye bakarken bazı şeyleri görememişim.  O nedenle Yaşar Ersoy’a değil, Işın ve Erol’un evlatlarına bir özür borcum olduğunu düşünüyorum.  Çünkü Yaşar Ersoy benim muhatabım değildir.  Özür dilemek de bir erdemdir.  Ne şerefinizden, ne de kimliğinizden birşey kaybedersiniz.  Herkes de bilmelidir ki ben bu yazıyı samimi ve çok  iyi niyetle kaleme almış ve rahmetli Işın Cem’in hatırasına bir nebze dokunmak istemişim.
            Yine de ben rahmetli Işın Cem’in gidişine çok üzüldüm. Bugüne kadar tiyatro ve tiyatro sanatçıları hakkında ne kadar yazı yazdığımı ben de bilmiyorum bir dramaturg olarak.  Ama insan kendini tartınca, tiyatroya katkı koyduğum için yine de mutluyum. 
            Yine düşünüyorum...  Ben bu insanlara “siz şusunuz, busunuz” mu, dedim?  Anlayamadığım tek şey, bana karşı kullanılan ağır, sert  ve kırıcı ifadelerdir.
            Haydi bakalım... Ben hatadan dönüyorum...  Doğruları yazıyor ve yanlışları düzeltiyorum.  O söylenenleri ve kullanılan dili benim unutmam mümkün değil.  Nerdeyse bana “Işın Cem’i sen öldürdün” diyeceklerdi kullandıkları ifade ile.  Hatta onun hatırasını kirletiyorsun diyeceklerdi.  Ben Işın Cem’i ve sanatını takdir etmesem o yazıyı yazar mıydım?  Bütün mesele böyle bir sanatçının kaybıdır benim ve tiyatorseverler için.
            Işın Cem’e Allah’tan rahmet diliyorum.