Ülkemizin demografik yapısı devamlı değişiyor. Kim nerede, hangi ülkeden bu topraklara gelip çöreklendi, bilinmiyor. Veya belgelere bakınca biliniyor.
KKTC’ye okumak için gelen veya okuma “külahını” giyen bir sürü yabancı vardır. Giriş o giriş. Ondan sonra da tesadüfi bir şekilde ülkede kaçak yaşadıkları anlaşılıyor.
Uzun zamandan beri herkes zencilerin elinden el aman çekti. Bunun yanında en önemli husus, zencilerin KKTC’de uyuşturucu mafyası haline geldikleri görülüyor.
Bazı işletmeler, bu zencileri çalıştırıp, onların iş gücünden yararlanıyorlar. O yararlanmada iş sahibinin sigorta primi ödememe becerisi vardır. Elbette bütün zenciler uyuşturucu mütelası veya satıcıları değldir. Masum olanlar da bir yerlerde çalışıyor.
Bir ara Hataylılar’ın iş gücü ile o eleman açığını kapatıyorduk. O dönem hat safhaya çıkınca hükümet ciddi tedbirler almıştı. Hataylılar bizim insanımız. Lakin onlarla da bazı sorunlarımız olsa da, hiç yoktan onların zenciler gibi uyuşturucu alışkanlıkları yoktu. Veya o tarakta bezleri yoktu.
Yıllar önce İngiltere’ye gittiğimde bir gün o kırmızı otobüslerden birisine binmiştim. Çok tuhaf gelmişti bana. Otobüsün içi tümden zencilerle doluydu, benden başka. O an şöyle düşünmüştüm:
“Bir gün şu zenciler İngiltere’ye istila edecekler.”
Yani otobüslerde, mahallelerde, çarşıda, pazarda o kadar çok zenci vardı ki, bu şekilde düşünmeme vesile olmuştu. Şu anda yaşadıklarımız bana bir zenci ülkesinde yaşadığım intibaını veriyor.
İki hafta önce öldürülen dövizci kadın olayında yine zenciler vardı. Ve daha bir sürü şey...
Her ün gazetelerde çarşaf çarşaf uyuşturucu haberlerini okuyoruz. Hemen hemen uyuşturucu işleri, zencilerin başının altından çıkıyor.
Bu durumu nasıl düzeltebeiliriz veya konrola alabiliriz?
Bunu defalarca kafamda tartmış ve şekillendirmişimdir.
Hakikaten gazeteleredeki uyuşturucu haberleri, adeta bize mesaj verir gibi. Veya kendinizi uyuşturuculardan koruyunuz dercesine.
Ülkemizdeki bu durumu düzeltmek için ne gibi tedbirler alabiliriz, onu düşünelim. Evvela birinci adım, üniversiteler olmalı. Belki çok geniş bir organ oluşturulur ve şu zencilerin peşine düşülür. Hükümetin veya ilgili bakanlığın girişimleri ile üniversiteleri de devreye sokarak, bu işin önüne geçilir.
Bilmem farkında mısınız...
Polisimiz sağ olsun. Ülkedeki uyuşturucu tacirlerine ve zencilere fırsat vermiyorlar. Sokakta şüpheli bir zenci görseler hemen sorglamaya başlıyorlar ki, o sorgulamanın altından mutlaka birşeyler çıkar.
Bence polis bir tesadüfi karşılaşmaya bırakmamalı şu sorgulamayı. Zencilere göz açtırmamalıdırlar. Başka türlü memleketteki uyuşturucu furyasının önüne geçilemeyecek.
Uyuşturacın yakalanmasında torbalar dolusu uyuşturunun gözler önüne serilmesi, herkese ibret olmasında çok önemlidir.
Gerçekten kafam almıyor. Bu kadar uyuşturucuyu adaya nasıl sokuyorlar, piyasayı nasıl buluyorlar, hayret doğrusu.
Üniversiteler üçüncü ülkelerden öğrenci kabul ederlerken ülkeye kaç parayla geldiklerini de araştırmalı bu talebelerin. Bir insan bir ülkeye beş parasız girebilir mi? O bakımdan adaya soktukları kişilerin de derinlemesine sorgulanması lazım. Hatta bende bunun bilinmesi gerekir bence.
Artık kimse bakir Kıbrıs’ı aramasın. O bakir Kıbrıs hep hayallerimizde kaldı. Nerde o eski günler? Kapı penceremiz açık uyurduk bir zamanlar. Amma şimdi, çifte kilit vuruyoruz kapımıza.
Bazen de şöyle diyorum...
“Bu özgürlüğün bedeli mi?”
Evet özgürlüğün bedelidir.