Geçtiğimiz 6 Şubat tarihinde Adıyaman’da yaşanan deprem felaketinde kaybettiğimiz yavrularımızın yakınları, bazı siyasiler ve Babaşlbakan, görülmeye başlayan İSİAS Otel davası için tümden Adıyaman’daydılar.
O acılı ailelerin ayrı ayrı yaptıkdıkları pankartlarda yavrularımızın resimleri vardı. Sadece o afişleri ve afişlere yazılan ifadeler başlı başına bir dramın görüntüsüydü. Yani hayatlarını kaybeden çocukların aileleri, ölümine savaş veriyorlar, Adıyaman adliyesinin önünde.
Onların tek dilekleri var, yavrularının hayat bedeli olarak, İSİAS Otel sahiplerinin, mimarının, belediyeden izin verenin adaletin yerini bulması için en ağır cezayı almalarıdır.
Aileler neden bu kadar ısrarlı bir duruştadırlar?
Onun yorumunu da yapmak lazım.
Türkiye’de binlerce vaka olur, binlerce dava okunur va o davalar görülür. Bunun bir de öteki yüzü var. Gazetelerden okuyoruz. Evlatlarını kaybeden aileler de okuyorlar.
Bazen beklenen ceza verilmez davalarda. Bunun farkında mı ne, o acılı aileler. O nedenle işi sağlam tutuyorlar. Özellikle bu davaya bakan yargıç veya yargıçlar herhangi bir etki altında düşük zamanlı bir ceza verirler mi? Bunun endişesi içindedirler.
Bir defa dava görülürken, yargıç veya yargıçlar mutlaka davanın içeriğindeki hususları çok ince ayrıntısına kadar incelerler. Bu tür davalarda yargıçlar etki altında beklenen cezayı verirler mi, vermezler mi, bilemeyiz.
Şayet davayı gören yargıçlar empati yaparlarsa bu davada beklenen cezayı vereceklerdir diye düşünüyorum.
Empati yaparak konuyu incelerlerse beklenen kararı alabilirler.
Hala otelin enkazı gözlerimizin önündedir. Sıra sıra o gencecik yavrularımızın tabutları yürek yaktı.
Zaten başlı başına bu dava, bütün Hatay ve Adıyaman yıkımlarında örnek dava olmalıdır. Yani emsal dava olarak algılanmalıdır. Şayet adalet tecelli etmezse, müteahhitler ve işletmeciler, hata yapmaya devam edecekler. “Bu da geçer” dercesine yapılan inşaatlarda malzeme hırsızlığı sürüp gidecek. Dolayısı ile masum insanlar yıkıntılar altında can verecekler.
Türkiye, şimdiye kadar bütün illerde depremler yaşadı. O depremlerde evlerin bir kağıt gibi yıkımları, enkaz altında kalan canları ve hayatları çok gördük.
En dramatik olan nedir bilir misiniz?
Bir müteahhidin yaptığı hasarlı binaların altında kendisinin ve ailesinin can vermesidir.
Japonya’da da sık sık depremler olmaktadır. Fakat Japonlar bu işi çözmüşler gibi...
Artık yaptıkları binalar, insanların hayatlarını karartmayacak malzeme projelerle hayat bulunca, insanlar ölmüyorlar. Veya çok az zararla depremi atlatıyorlar.
Öyle olması gerekmez mi?
Şimdilerde koca İstanbul’da bir dönüşüm başlatıldı. Hasarlı binalar, veya az hasarlı binalar tespit edilerek kenti yeniden yaratmaya başladılar.
Kolay mı koca İstanbul’u yeniden yaratmak?
Önemli olan halkı bu dönüşüme hazırlamaktır. Devlet elini taşın altına koydu ve kararını verdi.
“Artık olası depremde insanların evleri yıkılmayacak ve cesetleri enkaz altında kalmayacak.”
Sanırım Adıyaman’daki deprem, iktidarı da etkin önlemler almaya zorladı. Bu zorlamada güçlü tedbirler alarak insanları sığınacakları geçici ikamet yerlerine almaları çok önemlidir.
Türk halkı deprem gerçeği ile yüzleşiyor.
Yeniden İSİAS Otel’e dönecek olursak, bu otelin neden yaıkılıdğının hesabının da verilmesi gerekir. Evladını kaybeden bir baba şöyle diyor:
“İSİAS Otel’in yıkımda arta kalan kolon parçaları elimde uvalanıyordu.
Sadece bu gerçek, hırsız müteahhitlerin ayağını yakalamaya yeter.
Otel sahibinin “Ben ne yapayım, deprem olup yıkılmış” demesine bakmayın. Kimse böyle br durumla karşı karşıya kalmak istemez. Lakin kaçak inşaatla kurallar uyulmayan yapılardaki bozukluklar, elbette bir gün kendini gösterecek. Otel sahibinin pişkin pişkin söylediği sözler, insanı çileden çıkartıyor.
Adıyaman’daki depremde kaçak inşaatların görülecek davaları gereçekten Türk halkına bir emsal teşkil etmelidir. Davanın üçüncü gününde otel sahibi ve yakınları dinlendi. Daha çok uzun yolları var.
Dava henüz başladı. Doğrusu bu davanın nasıl bağlanacağını merak ediyoruz. Bekleyip göreceğiz. Şampiyon Meleklerin aileleri ölümüne bu işe kellelerini koydular. Bir yerde bu ailelerin Adyaman mahkemeleri önünde yaptıkları uyarı gösterileri, gerçekten etkili olacaktır sanırım.
Velhasıl beklemekten başka birşey gelmiyor elden. Gidenler geri gelmese de, yıkımlarda yaşanan gerçekler dikkate alınarak mahkeme kararını verirse, şampiyon meleklerin de ruhları rahat edecek.